Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1987/8850
K: 1988/4339
T: 28.06.1988
DAVA : Davacı vekili, elektrikli aletler yapım ve pazarlamasında ünlü bir firma olan B.Almanya'da mukim (R.W.G.)nın ürettiği DA-04 ve LA 31 tip ütüleri B. Almanya'da tescil ettirip patentlerini aldığını; adı geçen firmanın Türkiye'de de tescil ettirdiği (R.) markası altında her türlü elektrikli eşya imali hakkını sözleşmeyle davacıya tanıdığını; davacının da bu hakka dayanarak ve tescilli (E.), (E.), (R.) markaları altında ütü imal edip pazarladığını, davalı şirketin de (Ş.O. E. Ütüsü Tip 1001) adı altında davacının (R. Da-04) modelini ve (K. O. Ütü HO-2001) adı altında davacının (R. LA - 31) modelini taklit ederek ürettiğini ve pazarladığını; böylece davacının ürettiği dünya çapında ünlü bir markayı taşıyan ütü modellerinin taklitlerini piyasaya süren davalının müşteri kitlesini yanılarak her iki firmanın mamullerini karıştırmasına ve davacının satışlarının azalmasına yol açtığını ileri sürerek davalının haksız rekabetinin men'ine, davalının imal ettiği iki tip ütünün dağıtım ve satışının yasaklanmasına, hüküm özetinin gazeteyle ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında, müvekkilinin (Ş. HO 1001) modeli ütüyü 1973 yılından beri (Ş. HO 2001) modeli ütüyü de 1979 dan beri üretip pazarladığını, hangi firma tarafından üretilirse üretilsin bütün dayanıklı tüketim eşyası nevilerinde o nevi eşyaya özgü müşterek ve benzer nitelikler bulunduğunu, tarafların ürettiği ütülerin bütün modern ütülerde mevcut bazı benzerlikler taşımasının müşteriler nezdinde iltibasa yol açamayacağını, zira her iki firmanın ürünlerinin bu markalar altında pazarlanmasının vasat bir müşterinin her iki mamülü rahat ayırt edebilmesini mümkün kılabileceğini, davacının ürettiği ütülerin kalıplarını Türkiye'de dava dışı bir firmaya yaptırttığını, davacının bunca yıl sonra haksız rekabetin varlığını ileri sürmesinin de davanın samimiyetsizliğini gösterdiğini savunmuştur.
Mahkemece, tahkikat sırasında görüşüne başvurulan üç ayrı bilirkişi kurulunun da tarafların ürettiği dava konusu ütüler arasında bütün otomatik elektrik ütüsü tiplerine şamil bulunmayan ve teknik zorunluluklardan kaynaklanmayan dış görünüş ve dizayn benzerlikleri bulunduğunu belirttikleri, marka farklılığına rağmen bu benzerliklerin vasat müşteriler üzerinde aldanmaya ve emteanın tercihi bakımından iltibasa yol açabileceği, R. W. G. firmasının iltibasa maruz kalan ütülerin B. Almanya'da patentini evvelce tescil ettirdiği ve bu ütülerin Türkiye'de imal ve pazarlama haklarını sözleşmeyle davacıya tanıdığı, bu durumda haksız rekabet kusurlarının ve davacının korunması şartlarının oluştuğu gerekçesiyle haksız rekabetin varlığının tespitine ve önlenmesine, davalının (Ş. HO 1001) ve (Ş. HO 2001) modeli ütülerinin üretiminin durdurulmasına ve mevcutlarının satışının önlenmesine, hüküm özetinin gazeteyle ilanına karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 28.6.1988 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı E.A.Şti. taşınabilir elerktrik aletleri yapımı ile iştigal eden Alman R.W.GmbH firmasının ürettiği ve 5.11.1969, 1.6.1976 tarihlerinde dizaynlı olarak Federal Almanya'da, 31.8.1977, 17.2.1978 ve 6.12.1978 tarihlerinde de ferdi tescil belgeleriyle T.C.Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sınai Mülkiyet Dairesi nezdinde tüm mamülleri ve markasını tescil ettirdiğini, 19.10.1983 tarihinde adı geçen Alman firması oile akdolunan linasn anlaşmasıyla R. markasının ve eşya üzerinde kullanma ve tasarruf hakkının kendisine bırakıldığını, elektrikli ev aletleri yapımı konusuyla iştigal eden davalı şirketin, davacının "R.E.DA-04 ve LA-31" tip no.lu ütülerini "ütünün biçimi, genel görünüşü ve dizyanını" aynen taklid ederek "Ş.Buharlı Otomatik Elektrik Ütüsü 1001" ve LA - 31 tip no.lu ütüyü de "K.Otomatik Ütü-20001 adı altında imal edip satışını yapmak suretiyle TTK.nun 57/5. maddesine aykırı olarak iktisadi rekabeti suistimal ettiğini ileri sürerek, haksız rekabetin tesbiti ile men'ine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, gıyaplarında yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda, davacının ürettiği ütülerle marka açısından herhangi bir iltibas yaratılmadığının meydana çıktığını, davacının Türkiye'de DA-04 ve LA-31 tip ütüleri imal edip satmadığı için haksız rekabetten söz edilemeyeceğini, dayanıklı tüketim emtiasının şekillerinin az çok birbirine benzediğini, bu tür eşyayı satın alanların, şekil ve görünüşüne bakmayıp, belirli markayı seçerek aldıklarını, olayda markaların tümü ile farklı olduğuna göre, değil orta zekalı, bundan daha aşağı seviyedeki alıcılar bakımından bir iltibas ve yanılma söz konusu olamayacağından ortada haksız rekabet bulunmadığını, dava konusu "Ş.HO 1001 tip ütüyü 1973 ve "Ş.HO.2001" nolu tip ütüyü 1979 tarihinden beri imal ettiklerini, haklı ve yaygın bir şöhret kazandığını, bu süre içinde davacının itiraz etmemesi, kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, davacının davalı Ş. firmasının imal ettiği rezistansları ürettiği R. marka ütülerde kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davacının Türkiye'de imal ettiği R.marka ütüler arasında Da-04 ve LA -31 tip nolu mamüller yoktur. Distiribütörlük Kontratına istinaden haksız rekabetin önlenmesini istemektedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, imal ve satışa sunulan ütüler bakımından, sınai modeller arasında benzerlik ve kopyecilik olup olmadığı, diğer bir anlatımla dizayn kopyeciliği bulunup bulunmadığı ve bunun haksız rekabet teşkil edip etmediği konusunda toplanmaktadır.
1- Mahkemece, taraf ütülerinde ufak tefek farklılıkların bulunduğu ve markaların değişik olduğunun ihtilafsız bulunduğu asıl konunun dizayn benzerliğinin haksız rekabete konu olup olmayacağı keyfiyetine işaret edildikten sonra "R. firması, davalıdan önce dava konusu ütülerin şeklini patent olarak Türkiye'de tesbit ettirmiş ve korumaya almıştır. Yabancı ülkedeki tescili daha eskidir..." gerekçesiyle davalının imal ettiği ütülerine aynı şekli görünüşü ve büyüklüğü vermekle haksız rekabette bulunduğunu ve şekil benzerliği yüzünden orta halli normal zekalı alıcılar, marka ve teknik kaliteyi incelemeden birinin yerine diğerini alabilecek ve aldanabilecek durumda oldukları kabul edilerek, haksız rekabetin men'ine karar verilmiştir.
