 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1987/3021
K: 1987/3475
T: 11.06.1987
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, tapulu taşınmazın satışını taahhüt etmesi üzerine davalıya ödenen, fakat satıştan vazgeçmesi nedeniyle icra takipleri sonucu geri alınabilen 1.682.235,90 TL.nın, kendisi tarafından kullanılması mümkün olmadığı süre içinde yoksun kaldığı kar karşılığı şimdilik 1.000.000 TL. tazminatın davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalının, davacının ödemenin gecikmesinden doğan faizlerini aldığını, resmi şekilde yapılmış bir ön anlaşma olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizce verilen 10.10.1985 tarihli bozma ilamı ile, "bu durumda mahkemece yapılacak iş, paranın iadesi konusunda davalının temerrüdü tarihini belirlemek ve bilirkişi aracılığıyla bu tarihten davacıya ödeme yapıldığı tarihe kadar geçen sürede bu paranın elinde bulunmaması nedeniyle davacının peynir ticaretinden kazanç yoksunluğuna uğrayıp uğramadığı, zararı varsa tutarın ne olduğu, bunun asıl alacağın davalıdan tahsili sırasında elde edilen temerrüt faizi ve ilk davada ödenmesine karar verilen 10.000 TL. ile karşılanıp karşılanmadığı hususlarını tesbit etmek ve bu davadaki isteği de gözetilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir" gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş olup, mahkemece yeniden yapılan yargılama sırasında bozma ilamına uyulduktan sonra, alınan en son bilirkişi raporuna göre davacının mahrum kaldığı 433.360 TL.nun bugünkü eşdeğer karşılığının 5.730.000 TL. olduğu hesaplandığından dolayı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 - Daha önce taraflar arasında cereyan eden ve kesinleşen İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin E. 1977/1008, K. 1982/953 sayılı dava dosyasındaki bilirkişi raporunda temerrüt tarihi ile asıl alacağın ödendiği tarih arasında davacının peynir taciri olması nedeniyle yoksun kaldığı müsbet zararın yani kar yoksunluğunun 608.555,82 TL. olduğu kabul edilmiş ne varki davacı fazla hakkını saklı tutarak 10.000 TL. tazminat isteğinden bu miktar zararın ödetilmesine karar verilmiştir. Davacı daha sonra açmış olduğu bu davada yine aynı tarihler arasında zarar ve ziyan talep etmiş ve yine fazla hakkı saklı kalmak üzere şimdilik 1.000.000 TL. tazminatın tahsilini istemiştir. Mahkemenin daha önce bu davanın reddine ilişkin kararı, Dairemizce davacının peynir taciri olması nedeniyle anılan tarihler arasında esas alacağın ödenmemesinden dolayı uğramış olduğu ve daha önce aldığı 10.000 lira tazminat ve asıl alacakla birlikte tahsil ettiği temerrüt faizi ile karşılanmayan kar mahrumiyetinin neden ibaret olduğunun bilirkişi aracılığıyla tesbit edilerek bu miktara hükmedilmesi gerektiği açıklanmak suretiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulmuş ve bozma dairesinde bilirkişiden alınan 22.1.1987 günlü raporun 2. sayfasının sonunda davacının anılan tarihler arasındaki kar mahrumiyetinin 433.360 TL. olduğu belirtilmiş bulunmaktadır. Bu hesapta bilirkişiler daha önce alınan 10.000 lira tazminat ile tahsil edilmiş olan temerrüt faizini dikkate almamışlardır. Bu nedenle davacının gerçek temerrüt faizini dikkate almamışlardır. Bu nedenle davacının gerçek zararı 433.360 liralık kar mahrumiyetinden asıl alacak nedeniyle davalıdan tahsil ettiği temerrüt faizleri tutarının ve 10.000 liralık önceki tazminatın indirilmesinden sonra elde edilecek rakamdır. Çünkü davacı esas alacağının geç ödenmesi sebebiyle uğramış olduğu munzam zararı, başka bir ifade ile temerrüt tarihi ile ödeme tarihi arasında gerçekleşen ve temerrüt faizi ile karşılanmayan kar mahrumiyetini talep etmiş bulunmaktadır. Bu miktarında, bozma kararı gereğince yeniden yapılan bilirkişi tetkikatı sonuda ortaya çıkan 433.360 liralık kar mahrumiyeti esas alınarak belirlenmesi gerekir. Esas alacağın geç ödenmesinden doğan zararı karşılayan tazminatın davacıya zamanında ödenmemesinden dolayı para değerindeki düşüş ve bu miktarın ayrıca ileriki yıllarda getirmesi muhtemel kazançlar toplamı davanın kapsamına girmemektedir.
Bu nedenlerle mahkemenin bozma kararının kapsamı dışına çıkarak esas alacağın geç ödenmesi nedeniyle doğan zarar karşılığı tazminatın ileriki yıllarda getirebileceği kazançlar ve paranın değer kaybını da nazara alarak yazılı şekilde 1.000.000 TL.nın tahsiline karar vermiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan hüküm bozulmalıdır.
3 - Öte yandan evvelce hüküm altına alınmış bulunan 10.000 TL. tazminat ile asıl alacakla birlikte tahsil edilen temerrüt faizi toplamının bu kez hükmedilen miktardan düşülmemiş olması da bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan birinci bent gereğince davalının sair temyiz itirizlarının reddine, temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan iki ve üç nolu bentlerdeki sebeplerden dolayı davalı yararına (BOZULMASINA) peşin harcın istek halinde iadesine, 11.6.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.