 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1987/7934
K: 1988/631
T: 09.02.1988
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 6. Ticaret Mahkemesinde verilen 3.7.1987 tarih ve 360-547 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 8.2.1988 gününde davacı avukatı Necati Seyhan gelip, davalı asıl Lemi ve diğer davalı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı avukatı dinlenildikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı.
Davacı vekili, davalı Lemi'nin müvekkili şirketin hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olup şirkete borç vermiş gibi 17.3.1984 tanzim 30.4.1984 vadeli senetle alacaklı gözüktüğünü ve senedi yine şirket hissedarı ve aynı dönemde yönetim kurulu üyesi olan diğer davalıya anlaşmalı olarak ciro ettiğini ve onunda takibe geçtiğini, oysa böyle bir borç bulunmadığını öne sürerek (4.293.000) liralık senedin iptalini istemiştir.
Davalı Lemi cevabında, senedin şirketi temsil ve ilzama yetkili şahıslarca imzalanıp, şirketteki alacağı için kendisine verildiğini, esasen yönetim kurulu üyesi ve fabrika müdürü iken şirketin ihtiyacı için diğer davalıdan alınan para için düzenlendiğini ve bu nedenlede diğer davalıya ciro ettiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalı Bülent vekili, diğer davalının davacı şirketin yönetim kurulu üyesi ve fabrika müdürü olduğu sırada şirketin ihtiyacı için müvekkilinden para aldığını bu borcun ödenmesi içinde diğer davalının şirket yetkililerinden aldığı senedi ciro ettiğini, iddianın doğru olmadığını kaldı ki keşideci ile lehtar arasındaki ilişkilerin müvekkilini ilgilendirmeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan, delillere, bilirkişi raporu ve senede göre, senedin kambiyo senedi vasfında olduğu şirketin yetkililerine düzenlendiği ve ciro yoluyla davlı Bülent'in meşru hamil olduğu sonucuna varılıp dava reddedilmiştir.
Karar Davacı vekili temyiz etmiştir.
KARAR : Davada iptali istenen bonoda keşideci olarak davacı şirketin kaşesi altında davalı Lemi Yaşar, ......... imzalarının bulunduğu lehtar olarak da yine Lemi Yaşar yönetim kurulu başkanı olduğu sırada sözkonusu şirketten alacaklı olmadığı halde kendi lehin şirketin borçlandırdığı binnetice böyle bir işlemin şirketi borç altına sokamayacağı esasen de böyle bir paranın şirket kasasına girmediği iddia edilmektedir.
Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre, temsilcisinin kendi yararına temsil olunan borç altına sokacak biçimde sözleşme yapması ya da taahhütte bulunması geçersizdir. VElevki böyle bir işleme borç altına sorulanın rıza gösterdiği anlaşılmış olsun.
Mahkemece bu genel kural dikkate alınmadan ve senet bedeli kadar bir meblağın davacı şirket kasasına girip girmediği bilirkişi raporunda açıkça belirtilmediği halde, senetin T.T.K.'daki unsurları taşıdığından bahisle davanın reddi doğru görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, senedin lehtarı Lemi'nin davacı şirketin temsilcisi sıfatiyle diğer temsilci Saadettin Dal ile birlikte imzaladıkları senetle şirketi kendisine borçlandırmasının geçersiz olduğu dikkate alınıp ve fakat bu borçlanmaya dava şirketin rıza gösterip göstermediğini araştırmak ve şayet rıza gösterilmiş ise borçlanmayı geçerli, aksi sonuca varılır ise geçersiz olduğunu kabul etmek gerekir. Mahkemece her ne kadar bu husus üzerinde durulmuş ise de, alınan 6.1.1987 tarihli bilirkişi raporundan paranın davacı şirkete intikal edip etmediği açık ve kesin surette anlaşılamadığından bu hususta etraflı inceleme yapılarak ve bir kamu davası olup olmadığı üzerinde de durulup varsa bu davanın da sonucu araştırılarak bir neticeye varılmalıdır.
Yukarıda açıklanan hususlar üzerinde durulmadan yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle mümeyyiz davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, davacı vekili geldiğinden 24.800 lira duruşma vekillik ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 9.2.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.