 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E: 1987/5553
K: 1988/703
T: 10.02.1988
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi)nce verilen 18.3.1987 tarih ve 873-179 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, davalı kollektif şirketin ortağı olan müvekkillerinin murisi Mevlüt, Naci'nin 16.1.1980 tarihinde öldüğünü, şirket temsilcisi Ali'nin bu durumu tescil ettirmediği gibi temsil yetkisini de kötüye kullandığını, ölüm ile şirketin son bulması gerektiğini ileri sürerek şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ise davanın esasına cevap vermemişlerdir.
Mahkeme, toplanan delillere göre davacılardan Fatma ve İbrahim'in davalarının feragat nedeniyle reddine, ortaklardan birinin ölümü çıkma nedeni sayılacağından, mirascıların ne ortak olarak kabul edilmelerine ne de fesih ve tasfiye isteyememeleri, bu nedenle dava açma ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesi ile diğer davacıların davalılarının reddine karar vermiştir.
Hüküm davacılardan Fevzi, Vahibe, Sıddıka ve Fatma vekillerince temyiz edilmiştir.
Mahkemece, kollektif şirkette bir ortağın ölümünün sadece çıkma nedeni sayılacağı düşüncesinden hareketle, ölen ortağın mirascılarının şirketin fesih ve tasfiyesini isteyemeyecekleri kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, TTK.nun 185/1. maddesi hükmüne göre, aynı Yasanın 195. maddesi hükmü saklı kalmak kaydı ile BK.nun 535 ve 536. maddelerindeki sebepler de kollektif şirketin infisah nedeni olarak kabul edilmiş bulunmaktadır. Anılan maddenin yollamada bulunduğu BK.nun 535/1-2. maddesinde mirascılarla şirketin devam edeceğine ilişkin bir sözleşme bulunmadığı hallerde ortağın ölümünün infisah nedeni olacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır. TTK.nun 195. maddesinde bir ortağın ölümünün şirketten ayrılma hali olarak kabul edilmişse de, özellikle kollektif şirket ana sözleşmesinde ölen ortağın mirascıları ile şirketin devam edeceğine ilişkin hüküm bulunmayan hallerde, şirketin devam edip etmeyeceğine ilişkin seçimlik hakkın ölen ortağın mirascılarına değil, sağ kalan ortaklara ait olacağı açık bir şekilde hükmü bağlanmış bulunmakla, bu seçimlik hakkın menfi yolda kullanılması halinde, bu husus da sonucu itibariyle şirketin feshine müncer olmaktadır. Diğer bir deyişle, kollektif şirkette ortağın ölümü TTK.nun 185. maddesindeki saklı tutulan hüküm gereğince, sağ kalan diğer ortakların şirketin devamını istememeleri halinde bir infisah sebebi olmaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ölen ortağın mirascıları, şirketin infisahına karar verilmesini talep etmişlerse de sağ kalan ortaklar ve kollektif şirket temsilcisi davanın reddine karar verilmesini istemiş olmakla, sağ kalan ortakların şirketi devam ettirme niyetinde olduklarını açıklamış bulunduklarının kabulü gerekir.
Böyle bir durumda mahkemece yapılacak iş; davalı tarafa yani sağ kalan ortaklara uygun bir mehil verilerek TTK.nun 195/1. maddesinin ikinci cümlesinde belirtilen gerekli işlemleri yaptırma imkanı tanınmalı, şayet verilecek bu mehil içerisinde davalılar şirketin devamını sağlayamaz iseler işte o zaman, TTK.nun 185/1 BK.nun 535/1-2. maddeleri uyarınca şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmek olmalıdır.
Yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmadan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.2.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.