 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1987/5927
K: 1987/6376
T: 19.11.1987
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Uşak 1. Asliye Hukuk Hakimliği)nce verilen 30.6.1987 tarih ve 228-362 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin işyerindeki makina ve emteanın davalı nezdinde 20.000.000 TL. bedelle yangına karşı sigorta ettirildiğini, 13.11.1981 tarihinde çıkan yangında 17.202.500 TL. tutarında zarar meydana geldiğinin delil tespiti yoluyla saptandığını, kasten yangına sebebiyet vermek suçundan dolayı açılan kamu davası sonucunda davalının beraat ettiğini, ancak müteaddit taleplere rağmen davalının sigorta tazminatını ödemediğini ileri sürerek 17.202.500 TL. tazminatın yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında, yangının 13.11.1981'de vukubulduğunu ve davanın 8.5.1984'de açıldığını, bu durumda TTK.nun 1268. maddesinde öngörülen iki yıllık zamanaşımının dolduğunu, davacının sigorta tazminatı almak için kasten yangın çıkarttığını, poliçe şartlarına göre hasar miktarının ancak hakem- bilirkişiler marifetiyle saptanabileceğini ve bu husus gerçekleşmeden dava açılamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece uzman bilirkişilerce saptanan 4.850.554 TL. tazminatın yasal faiziyle birlikte tahsiline, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere dava, davacının işyerinde çıkan yangın nedeniyle oluşan zararın davalı sigorta şirketinden tahsiline ilişkin bulunmaktadır.
Yangın rizikosunun 13.11.1981 tarihinde meydana gelmesinden sonra 8.5.1984 tarihinde açılan bu davaya karşı davalı sigorta şirketi vekilince zamanaşımı def'inde bulunulmuştur.
Gerçekten de TTK.nun 1268. maddesi hükmüne göre, sigorta sözleşmesinden doğan tüm talep hakları iki yılda zamanaşımına uğrar. Zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi ise, aynı Yasanın 1292 ve 1299. maddeleri hükümleri uyarınca, sigorta alacağının muaccel hale gelmesi gereken gün yani, sigortalının rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği günden itibaren başlayan beş günlük ihbar tarihinin son günü olmaktadır. Taraflar arasındaki akdi ilişkiyi düzenleyen yangın Sigorta Poliçesinin genel şartları arasında yer alan 18. maddesinin (h) maddesinde de "taraflar tazminat miktarında anlaşamadıkça, alacak ancak hakem-bilirkişilerin tayini ile TTK.nun 1292. maddesindeki ihbar müddeti arasında 2 yıllık süre geçmiş olsun" hükmüne yer verilmiştir. Davacı sigorta ettirenin ceza soruşturması sorasında verdiği ifadeden rizikoyu en geç 15.11.1981 tarihinde öğrendikten sonra, TTK.nun 1292. maddesi uyarınca başlayan ihbar süresinin hitamı ile muaccel hale gelen sigorta alacağı bakımından aynı Yasanın 1268. maddesinde yer almış bulunan 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde poliçe hükümleri gereğince hakem-bilirkişiye başvurulduğu ileri sürülmediği gibi, sigorta aleyhine dava da ikame edilmiş değildir. O halde yukarıda değinilen yasa ve sözleşme hükümleri uyarınca davalı sigorta şirketinin bu yöne ilişen def'i gereğince davanın reddine karar verilmesi gerekirken, olayda uygulama olanağı bulunmayan BK.nun 60. maddesi uyarınca ceza zamanaşımından bahisle zamanaşımı def'inin reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden kararın bu yönden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın BOZULMASINA, bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin esasa yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve 24.800 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 19.11.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.