Her şeyden evvel mahkemenin bu gerekçesi yanlıştır. Sınai model ve resimlerin Türkiye'de "patent" olarak tescili mümkün olmadığı gibi böyle bir tescilin (veya tesbitin) yapıldığı ve davacıya ait ütü dizaynının korumaya alındığı da varit değildir. Gerçi, Türkiye, 6894 sayılı Kanun ve 14.8.1975 tarih ve 7/10540 sayılı kararname ile Sınai Mülkiyetin Korunmasına Dair Paris Sözleşmesi'ne katılmıştır. Sınai Mülkiyetin Koruma alanları, ihtira beratları, faydalı modeller, sınai resim ve modeller, fabrika ticaret markaları, hizmet markaları, ticaret ünvanı ve mahreç işaretleri veya menşe adları olup, amacı bu sahalardaki kanunsuz rekabetin men'i ve cezalandırmasıdır. Ancak Türkiye'de henüz sınai resim ve modeller hakkında yasal bir düzenleme yoktur. Ne davacının ve ne de davalının modelleri tevdi ve tescil edilmemiştir. Bu yüzden davacının, 6894 sayılı kanunla tasdik edilen Sınai Mülkiyetin himayesine mahsus 20 Mart 1883 tarihli Paris İttihadi Mukavelenamesinden yararlanması mümkün değildir. Sözü edilen sözleşmenin 2 Haziran 1934 tarihinde Londra'da değiştirilen 2. maddesinin metnine göre "ittihat memleketlerinden birinin tebaası, diğer bütün ittihat memleketlerinde sınai mülkiyetin himayesi hususunda alakadar kanunların tebaaya bahşettikleri ve ilerde edecekleri müsaaddattan işbu mukavelename ile derpiş edilmiş hususi haklara halel gelmemek şartıyla istifade ederler."
2- Bu konuda yasal bir düzenleme bulunmaması sınai resim ve modellerin Türkiye'de korunmayacağı anlamına gelmeyeceği açıktır.
Sınai ve bedii modellerin korunması da fikir hukukunun bir dalını oluşturur. Sınai modeller üzerindeki haklar da teknik haklardır. Modeller bedii nitelik taşıyorlarsa Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre himaye edilirler. Bedii modeller sanayide seri halinde yapıma elverişli yüzey ve scisimler olup, insanın renk ve şekil duygusuna hidap ederler, yani sırf kullanma ile amaçları yerine gelmeyip, estetik bir ihtiyacı da tatmin ederler. Bu bakımdan sınai haklarla, fikir ve san'at eserleri arasında yer alırlar. (Dr. Nuşin Ayıter, Hukukta Fikir ve San'at Ürünleri, Sh. 11).
Fikir ve San'at Eserleri, ihtira Beratları ve Markalara ilişkin kanunlar kısmen genel haksız fiil (rekabet) hükümlerinin uygulanması niteliğinde olan, kısmende bu prensiplerden ayrılan özel düzenlemeler içermektedir. Özel düzenleme olmadığından "sınai resim ve modeller" ancak genel hükümler çerçevesinde korunurlar. Uygulanacak hükümler haksız rekabete ilişkin TTK.'nun 56 ve devamı maddeleridir.
Dava konusu olayda, sanayi dizaynın (ındustrisi designs) kopye edilmesi suretiyle haksız rekabet söz konusu edilmektedir. Burada "dizayn" deyiminin ne anlama geldiği sorusu hatıra gelmektedir. Paris Sözleşmesine dahil memleketlerden İsveç'te "İsveç Dizayn Koruma Yasası", "... Bu yasadaki dizayn deyimi, bir malın görünümünü temsil eden ilk örneği (prototipi) veya tezyinatın ilk örneğini ifade eder) şeklinde tarif ettikten sonra,"... bir dizaynın yaratıcısı veya onun devrettiği kimse , bu yasa uyarınca dizayn kullanma hakkına tescil ile sahip olacağını..." kabul etmiştir (Ulf Bernitzsz, Swedish Intellectual Property and Market Legislation, 1984, The Design Protection Act. Sh. 85).
