 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1987/5075
K: 1988/363
T: 29.01.1988
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalının eşi Necmettin ile davalıya ait 48 parsel sayılı tarlaya, bütün masraflar kendisine ait olmak ve mahsulün %33 davalıya verilmek üzere sözlü olarak anlaştıklarını, kendisinin tarlayı hazırlayıp tohum ektiğini, gübre vurduğunu, bu arada davalı eşi öldüğünden mahsulü davalının aldığını ve % 67 payını vermediğini ileri sürerek pay alacağı 12.557.475 liranın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı taraf davaya cevap vermemiş son celse verdiği dilekçe ile davacının iddiasını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiğini, tanık dinlenemiyeceğini, buna muvafakat etmediklerini davacıya tarlayı kendi hesabına ektirdiğini, tohum, gübreyide kendisinin verdiğini, ekim ve sürme bedelinin önceki yıldan kalan pamuk borcuna mahsup edildiğini ve bu şekilde hesaplaşıldığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tanık sözleri esas alınarak davanın aynen kabulüne karar verilmiştir ve karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı tarafla sözlü ortaklık yaptıklarını iddia etmiş davalı süresinde cevap vermemek suretiyle bu ilişkiyi inkar etmiştir.
HUMK.nun 288. maddesi uyarınca bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri beşbin lirayı geçtiği takdirde senetle ispat etmek zorundadır. HUMK.nun 293. maddesinin 4. bendine göre, olayda tanık dinlenebilmesi için bu konudaki uygulamanın istikrar bulması gerekir. Oysa, köy muhtarlarının bildirimlerinin aksine taraflar daha önceki yıllardaki ortaklık sözleşmelerini yazılı yapmışlardır. Bu durum uygulamanın istikrar bulmadığını gösterir. O halde dava olunanın değerine göre ortaklığın varlığının tesbiti yönünden olayda tanık dinlenemez. Davalı taraf buna muvafakatta etmemiştir. Davacı 1986 yılı mahsulü için bu davayı açarak gübre faturaları sunmuştur. Ne varki bu faturalar 1985 yılına aittir. Fatura muhteviyatı gübrelerin 1986 yılında davaya konu edilen tarlalarda kullanıldığı ispat da edilememiştir. buna mukabil davalının sunduğu gübre faturaları 1986 yılına ait olup savunmayı doğrulamaktadır. Bu nedenlerle tanık sözlerine değer verilerek ortaklığı ve davayı sabit görmek dosya içeriğine, usul ve yasaya aykırı düşer. Ancak davacı dava dileçesinde ve sair her türlü delil demek suretiyle ant deliline de dayanmış olduğundan iddiası hakkında davalı tarafa ant yöneltme hakkı olduğu hatırlatılmalı, ant sonucu iddia sabit görülürse şimdiki gibi, aksi takdirde davacının davalıya ait tarlayı sürüp ektiği hususu çekişmesiz bulunduğundan ve davalıda 1985 yılından kalan pamuk ortaklığından kalan alacağına karşılık hesaplaşmak amacıyle tarlayı sürdürüp ektirdiği yolundaki savunmasını yasal delillerle ispat edemediğinden çoğun içinde azda vardır kuralına göre davacının bu işler için yaptığı emek ve masrafları isteme hakkı bulunduğundan bu yolda inceleme yapılarak bir karar verilmelidir. mahkemece bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde davanın aynen kabulü usul ve yasaya aykırıdır.
Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın temyiz eden davalı taraf yararına BOZULMASINA, 11.000 lira duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, istek olursa peşin harcın iadesine, 29.1.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.