 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1987/590
K: 1987/2255
T: 14.04.1987
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü :
KARAR : Davacı, vekili olan davalının, aylık 70.000 TL.kira getiren taşınmaz malını (Köşk Kıraathanesi) 30.000 TL.'na ve iki yıllığına kiraya vererek görevini kötüye kullandığını 9.5.1983 den 8.3.1985 tarihine kadar oluşan zararının Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/183 esas sayılı dava dosyası ile hükme bağlanıp Yargıtay'cada onandığından söz ederek bu defa 8.3.1985 tarihinden, 30.4.1986 tarihine kadar doğan zararının tazminine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, 5.5.1985 tarihinde son bulacak şekilde 2 yıl süreyle kiralananı kiraya verdiğini, akit süresi içinde kalan tazminatın tamanını davacıya ödediğini, davacının sözleşmenin sonunda kiracıya feshi ihbarda bulunmayarak suküt ile akdi yenilenip benimsediğini, bu nedenli sözleşmenin son bulduğu tarihten sonra sorumlu olmıyacağını savunmuş, davanın reddini dilemiştir.
Mahkeme, Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/183 Esas ve 1985/527 karar sayılı kesinleşen kararındaki maddi olgu ve gerekçeleri kabul ederek 8.3.1985 ve 30.4.1986 tarihleri arasındaki kira geliri kaybı 684.080 TL.'sının davalıdan tahsiline karar vermiştir. Hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Bir davada dayanılan olguları hukuksal açıdan nitelemek ve de uygulanacak yasa hükümlerini arayıp bulmak hakimin doğrudan görevidir. (HUMK. md. 76)
Dosyadaki delillerden tarafların iddia ve savunmalarından, özellikle, Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesine verilen dava dilekçesindeki davacının kabul ve açıklamaları ve davalının vekil sıfatıyla Ankara Belediyesi Küşat Müdürlüğüne verdiği 3.11.1983 tarihli Kahvehane küşadının kirası (O.)'a devredildiğine ilişkin dilekçe içeriğinden, kiralanan kahvehanenin işletme ruhsatı ile hasılat kirası olarak, kiraya verildiği açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın çözümlenmesinde uygulanacak yasa maddeleri Borçlar Kanunu'nun hasılat kirasına ilişkin hükümleridir. Kira sözleşmesi 2 yıl süreyle düzenlenmiş ve 5.5.1985 tarihinde son bulmaktadır. Davacı, B.K. Md. 285 inci maddesine göre sözleşmenin son bulma tarihinde akdi fesih hak ve yetkisine sahiptir. Davacı akti fesih yönünden bu hakını kullanmadığı gibi, anılan yasanın 287 nci maddesi uyarınca suküt ile akdi bir yıl daha yenilemiş bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davalının sorumluluğunun sözleşmenin bitim tarihi olan 5.5.1985 tarihine kadar kabul edilmeli ve ancak 8.3.1985 tarihinden, 5.5.1985 tarihine kadar hesaplanacak tazminata hükmedilmelidir. Mahkemece davalının sorumlu kaldığı süre genişletilerek fazla tazminata hükmedilmesi usule ve yasaya aykırıdır.
2 - Bir an için az yukarıda açıklananların dışında, kira sözleşmesi adi kira olarak kabul edilse dahi; sözleşmenin süresinden sonra, davacının tazminat hakkı söz konusu olmaması gerekir. Şöyle ki; davacı sözleşmenin 2 yıl sonra son bulmasından itibaren kiracıya karşı, sözleşmenin feshi ve tahliye yönünden hiç bir hukuki girişimde bulunmamıştır, davacının vaki olacak böyle bir girişimine de kiracının karşı koyacağı da henüz belli değildir. Böyle bir tutum ve davranış, iradeye delalet eden fiiler olarak sözleşme süresi sonunda davacının sözleşmeyi benimsediğini ve bu doğrultuda zımni iradesinin var olduğunu kabule zorunlu kılar. Kaldı ki davacı, ilk davasında verdiği 11.3.1985 tarihli dava dilekçesinde (dilekçesinin 2 nci sahifesinin son bölümü) davalı ile eski kiracısı (M.A.) ve yeni kiracı (O.Ç.)'ın kötü niyetle ve hile ile kira parasının 70,000 TL.'ndan 30.000 TL. sının düşürülmesi için birlikte hareket edip anlaştıklarını ileri sürdüğüne göre, davacı bu hilleli işleme dayanarak kira parasının gerçek değere göre tesbitini kiracıdan isteyebilmesi hukuken mümkündür. Davacının bu şekilde yasal haklarını kullanmaması, hukuki bir girişim ve çaba göstermemesi de gözönünde tutulduğunda, davalının sorumluluğunun kira sözleşmesi sonunda son bulacağının kabulünü gerektirir. Mahkemenin bu yönü de inceleme dışında bırakması kabul biçimi bakımından yanlıştır.
Karar açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen gerekçelerle temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 14.4.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.