İsviçre Federal Mahkemesi ise "resim ve model bir şekildir ki, dikkatleri üzerine çeker ve estetik duyguya hitap eder. Bunun, yaratıcı faaliyetin sonucu olması zorunlu değildir. Estetik bir etki yaratan ve belli bir orjinalitesi bulunan, kendine özgü bir niteliği bulunan, asgari biryaratış fikri gözlemlenen şekiller (resim ve model) olarak kabul edilirler. Bu model ve resmin sanayide imalat için tip vazifesi de görmesi gerekir." şeklinde bir tanımı benimsemiştir (Doç.Dr.H.Yasaman, Sınai Resim ve Modeller, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Haziran 1984, Sh. 94).
Bu tanımlarda da belirtildiği gibi, bir sınai resim ve modelin hukuken korunabilmesi için iki esaslı unsurun bulunması gerekir. Bu unsurlar yenilik ve orjinalitedir. Nitekim sözü edilen İsveç Dizayn Yasası ikinci maddesinde" bir dizayn ancak başvuru (dosyalama, düzenleme) tarihi öncesi (bilinen) şeyden önemli biçimde farklı olursa tescil edilecektir. Bilinen kavramının yeniden üretim, sergileme, satış veya başka biçimde halka sunulan herhangi bir şeyi kapsadığı kabul edilecektir..." hükmü ile yenilik ve orjinalitesi olmayan bir dizaynın tescil edilmeyeceğini kabul etmiştir.
Resim ve modelin daha önce mevcut bulunan şekil ve resimlerden farklı olması ve yenilik unsuru taşıması gerekir. Sınai resim ve modellere ilişkin İsviçre Federal Kanunu'nun 12. maddesine göre, ".... bir resmin veya modelin, uzun zamandan beri ne halk ve ne sanayi ve ne de ilgili ticari çevre tarafından bilinmemesi halinde, bu kanun anlamında yenidir." bir modelin daha önce mevcut bir modelden basit bir farklılığı bulunması halinde orjinaliteden bahsedilemez. Bunun için yaratıcı faaliyetin yaratılan mamülde açıkça görülmesi gerekir. İsviçre Hukukunda, orjinalite resim ve modeli yapanın kendine has basit faaliyetinden fazla bir katkıyı şart kılar. Model en azından iptidai bile olsa yaratıcı bir faaliyeti izlemek zorundadır. "Modelin" kendine özgü bir karakteri bulunmalı ve akla derhal gelmemelidir. (Batıder, adı geçen yazı Sh.97).
Bu açıklamalar ışığında dava konusu yapılan olaya baktığımızda:
a) Ayrı üç bilirkişi kurulundan alınan raporlarda, taraflara ait ütülerde iltibas olup olmadığına değinilmiş, aynen kopyeden bahsedilmemekle beraber, bu ütülere ait teknik çizimler üzerinde durulmamış, çizimlerin önemli bir kısmının kopye edilip edilmediği hususu tartışılmamıştır. Fikir ve San'at Eserleri Kanununun uygulanması yönünden sanayi projede ve çizimlerde aynen kopye olup olmadığı veya önemli bir sısmının kopye edilip edilmediği, iki mamül arasında yeterli derecede benzerlik ve illiyet rabıtası bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Her ne kadar dava dilekçesinde açıkca Fikir ve San'at Eserleri Kanununa dayanılmamışsa da, olayların tavsifi taraflara uygulanacak normu bulmak hakime aittir.
b) Davacının lisans anlaşması yaptığı R.firmasının 5.11.1969 ve 27.6.1978 tarihlerinde Alman Patent Ofisine Alman Modeller ve Resimler üzerinde Telif Hakları Kanununa göre tescil ettirdiği emanetin (ütünün) Türkiye'de tevdi ve tescili suretiyle korumaya alınması mümkün olmadığına göre, dava tarihinde, dava konusu edilen sınai dizaynın korunmaya değer nitelikte midir? Diğer bir anlatımla sözü edilen ütüler dizaynı "yenilik ve orjinalite" unsurları nazara alındığında korunması gerekir mi?
Dizayn hakkının ihlalini, maddi şekilde (doğrudan doğruya) kopya ve bir de modelin belirgin kısımlarının kullanılması kopye edilmesi şeklinde iki ana bölümde incelemek mümkündür.
