 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1987/6007
K: 1987/6843
T: 08.12.1987
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi)nce verilen 14.7.1987 tarih ve 554-463 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı D....Bankası T.A.Ş. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı (şikayetçi) gemi maliki şirket vekili, müvekkili hakkında dava dışı Denizcilik Bankası T.A.Ş. tarafından müvekkilinden kredi alacağına istinaden ihtiyati haciz kararı alınarak yapılan icra takibinde, icra tetkik mercii hakimliği kararı uyarınca müvekkiline ait Y... F. Gemisi üzerine sicil memurluğunca ipotek tesis edilerek icra memurluğuna bildirildiğini, bilahare aynı sicil memurluğunun 6.7.1987 tarih ve 1249 sayılı yazısı ile TTK.nun 876. maddesi uyarınca tarafların yazılı şekilde ipotek mukavelesi yapmalarını müteakip ipoteğin gemi siciline işlenebileceği, aksi takdirde yapılan işlemlerin geçersiz olduğunu, önceki yapılan işlemin sehven yazıldığının icra memurluğuna bildirildiğini ileri sürerek gemi sicil memurluğunun belirtilen 6.7.1987 tarih ve 1249 sayılı yazısıyla bildirilen kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, evrak üzerinde yapılan inceleme sonucu, TTK.nun 26. maddesine dayanılarak sicil memurluğunca ipotek işlemi gerçekleştirildikten sonra, kendiliğinden bu karar ve işlemi kaldıramayacağı, bu karara karşı, taraflarca usulünce şikayet edilmesi halinde mahkemece kaldırılması gerektiği belirtilerek şikayetin kabulüne karar verilmiştir.
Kararı dava dışı alacaklı ve ihtiyati haciz kararı alan D....Bankası T.A.Ş. vekili temyiz etmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere mahkemece TTK.nun 36. maddesine dayanılarak gemi sicil memurluğunca tescil edilmiş bir ek ipotek işleminin memurlukça re'sen terk edilemeyeceği, bunun ancak ilgili ve alacaklı durumunda olan Denizcilik Bankası'nca başvurularak itiraz yolu ile mahkemece halledilmesi gerektiği düşüncesiyle ek ipotek işleminin terkinine ilişkin sicil memurluğunun karar ve işlemin iptaline karar verilmiştir.
Oysa, Türk Ticaret Kanununun dördüncü kitabında yer alan (Deniz Ticareti) ile ilgili hükümler arasında düzenlenmiş bulunan (Gemi Sicili) kısmında gemi siciliyle ilgili genel hükümler sıralandıktan sonra, aynı kısımda yer alan 865. maddesinde gemi sicilinin kuruluşu ve nasıl tutulacağı, hukuki ilişkilerin nasıl belgelendirilip, yazılacağı ve mevcut kayıtların nasıl tashih, tadil ve terkin edilebileceği hakkında tamamlayıcı hükümlerin bir nizamname ile düzenleneceği öngörülmüş bulunmaktadır. Anılan Yasa hükmüne dayanı4larak çıkarılmış bulunan Gemi Sicil Nizamnamesinin (Hukuki Münasebetlerin Tescili) ile ilgili 3. faslında yer almış bulunan 42. maddesinde ise, aynen:(Sicil Memurluğunca bir tescilin kanunun hükümlerine muhalif olarak icrası neticesinde sicilin hakikate uymadığı anlaşıldığı takdirde, bu hususta sicile re'sen şerh verilir. Bir sicil kaydının muhtevası itibariyle kanunen gayricaiz olduğu anlaşılırsa bu kayıt re'sen terkin olunur) hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır. Yukarıya alıntısı yapılan madde metninden açıkça anlaşıldığı gibi, gemi sicil memuruna TTK.nun 26 ve müteakip maddelerinde gösterilen yetkilerin dışında yasaya aykırı bir tescili tespit ettiği takdirde, bu kaydı re'sen terkin edebilme yetkisinin de verildiği anlaşılmaktadır. TTK.nun 865. maddesinden kaynağını alan Gemi Sicil Nizamnamesi'nin 42. maddesi hükmü TTK.nun 36. maddesinde yer alan genel hükme göre, özel bir hüküm niteliğinde bulunduğundan bu madde hükmünün gözönünde tutularak inceleme yapılması gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak TTK.nun 36. maddesi hükmüne dayanılarak itirazın kabulüne diğer bir deyişle, gemi sicil memurunu re'sen kayıt terkinine yetkisi bulunmadığından bahisle terkin işleminin iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda anılan Gemi Sicil Nizamnamesi'nin 42. maddesinde belirtilen re'sen terkin işlemi yetkisi, tescil edilen işlemin yasaya aykırı