 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1987/6433
K: 1987/6708
T: 01.12.1987
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Ankara 3. Asliye Ticaret mahkemesi)nce verilen 4.5.1987 tarih ve 318-222 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : davacı vekili, müvekkilinin B. Almanya'daki Christian Derexel Firması'nın Bayerische Heypotheken Und Weschel adlı bankaya verdiği talimatla açtırdığı akreditif üzerine 90.891 DM. değerindeki erkek gömleklerini adı geçen firmaya ihraç etmek istediğini, davalı taşıyıcının düzenlediği taşıma senedinde gönderilenin adı geçen banka olduğunun ve ithalatçı firmanın da durumdan haberdar edileceğinin açıkca belirtildiğini, davalı taşıyıcının buna rağmen ve emteayı temsil eden belgeler amir bankanın elinde olduğu halde hamuleyi ithalatçı Christian Drexel Firması'na teslim ettiğini, davalının bu akde aykırı haraketi sonucu emteayı eline geçiren ithalatçının mal bedelini ödemediğini ileri sürerek 90.891 DM.'ın teslim tarihindeki karşılığı olan 7.657.566,70 TL.nın ticari gecikme faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında taşıma senedinde alıcı olarak Christian Drexel Firması gösterildiğinden yüküm bu firmaya teslim edilmesinde sözleşmeye aykırı bir durum olmadığını, kaldı ki yükün gönderilene tesliminden itibaren bir yıldan fazla bir süre geçtiğinden davanın zamanaşımına uğradığını, davacının ithalatçıdan bu kadar uzun bir süre mal bedelini alamamasına rağmen gerekli girişimlerde bulunmayarak kusurlu davrandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece malların ithalatçı firmaya 25.4.1983'de teslim edildiği halde davanın 22.5.1983 tarihinde açıldığı, bu süre zarafında davacının 28.12.1983 tarihli telexle ithalatçıdan alınamayan mal bedeli için davalıya rücu edileceğini bildirmekten başka bir girişimde bulunmadığı, olayda hatalı bir teslim varsa da davalı taşıyıcının hilesinden veya ağır kusurundan söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
TTK.nun 767. maddesinin ilk fıkrasında taşıma sözleşmesinden doğan bütün alacakların ilke olarak bir yıllık zamanaşımına tabi olduğu hükme bağlanmış, maddenin beşinci fıkrasında ise bu hükmün istisnasını teşkil eden ve on yıllık genel zamanaşımına bağlı olan haller düzenlenmiştir. Anılan fıkraya göre (eşya, taşıyıcının hile veya ağır kusurundan dolayı zayi olmuş, noksanlaşmış veya bozulmuş yahut geç teslim edilmişse) taşıyıcının mesuliyeti 1. fıkrada öngörülen bir yıllık zamanaşımına tabi olmayacak, sayılan hallerde taşıyıcının sorumluluğuna on yıllık genel zamanaşımı uygulanacaktır. Ancak 5. fıkranın açık ifadesinden anlaşıldığı üzere taşıyıcının eşya taşımasından doğan sorumluluğunun on yıllık zamanaşımına tabi olması için (taşıyıcının hile veya ağır kusuru)nun varlığı yeterli olmayıp zararın işyanın zayi olması veya noksanlaşması veya bozulması yahut geç teslim edilmesi hallerinden birinden ileri gelmesi şarttır. Olayımızda ise sayılan hallerden hiç biri mevcut olmayıp zarar eşyanın göinderilene değil de taşıma senedinde taşımanın ihbar olunacağı kimse olarak gösterilen ithalatçıya tesliminden, diğer bir deyişle gönderenin talimatına uyulmamasından kaynaklanmıştır. Öğretide de kabul edildiği üzere gönderen tarafından verilen talimata uyulmamasından doğan tazminat alacakları bir yılda zamanaşımına uğrar (Doç. Dr. Sabih Arkan, Karada Yapılan Eyşa Taşımalarında Taşıyıcının Sorumluluğu Ankara, 1982, sh. 209). Dairemizin 18.3.1986 gün ve 1986/319-1542 sayılı içtihadında da aynı görüş benimsenmiştir.
Öte yandan davacı (gönderen) malın teslimini izleyen yıl içinde davalıya gönderdiği 28.12.1983 tarihli yazıyla tazminat haklarını istemiş ise de, bu durum zamanaşımını kesmediği gibi davacıya daimi bir talep hakkı bahşetmez. Zira TTK.nun 767/f-4. maddesi bir yıl içinde hakkını telgraf, taahhütlü mektup veya protesto ile isteyen gönderene bu hakkını her zaman def'i olarak ileri sürebilme hakkını tanımakta olup zamanaşımı süresi dışında bir talep ve dava hakkı vermemektedir.
Şu hale göre eşyanın tesliminden itibaren bir yıl geçtikten sonra açılmış bulunan temyiz konusu davanın zamanaşımı yönünden reddedilmesi yasaya ve usule uygun görüldüğünden hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda gösterilen nedenlerle davacı vekilinin haklı görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, davalı vekili duruşmaya gelmediğinden vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına, 1500 lira temyiz ilam harcından peşin harcın mahsubuyla temyiz edenden alınmasına, 1.12.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.