Bilirkişi raporlarında maddi bir kopyeden söz edilmemiştir.
Davalı vekili 20.8.1985 tarihli layıhasında, benzerliklerin, dayanıklı tüketim mallarında görülen, sanayi tasarımının gerektirdiği zaruretleri aşmadığı bilirkişilerin ütülerin teknik çizimlerini incelemedikleri ileri sürmüştür. Gerçekten 5.7.1985 tarihli (Elek.Müh.Mehmet Fetvacı, Doç.Dr.Aygun Tugay, Av. Fikret Alpsü'den oluşan) bilirkişi kurulu raporunda, "... davacının imal ettiği ütülerle, davalının mamülleri ilk bakışta büyük benzerlikler gösterdiği..." 12.5.1986 tarihli (Prof.Dr. Selahattin Anık, Doç.Dr. Ömer Teoman, Doç.Dr. Hamdi Yasaman'dan oluşan) ikinci bilirkişi raporunda, "davacının ütülerinin bu tür özgün şekle sahip olduğu ve davalının bu ütülerin biçimini taklit etmek suretiyle iltibasa yol açtığı ve bunun TTK. 57/5. maddesi anlamında haksız rekabet oluşturduğu..." belirtilmiş daha sonra alınan 4.5.1987 ve 9.10.1987 tarihli (Prof.Dr.Ünal Tekinalp, Prof.Dr. Hüseyin Ülgen, Prof.Sümer Saldıray'dan oluşan) bilirkişi raporunda ise "... Bu tescil (yabancı memleketteki), dizaynın, özgünlüğünün kanıtı ise bilirkişi incelemesine de esas alınabilir. Çünkü yabancı da ola bir uzman merciin incelemesi, özgünlük açısından kabul edilmesi gerekli yeterlik ve önemdedir. Yani özgünlük için açık bir kanıttır..." "... bir model tescile layık görülmüşse, aksi iddia eden tarafından kanıtlanıp terkin edilinceye kadar kanunca himaye bahşedilmektedir. Bu sebeple kurulumuz tasarımın özgünlüğüne bu kanıtlarla ulaşabileceği..." ve ek raporda "nihai takdir mahkemeye ait olmakla birlikte haksız rekabete zemin hazırlayacak şartların var olduğu..." kanısına varmışlardır. Bu dava ile aynı gün mürafaası yapılan Dairemizin 1987/8854 esasında kayıtlı ve aynı davacının Y.Ütü San. ve Tic.Ltd.Şti. (L.Ütü) aleyhine açtığı haksız rekabet davasında sonuncu raporda adları geçen aynı bilirkişiler (L.Ütüde sap kısmında başparmak için oyuk kısım Ş. ütüsünde mevcut olmamasına rağmen) 15.12.1986 ve 31.8.1987 tarihli raporlarında "... Endüstri ürünlerinin tasarımlanmalarında işlev (fonksiyon) biçimi doğrudan etkiler. Özgün bir biçim yaratmada işlevin doğru tarifi önkoşuldur. Bu nedenle, kullanım amacı, malzeme, ergomik uygunluk gibi zorunluluklar oranları ve biçimi belirler.Tasarımcı da, bu sınırlar içinde kendine özgü ve özgün biçim önermesine yönelir. Bu durumda örneğin, bir ütünün sapının yerini değiştiremez, oranını zorlayamaz, genel formu da dörtgen tabana oturtamaz. İşte bu gibi nedenler bütün marka ütüleri hemen hemen aynı oranlara ve ilk anda, benzer oldukları veya olabileceklerini düşündüren formalara görürür. Çoraplar, kravatlar, kalemler, gözlükler, bisikletler ya da buzdolapları gibi sisteme dayalı, doğal kabullenilir normlarıyla hızlı değişen moda, model veya üretim teknolojilerinden kaynaklanan, ancak görsel nitelikleri olabildiğince çeşitlendirilebilen tasarım ürünleri gibi. O halde ilk ve kesinlikle zorunlu benzerliklere rağmen uyandırılmak istenen ayrı imajların rolünü ve önemini