 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1987/6662
K: 1988/1241
T: 01.03.1988
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Kadıköy Asliye 1. Hukuk Hakimliğince verilen 8.4.1987 tarih ve 269-326 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı (H.) Ltd. Şti. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili; davalı şirketin müvekkiline karşı taşıma taahhüdünde bulunduğunu, bu meyanda davalının şoförlüğünü yaptığı araca yüklenen galvanizli saçların yerine ulaştırılmadığını ileri sürerek mal bedeli ve verilen avans karşılığı toplam (5.594.856) liranın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili cevabında, taşıma yapacak aracı davacıya gönderen müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, malların davacı adına taşındığını, diğer davalının müvekkili şirketin müstahdemi olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı (İ.) vekili cevabında; müvekkilinin, taşınmak üzere davacıdan yük almadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davalının, diğer davalı (İ.)'a ait aracı davacının hizmetine tahsis ettiği ve aracın plakasını bildirmek suretiyle davacıdan nakliye bedelini tahsil ettiği gerekçesiyle (5.954.856) liranın davalı şirketten tahsiline, durumu kesinlikle ispat edilemeyen davalı (İ.G.) hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı (H.) Ltd. Şti. vekili temyiz etmiştir.
Gerek, dosyadaki belgelere, gerekse davacı tanıklarının beyanına ve hamule senedine göre davacının da taşıyıcı olduğu anlaşılmaktadır. TTK.'nun 787/2 nci maddesine göre taşıyıcının, ara taşıyıcıya rücu davası açabilmesi, dava açan taşıyıcının bu sebeble tazminat ödemiş olması veya bu yüzden aleyhine dava açılması koşuluna bağlanmıştır. bu koşullar yerine gelmeden rücu hakkı doğmayacağı anılan madde hükmünde açıklandığına göre, bu husus aktif dava ehliyetinin bir şartı olmakta ve bu nedenle de husumeti ilgilendirmesi bakımından yargılamada ileri sürülmese bile mahkemece re'sen nazara alınması gerekmektedir. O halde mahkemece, öncelikle bu husus üzerinde durularak açıklanan koşulların dava tarihinde mevcut olup olmadığı araştırılmadan ve davacıya kanıtlattırılmadan işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu yönden davalı yararına bozulmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün mümeyyiz davalı (H.) Ltd. Şti. yararına BOZULMASINA, 1.3.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.