 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1987/2334
K: 1987/2632
T: 30.04.1987
DAVA : Taraflar arasındaki senet iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine; dosya inceledi, gereği düşünüldü:
KRAR : Davacı, davalının bakıp gözeteceğini vaadederek murisini kandırdığını ve murise ait tarlanın davalıya satılıp bedeli de alınmış gibi senet düzenlettiğini, aslında gerçek bir satışın mevcut olmadığını ileri sürerek senedin iptalini istemiştir.
Davalı senedin geçerli olduğunu BK.nun 31. maddedeki bir yıllık sürenin geçerildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davacıların senedin varlığını çok önceleri öğrenmelerine rağmen BK.nun 31. maddedeki süreyi geçirdikten sonra davayı açtıkları kabul edilerek hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece dava, BK.nun 31. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması dolayısıyle reddedilmiştir.
Oysa bu davadan önce davacıların murisi tarafından 11.7.1973 tarihli senedin satış bedeli karşılığı verilen borç senedinin ödenmediği ve kendisinin kandırıldığı nedeniyle iptali için 20 Mayıs 1974 tarihinde dava açılmıştır. Her ne kadar bu dava takip edilmediğinden yasa gereği açılmamış sayılmasına karar verilmişse de, işbu dava dilekçesiyle davacıların murisi hile dolayısı ile senetle bağlı olmadığına ilişkin iradesini bir yıllık süre dolmadan açıklamış olmaktadır. Bu senetle muris tarafından BK.nun 31. maddesindeki hak düşürücü süreye uyulduğundan davacı mirascılarından ayrıca bir yıllık süre içerisinden rızadaki fesah nedeniyle senedin iptalini istemiş olmalarının aranmasına gerek yoktur. Mahkemenin BK.nun 31. maddesinde yazılı bir yıllık süre yönünden davayı reddetmiş olması yasaya uygun görülmemiştir. Ne var ki iptali istenilen senette satış bedeli 10.000 liranın alındığı yazılıdır. Senet, HUMK.nun 297. maddesinde öngörülen koşulları ihtiva ettiğinden geçerlidir. Muris 1974 yılında açmış olduğu davada borç senedi aldığını, aynı zamanda kendisine bakılacağının da vaadedildiğini öne sürmüştür. Davacıların bu dava ileri sürdükleri olgular hile niteliğinde olmayıp senedin münderecatına aykırı iddialardır. Bu itibarla satış senedinin ölünceye kadar bakma akdi için düzenlenmiş olduğu yolundaki iddianını yazılı belge ile kanıtlanması gerekir.
Davacılar bu konuda delil olarak sadece tanık listesi vermişlerdir. Davanın bu nedenle reddi gerekir. Ancak karar sonucu itibariyle doğru olduğundan HUMK.nun 438. maddesinin son bendi gereğince gerekçesi düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Kararın yukarıda açıklanan nedenle gerekçesi düzeltilerek (ONANMASINA), peşin harcın onama harcından çıkartılmasına, 30.4.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.