karıştırmamak veya gözardı etmemek gerekir... Bu koşullarda benzerlik ya da benzemezlik daha çok algılamada ilk etki, uyanan imaj gibi görsel uyarı şartları içindeki bir olgu olarak değer almaktadır... Çeşitli marka buzdolaplarında olduğu gibi, konumuzu teşkil eden "R." ve "L." marka el ütülerinin birbiriyle karşılaştırılmalarında genel görünümleri, aynı işleve yönelik nedenlere uygun, yaklaşık oran beraberliği, silüet benzerliği taşımaktadırlar. Gövdelerinin hacimli olması, buharlı kullanım için üretilmelerinin bir gereğidir. Görsel itibarla strüktürel benzerliklerinin ise çok farklar taşıyan bloklar, bölgeler, simgeler ve biçimlendirmelerle ayrı uyarılar yaptıkları görülmektedir..." şeklinde aksi görüş açıklanarak, markaları ve amblemleri dışında ve gerek ürünlerin genel özellikleri ve gerekse ambalajları arasında iltibasa neden olacak hususa rastlanmadığı bildirilmiştir. Görüldüğü gibi, sonuncu bilirkişi raporları ayrık tutulursa, diğer bilirkişi kurulu raporlarında, davacıya ait buharlı ütü modelinin, dava tarihinde Türkiye'de korunmaya değer yeni ve orjinal bir dizayn bulunduğunu tatminkar bir gerekçe göstererek açıklamamıştır. Türkiye ve Türkiye dışında mevcut ütü piyasası bakımından davacının mamülünün yeni ve orjinal olduğu tartışılmamış, sırf davacının ütüsünün Almanya'da tescil edilmiş olması dizayn yönünden de özgürlük kanıtı olduğu ve modeller arasında iltibas söz konusu ise haksız rekabet hükümlerinin uygulanması gerektiği sonucuna varmışlar, özellikle her üç bilirkişi raporunda dizaynın yenilik ve orjinalitesi bulunup bulunmadığı iç ve dış piyasada mevcut aynı işlevi gören ütülerle mukayesesi yapılıp görüş bildirilmemiştir.
Günümüz dünyasında artık buluşlar ve eserler bireysellik dünyasından kurtulup toplu eser olma sürecindedir. Meydana gelen yeni bir eser, model, insanlığın tarihi tekamülünün bir sonucu olan eski eserlerden, teknolojiden, bilgiden faydalanmak durumundadır. Bu faydalanma sınırını -ki bizde bu konda özel hükümler taşıyan bir kanun olmadığına göre- bu şekilde değişik bilirkişi raporlarına dayanarak önemli ölçüde daraltılır veya genişletilirse, insanlığın yeni eser, sınai resim ve model üretimine zarar verilmiş olur. Günümüzde yenilik az çok eski eserler, teknoloji ve sınai modeller üzerine inşa edilmekte olduğu gerçeğinden hareket edilirse, sanayide geri kalmış memleketlerin bu sahadaki girişimleri dar kalıplara sıkıştırılmış ve ilerlemeleri önlenmiş olur. Nitekim Sınai Mülkiyetin Korunmasına Dair Paris Sözleşmesi'nin Revizyonu Diplomatik Konferansının 27 Şubat - 24 Mart 1984 tarihleri arasında Cenevre'de yapılan 4. Dönem Toplantısı Hakkında Rapor'da gelişmekte olan ülkeler tarafından patent hakları bakımından aynı endişeler izhar edilmiştir (TOBB aynı ismi taşıyan dökümantasyon, Sh. 13). Gene İseç Dizayn Koruma Yasası 4/e maddesinde "bir dizayn eğer İsveç'te bir başka şahıs için tescil edilmiş bulunan dizayndan esaslı surette (her yönü ile) farklı eğilse dizaynın tescil edilmeyeceğini öngörmektedir.
