 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1987/8035
K: 1988/813
T: 16.02.1988
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 2. Ticaret Mahkemesince verilen 24.9.1987 tarih ve 328 - 680 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, 1982 - 1983 yıllarında yapılan taşıma nedeniyle müvekkilinin davalı donatana ( 1.041.833.09) lira sürastarya ücretini sehven ödediğine 30.10.1985 tarihinde muttali olduğunu belirterek, bu miktarın faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili zamanaşımı itirazında bulunup, sürastarya ücretinin taraflar arasındaki anlaşma hükümlerine uygun hesap edilip iddianın doğru olmadığını savlayarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere, davacının defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi ve alınan 5.6.1987 tarihli rapora dayanılarak davanın sabit olduğu sonucuna varılıp, dava aynen kabul edilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının yetkili organı olan genel müdürlüğünün duruma 30.10.1985 tarihli yazıyla muttali olup davanın 8.5.1986 tarihinde açılmış olmasına göre 1 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan dava açılmış olduğundan dolayı, zamanaşımı itirazının reddi gerekmiştir, bu nedenle doğrudur.
2 - Dava fazla ödendiği iddia edilen sürastarya alacağının istirdadına ilişkindir. Maheyite itibariyle alacağın sağlıklı bir biçimde tesbiti için zaman çizelgesi ile buna dair tüm belgelerin navlun sözleşmesinin sürastaryaya ilişkin hükümlerinin birlikte değerlendirilmesine bağlı bulunmaktadır. Mahkemece alınan ve hükme dayanak yapılan 5.6.1987 günlü bilirkişi raporunda her ne kadar davacının 1.042.833,09 lira fazla sürastarya ödediği belirtilmekte ise de bu fazla ödemenin nasıl hesaplandığı ve ne sebepten meydana geldiği açıklanmamış olup davalının bu yolda itirazına uğramıştır. Bilirkişi raporu bu haliyle hüküm tesisine yeterli olmadığı halde ve davalının itirazı da dikkate alınmadan hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, bu işlerden anlayan yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulmak suretiyle zaman çizelgesi ve buna dair tüm belgeler ve navlun sözleşmesinin sürastarya'ya ilişkin hükümlerini de gözönünde tutarak davacının fazladan ödediği sürastarya ücreti olup olmadığı ve hesap tarzını gösterecek şekilde rapor alınıp müsbet menfi bir sonuca varmaktan ibarettir.
Mahkemece yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmadan yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 no'lu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2 no'lu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 16.2.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.