 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1987/5021
K: 1987/5395
T: 06.11.1987
DAVA : (T.K.) vekili avukat (Z.D.) ile PTT Genel Müdürlüğüne izafeten İstanbul Telefon Başmüdürlüğü vekili avukat (N.K.) aralarındaki dava hakkında İstanbul 11. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen hükmün Dairenin 4.6.1987 tarih ve 2646 - 3290 sayılı ilamiyle onanmasına karar vermişti. Süresi içinde davalı avukatı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, sahibi olduğu telefon için davalı PTT idaresinin Mart - Nisan 1985 dönemi için 541.800 lira; Mayıs - Haziran 1985 dönemi için 883.860 lira; Temmuz - Ağustos 1985 dönemi için 381.270 lira olmak üzere toplam 1.806.930 liralık ödeme makbuzu düzenleyerek gönderdiğini, talebin fahiş olduğunu, bu kadar konuşma yapmasının teknik bakımdan mümkün olmadığını, ikametgahta kullanılan bir telefonun bu kadar ödemeyi gerektirecek kullanımda bulunulmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, telefon hatlarına saplama yapılarak başkası tarafından da kullanılmasının mümkün olup olmadığının tesbiti gerektiğini, önceki konuşmalar da gözetilerek tahakkuk ettirilen 1.806.930 liralık fazla konuşma ücretinin gerçek olmadığından bu konuda çıkarılan muarazanın önlenmesine, ödemekle mükellef olduğu gerçek miktarın tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili arıza bulunmadığını, davanın yersiz olduğunu, reddini istemiştir.
Mahkemece, bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve davanın kabulü ile dava olunan dönemde davacının 45.000 lira ödemesi gerektiğinin tesbitine karar vermiştir.
Davalı tarafından temyizi üzerine karar Dairemizin 4.6.1987, 1987/2646 - 3290 sayılı ilamı ile onanmıştır.
Davalı bu kez 10.7.1987 günlü dilekçesi ile karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Bilirkişiler aracılığı ile yapılan incelemede, telefon santralının ücret yazma devre ve teçhizatlarında yanlış sayma yapılmaması için davalı idarece gerekli önlemlerin alındığı, teknik bir hata ve arızanın da tesbit edilmediği açıkça anlaşılmıştır. Bunun yanında davacının bağlı bulunduğu mahalde dolabın kapısının açık, kilit mekanizmasının paslı ve kırık olduğunun tesbit edildiği, ancak ihtilaflı dönemde dolabın ne durumda olduğu yolunda dosyada bir bilgi bulunmadığı, davacının istikrarlı telefon abonesi olduğu açıklanmış ve mahkemece de bu görüş ışığında açıklanan karar verilmiştir.
Telefon abonmanının tahkkuk dönemlerine göre konuşmalarının ne miktarda olabileceği hususu her abonmanın içtimai, mali ve sosyal yaşantısına, önceden kestirilmesi ve tahmin edilmesi mümkün olmayan, gereksinmelerine göre değişen; nisbi, subjektif bir vakıadır. Gerçekten de abonmanın konuşma ihtiyaç ve arzularının her konuşma döneminde de çok az fırklılıklar da olsa aynı miktar ve oranda, periyodik bir biçimde kararlılık göstereceğini kabul etmek, akıl ve mantik kurallarına, hayatın olağan akışına aykırı düşer. Ne varki bu kuralın yanında, fahiş, olağanüstü ve maddeten kabul edilmesi mümkün görülmeyen durumların da gözardı edilmemesi gerekir.
O halde, mahkemece davalı idarenin tesbit ettiği konuşma adedinde az yukarıda açıklanan kurallara aykırı biçimde pek fahiş, maddeten kabule imkan görülmeyen bir yön olup olmadığı araştırılıp tartışılmadan salt evvelki konuşma adetleri esas alınarak sonuca ulaşmak yanlıştır.
Tüm bu açıklamaların ışığı altında davacı abonenin telefonunun şehirlerarası ve milletlerarası otomatik konuşmaya açık bulunduğu da gözetilmek suretiyle inceleme, değerlendirme yapılarak adalete uygun bir karar verilmek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın kabulü usul ve yasaya aykırıdır. Mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekirken, yanılma sonucu onandığı bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından davalı idarenin karar düzeltme talebi kabul edilmeli ve mahkeme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı idare vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 4.6.1987 gün 1987/2646 - 3290 sayılı onama kararının kaldırılmasına ve mahkeme kararının BOZULMASINA, 6.11.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.