 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1987/6358
K: 1987/6710
T: 01.12.1987
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Mersin 2. Asliye hukuk Hakimliği)nce verilen 21.5.1987 tarih ve 719-344 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili alıcı müvekkili ile satıcı davalı arasında 22.6.1984 tarihinde bağıtlanan sözleşmeyle davalının Suriye'ye ihraç edilmek üzere tonu 167 ABD Doları fiyatla 1000 ton arpa satış teslim etmeyi üstlendiğini, satış bedelinin davalının belirleyeceği bankaya bloke edilip emteayı temsil eden belgeler bankaya teslim edildikçe ihraç edilen miktarın bedelinin davalıya ödenmesinin kararlaştırıldığını, ancak bu arada yayınlanan ihracat tebliği ile arpa ihracatında ton başına 20, ABD Doları prim alınması öngörüldüğünden sözleşmeyi ifayı cazip görmeyen davalının satış bedelinin yatırılacağı bankayı belirleyip davacıya bildirmekten kaçındığını, sözleşme sırasında davacının 2500, ABD. Doları'nı davalıya ödediğini ve davalının da 1.800.000 liralık bir çeki davacıya verdiğini, akde aykırılık halinde bu paranın veya çekin cezai şart olarak alan tarafa ait olmasının öngörüldüğünü, davalının hareketsiz kalması üzerine davacının mal bedeline karşılık 130.000, ABD. Doları'nı bir bankanın Mersin şubesine yatırıp ihracat gerçekleştikçe davalıya ödeme yapılması hususunda bankaya talimat verdiğini ve durumu davalıya noter marifetiyle bildirip davalıyı teslime davet ettiğini, davalının cevabi ihtarnamesinde olumsuz cevap verdiğini, bunun üzerine davacının akdi feshedip arpaları başka bir yerden temin etmek zorunda kaldığını ileri sürerek aktin feshini, peşin ödenen 2.500 ABD. Doları'nın aynen veya Türk Lirası Karşılığının ve cezai şart tutarı 1.800.000 liranın yıllık % 54 faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında davacının mal bedelini davalının belirleyeceği bankaya ve davalı adına yatırmadığını, davacının kısa bir süre sonra bu parayı bankadan geri çektiğini, bu durumda sözleşmeyi ihlal eden tarafın davacı olduğunu ve cezai şart olarak kararlaştırılan 2.500 ABD. Doları'nı geri isteyemeyeceği gibi davalıdan ayrıca cezai şart talep etmekte haklı bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre sözleşmeyi tek yanlı olarak bozan davacı tarafın davalıdan cezai şart istemeye hakkı olmadığını, ancak akit bozulduğuna göre davacının peşinen ödediği 2.500 ABD. Doları'nın iadesini isteyebileceği gerekçesiyle bunun Türk Lirası karşılığı 866.450, liranın yıllık %54 nisbetindeki gecikme faiziyle birlikte tahsiline, cezai şarta ilişkin davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesine ekli vekaletname arkasındaki noter şerhinden davacı Yasasın Al Hamsi'nin Suriye uyruklu bir yabancı olduğu anlaşılmaktadır.
2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanunun emredici bir şekilde düzenlenmiş olan 32. maddesi hükmüne göre, Türk mahkemesinde dava açan yabancı gerçek veya tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle, karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadırlar; meğerki davacı karşılıklılık esasına göre, teminattan muaf tutulabilsin. Bu durumda mahkemece bu düzenlemenin emredici nitelikte yapılmış olmasına ve ayrıca kamu düzeni ile ilgisi de dikkate alınarak HUMK.nun 98. maddesindeki düzenlemenin aksine, öncelikle ve re'sen gözetilerek, davacı yabancının karşılıklılık esasına göre teminattan muaf olup olmadığı araştırıldıktan sonra ve şayet muafiyetten yararlanamıyorsa kendisine mahkeme masraflarından sayılan harç da dahil olmak üzere gerekli miktarda tesbit edilecek teminatın döviz olarak Merkez Bankası'na bloke ettirildikten sonra davanın esasına girilmesi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak hüküm tesis edilmesi doğru görülmediğinden bu husus gözden kaçırılarak hüküm tesis edilmesi doğru görülmediğinden kararın mümeyyiz davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın BOZULMASINA, bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek olmadığına ve 24.800 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde davalıya iadesine, 1.12.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.