olması haline hasredildiğine göre, icra memurluğunun istemi üzerine ek gemi ipotek tescil işleminin yasaya aykırı olarak gerçekleştirilip, gerçekleştirilmediği üzerinde durulması gerekmektedir. Bilindiği üzere TTK.nun 876 ve 924. maddeleri hükümlerine göre, bir gemi ipoteğinin tesisi veya tadili tarafların bu konuda anlaşmalarına, bu konudaki sözleşmenin noterce tasdik edilmiş olmasına ve keyfiyetin gemi siciline tescil edilmiş olması şartına bağlı bulunmaktadır. Diğer bir deyişle, gemi ipoteğinde asıl olan tarafların yasada öngörülen şekil şartına uyarak anlaşma yapmış olmalarıdır. Yoksa, mahkemece kanunda gösterilen ayrık durumlar dışında, tek tarafın talebi ile ipoteğin tescil, veya tadiline karar verilmesi mümkün değildir. (TTK.859,877). Mahkemece ancak iki tarafın karşılıklı ve yasanın öngördüğü şekle uyulmak suratiyle bir ipotek sözleşmesi yapıldıktan sonra borçlunun bunu tescil ettirmekten kaçınması halinde, diğer taraf mahkemeden keyfiyetin gemi sciline tescilini isteme hakkı mevcuttur. İşte ancak böyle bir durumda mahkeme kararı tescil talebi veya muvafakat yerine geçerek ipoteğin tesciline esas tutulabilir. Aksi halde, tarafların anlaşmalarına dayanmayan bir gemi ipoteğinin tescil edilmiş olması, bu işlemin yasaya aykırı bir şekilde gerçekleştirilmiş muamele olması sonucunu doğurur (Bkz. Gem Rehni, Prof. T. Kalpsüz, Ankara-1987, Sh. 40-41 ve 49).
Bu genel açıklamalardan sonra dava konusu olaya dönecek olursak, olayda dava dışı mümeyyiz banka tarafından davacı gemi malikinden olan kredi alacağını tahsil edebilmek için davacı gemisine ihtiyati haciz konulmasını müteakip ve icra takibe başlandıktan sonra davacının tetkik merciine İİK.nun 266. maddesi uyarınca başvurarak, ihtiyati haczin kaldırılmasını talep ettiği, merci hakimliğince de 16.6.1987 tarihinde geminin gerçek değerinin 3.920.062.000 lira olduğu bilirkişi marifetiyle tespigt edildikten sonra, gemi değerinin tümü üzerinden ek ipotek tesis edilmek suretiyle ihtiyati haczin kaldırılmasına, karar verildiği görülmektedir. İcra Tetkik Merciine tarafların iradesi dışında ihtiyati haczin kaldırılmasını temin amacıyla ipotek tesis etme yetkisi veren bir istisnai yasal düzenleme mevcut olmadığına göre, böyle bir kararın, tarafların anlaşma yolu ile kararda belirtilen miktarda ek ipotek tesis ederek keyfiyeti gemi siciline tescil ettirdikleri takdirde ve ancak bu koşulun gerçekleşmesi halinde, ihtiyati haczin kaldırılabileceği yönünde taraflara görev verildiği şeklinde bir karar olarak anlaşılması gerekir. İcra Memurluğunca taraflar arasında ipotek konusunda henüz bir anlaşma yapılmadan sırf bu karara dayanılarak gemi sicil memurluğundan ipotek tesis edilmesini istemesi ve sicil memurluğunca da yukarıda açıklanan hususlar gözetilmeden gemi siciline bu isteme istinaden ek ipotek tesis ve tescil edilmesi yasaya aykırı bir işlem niteliğindedir. Nitekim, dava dışı mümeyyiz alacaklı banka yetkililerinin 6.7.1987 tarihli ikaz yazıları üzerine gemi sicil memuru, sicile tescil edilen işlemin yasaya aykırı bir şekilde gerçekleştirildiğini tespit ederek ve Nizamnamenin 42. maddesinin kendisine tanıdığı yetkiye dayanarak yasaya aykırı olan bu işlemi terkin ederek keyfiyeti dava konusu yapılan 6.7.1987 tarihli yazı ile icra memurluğuna bildirmiş bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bütün bu açıklamalar dikkate alınarak, gemi sicil memurunun yasaya aykırı bir şekilde gerçekleştirilen ek ipotek tesis ve tescil işlemini iptal etmiş olması, Gemi Sicilm Nizamnamesi'nin 42. maddesinin kendisine tanıdığı yetkiye göre, yasaya uygun bir işlem niteliğinde olduğu kabul edilerek, davacı borçlu gemi malikinin itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşünceyle istemin kabulüne kararv erilmesi doğru görülmediğinden kararın ilgili mümeyyiz alacaklı banka yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın mümeyyiz banka yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 8.12.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.