O halde dava konusu ütü modellerinin neden ütü piyasasında yenilik ve orjinallik vasfı bulunduğu yeterli gerekçe gösterilerek irdelenmemiş, piyasada mevcut işlevi gören ütülerin dizaynı ile mukayesesi yapılmamış, sözü edilen noksanlıklar ikmal ettirilip raporlar arasındaki çelişki giderilmemiştir. Heyetimizde doyadaki taraflara ait prospektüslerdeki ütü resimlerini incelemekle yetinmiş, başkaca bilirkişi raporlarını kontrol etme imkanını bulamamıştır.
3- Bilirkişilerin dava konusunu haksız rekabet kurallarına ilişkin genel hükümler çerçevesinde incelemeleri sonucu bildirdikleri görüşe dayanarak, mahkemece şekil benzerliği görünüşünden hareketle, olayda mamüller arasında iltibas (karışıklık) yaratıldığından dolayı ikinci bir gerekçe yapılarak, haksız rekabetin tesbitine ve men'ine karar verilmiştir.
Hakim ancak çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi görüşüne göre karar vermelidir (HUMK. Md. 275). Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve özel hukuki bilgilerle meseleye çözüm getirmek mümkün olduğu takdirde böyle bir incelemeye gidilmemelidir. Davacıya ait ütülerin dizaynının yeni ve orjinal olduğu hususu yukarıda açıklandığı gibi tartışılması ve incelenmesi gereken bir konudur. Bu nednele dizayn benzerliğinden hareketle iltibasın mevcut olduğu sonucu çıkarılamaz.
İki ayrı marka ile üretilen, ancak şekil (görünüş) benzerliğ bulunan ütülerin iltibasa ve haksız rekabete meydan verip vermeyeceğinin saptanmasında, genel görünüm (dizayn) benzerliği nedeniyle birisinin yerine diğerini alıp almayacakları (aldanıp aldanmayacakları), yoksa, alıcıların benzerliğe rağmen, marka, teknik kalite,renk, güzellik, her iki mamülün satış fiyatları gibi hususları araştırarak mı seçecekleri ve netice olarak olayda ekonomik rekabetin mi, yoksa iyiniyet kurallarına aykırı "haksız bir rekabetin mi" mevcut olduğunun tesbiti gerekir. Dairemiz yerleşmiş içtihatlarına göre, iltibasın objektif olarak mevcudiyeti gerekli olup, iltibasın varlığından bahsedebilmek için normal ve orta seviyede bir alıcının, taklit edilmiş marka veya şekil benzerliği nedeniyle yanılma ve aldanmaya düşüp düşmeyeceği başlıca ölçü olarak kabul edilmektedir (Y.11.HD. 22.2.1985 T. ve 616/987 sayılı kararı). Ütü, günlük bir tüketim mamülü olmadığından, diğer dayanıklı tüketim eşyasında olduu gibi, alıcılar, eşyayı imal eden firmanın adı veya markasını, eşyanın kalitesi fiyatı nihayet genel görünümü, renk, şekil vs. gibi vasıflarını inceledikten, bir ön etüt yaptıktan sonra tercihini kullanır. Bu bakımdan normal ve orta seviyede, hatta daha alt düzeyde bir insanın, genel görünüm enzerliği dışında, eşyanın yukarda sayılan vasıflarını kolaylıkla ve öncelikle ayırdedebileceği ve herhangi bir yanılgıya düşmeyeceği bir gerçektir.
Sonuç olarak, (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle mahkeme kararının evvela gerekçe yönünden, (2) numaralı bentlerde açıklanan hususlardan dolayı inceleme noksanlığı bakımından bozulması gerektiği, ayrıca tarafların ütüleri arasında marka ve dizayn bakımından bir çok değişiklikler mevcut olduğuna göre sırf dizayn benzerliği nedeniyle iltibasın söz konusu olamıyacağı kanısıyla çoğunluk görüşüne karşıyım.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini