Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E: 1987/6163
K: 1987/8170
T: 01.07.1987
DAVA : Hükmün onanmasını mutazammın 12.2.1987 tarih ve 6583-1763 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki davacı vekili tarafından istenmesi üzerine; bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 6.5.1987 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : İİK.nun 235. maddesine göre açılan sıra cetveline itiraz davaları tesbiti niteliktedir. İtiraz, iflas idaresince ret edilmiş bir alacağın sıra cetveline alınması dileği ile ilgilidir. Sonuçta verilecek karar, dileğin kabulü halinde dahi ede hükmü içermez. Çetvele alınmış alacağa paylaştırmada düşecek miktar, dava aşamasında belli olmayacağına göre avukatların hukuki yardım ve emeklerinin gerçek de belli değildir. Bu nedenle, sıra cetveline itiraz davalarında taraf vekilleri için nisbi değil, maktu vekalet ücretine hükmedilmek gerekir. Temyiz olunan mahkeme kararının bu yönden bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla, karar düzeltme isteminin yalnız bu nedenle kabulü ile dairemizin 12.2.1987 gün ve 1986/6583 esas, 1987/1763 karar sayılı onama kararının kaldırılarak temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle İİK.nun 366. ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 1.7.1987 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Esas itibariyle, maddelerin başlıklarından da anlaşılacağı üzere, "sıra cetveline itiraz" nedenlerinin, sadece bu başlık altında düşünülmesi gereken, müflisle ilgili "masaya kayıt ve kabul ya da silinme" davasına münhasır olmadığı gözden uzak tutulmamalıdır. Bunu şu sebeple belirtmek istiyoruz: İflas halinde mantıklı ve tutarlı olarak ele alınabilecek bazı gerçeklerin ortada iflas yok ise, olay birden fazla icra takibinin sonucu olarak İİK'nun 142. maddesi uyarınca icra memurluğunda düzenlenecek sıra cetvelinin itiraz hali ve davasına uygun düşmeyeceği onun bünyesi ile bağdaşmayacağıdır.
İİK'nun 142, gerekse İİK'nun 235. maddelerinde yazılı hallerde "alacaklının alacağının ne miktarda tahsil edebileceği şüphelidir" görüşü sonucu değiştirmez. zira hangi tür dava ve takip olursa olsun, isteği ilama bağlanmış ya da takibi kesinleşmiş alacaklının, ilamla ortaya çıkan ve takipte kesinleşmiş alacağının tümünü mutlaka tahsil edeceğine dair bir yasal garanti mevcut değildir. O halde, alacağın ne miktarda alacaklı eline geçeceği faraziyesi subjektif bir düşüncedir. Harç ve avukatlık ücreti hesabı ve oranına etkili olamaz.
Sıra cetveline kayıt kabul ya da silinme davalarında, taraflardan birinin iflas idaresi olması da mutlaka gerekmez. İİK'nun 142. maddesinde, tarflar iki alacaklıdır. Bu davayı birinin kazanıp ya da kaybetmesi borçlunun hukuku ile ilgili değildir. Sadece karara göre, alacaklılardan biri diğerinin yerine geçebilecektir.
İİK'nun 235. maddesinin uygulanmasında da bir diğer alacaklının kabul edilen alacağına itiraz halinde de, dava o kişiye karşı açılacağından durum aynen yukarıdaki şıkda olduğu gibidir.
Her iki halde de müflisin aleyhine bir yoruma gidilemez.
Davanın sadece İİK'nun 235. maddesinde yazılı iflas idaresinin red kararı nedeni ile iflas idaresi aleyhine açılması gerektiği hallerde belki bir özellik arzedebilir.
İflas İdaresi aleyhine alacağın kısmen ya da tamamen reddedilen alacaklının açacağı davanın ne tür bir dava olduğunun araştırılması ve tesbiti konuya çözüm getirecektir.
Bu bir nevi tesbit davası sayılsa dahi dava dilekçesindte billi bir miktar yer aldığına göre, yine nisbi harç alınmak gerekir, böyle bir davada avukatlık ücreti de nisbi olmalıdır. Halbuki bahis konusu dava bir tesbit davası değildir.
Kayıt kabul ya da alacağın terkini davasında alacaklı belli oranda bir alacağın kaydını ya da silinmesini istediğine nazaran, değeri para ile ölçülebilen bütün diğer alacak ve mamelekle ilgili davalarda olduğu üzere harcın ve avukatlık ücretinin nisbi olması icabeder. Bu davanın sayılanlardan ayrı bir yanı yoktur.
Böylelikle de, tarafların kısmen haklı kısmen haksız çıkmaları halinde, avukatlık ücretinin (haklılık ve haksızlık oranında) paylaştırma imkanı elde edilmektedir.
"Davayı kaybetme riski", "alacak miktarının çok büyük meblağlarda olması" her türlü alacak a da başka çeşit mameleke ilişkin davalarda söz konusudur. Bu gibi endişeler nasıl diğer davalarda harcın avukatlık ücretinin nisbi oranda uygulanmasını engellemiyorsa, "sıra cetveline itiraz davalarında" da aksi görüşün benimsenmesi bakımından geçerli bir neden sayılamaz.
Bu gibi davalarda, iflas idaresinin taraf olması sebebi ile idare aleyhine red halinde masadan büyük meblağların çıkacağı gerekçesi de yeterli olamaz. zira, iflas idaresi bu çeşit tasarruflarının keyfi değil, daha objektif biçimde kullanmalıdır. Kaldı ki açtığı bu davayı kaybeden alacaklı da nisbi harç ve avukatlık ücreti ödeyecektir. Amma alacaklı davayı kazanmış ise, nisbi harç ve avukatlık ücretini tamamen masadan alabilecek midir sorusu bizce makul ve mantıklı olamaz. Zira, her türlü davada, ilam alacaklısının, diğer tarafın aczi halinde, eline ne geçebileceği akla gelebilir her davada avukatlık ücreti ve hatta alacağın, diğer tarafın aczi ya da iflası nedeni ile kısmen veya tamamen alınamaması tehlikesi vardır ve akla gelebilir fakat hiç bir zaman bu subjektif sebep ve düşünceler genel ilkelerden ayrılmayı gerektirmez.
Kaldı ki harç ve avukatlık ücreti konuları (tıpkı ceza gibi) kanunla alınır. Özel bir istisna hükmü olmadıkça, tek yanlı olarak davanın "şekil" olması gibi, veya buna benzer yeri bizce yasada bulunmayan düşüncelerle aksi sonuca varılması, tasvip edilemez.
Açıklanan durum karşısında çoğunluğun bozma karar ve gerekçesine katılmıyoruz.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini