 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1987/6672
K: 1988/1462
T: 09.03.1988
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Adana Asliye 1. Hukuk Hakimliğince verilen 12.2.1986 tarih ve 167-62 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, müvekkiline ait portakalların Adana'dan İzmit'e nakil için nakliyeci davalı yönetimindeki kamyona yüklendiğini ancak malın mahaline teslim edilmediğini ileri sürerek (506.050TL.) tazminatın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı (A.F.) vekili, müvekkilinin sadece vasıta bulmak için aracılık ettiğini ve komisyoncu olduğunu, sevk kağıdında sorumluluğun araba sahibi ve şoförüne ait olduğunun yazılı olduğunu bildirmiş diğer davalı ise kendisinin öğrenci olup ehliyetinin daha önce çalınmış olduğunu, taşıyan kamyon şoförü olmadığı gibi sevk kağıdındaki imzanın da kendisine ait olmadığını savunmuştur.
Mahkeme,iddia, savunma ve toplanan delillere göre davanın reddine karar vermiştir.
Hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Taşıyıcı, eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim edileceği tarihe kadar geçen süre içinde uğradığı ziya ve hasardan sorumludur. Davacının dosyaya delil olarak ibraz ettiği 8.1.1984 günlü sevk mektubunda davalı Nakliyat Garaj sahibi (A.F.) malları götürmek üzere sağlam ve tamam olarak teslim aldım diyerek davacıya ait malları taşımak üzere teslim etmiştir. Bu durumda davalı (A.F.)'ın ilk taşıyıcı olduğunu kabulde zorunluluk bulunmaktadır. Davalı (A.F.) taşıyıcı olduğuna göre TTK.'nun 766 maddesinde öngörüldüğü üzere taşımaya ilişkin sorumluluğunu sınırlandıramaz. Diğer bir deyişle, taşıyıcının sorumluluğunun önceden hafifletilmesi veya kaldırılmasına ilişkin bütün kayıt ve şartlar geçersizdir.
Açıklanan bu duruma göre, davalı (A.F.)'ın ilk taşıyıcı olduğu ve sorumluluğunu sınırlandırması mümkün bulunmamasına nazaran mahkemece bu esaslar gözönüne tutularak sonucu çevresinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davalı (A.) hakkında davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 9.3.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.