Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1987/5894
K: 1988/605
T: 08.02.1988
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Krd. Ereğlisi Asliye Hukuk Hakimliği'nce verilen 24.12.1986 tarih ve 80-722 sayılı hükün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde veridiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müflis şirketten alacağı olan miktarın masaya kaydı için yapılan başvurusunun reddedildiğini, red kararının tebellüğ edildiğini belirterek 6.342.034 TL. alacağın masaya kayıt ve kabulüne karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Davalı bir yanıt vermemiştir.
Mahkemece ilgili belgeler ve bilirkişi raporu gereğince isteğin kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Sıra cetveline kayıt kabul ve kayıttan silme davalarında ödenecek harç miktarı Harçlar Yasası'nda açıkça gösterilmemiştir. Harçlar Yasası'na bağlı 1 nolu tarifenin "B - İcra ve İflas Harçları" ayrımının "B 11-1" bendine göre, iflas masasına katılma harcı maktu olarak tayin edilmiştir. Kayıt silme davası da, kayıt ve kabul davasının benzeri bir dava olmasına nazaran, bu türdavaların da nisbi değil maktu harca tabi olması gerekmektedir.
Diğer yandan, davacı alacaklıların sıra cetveline dahil edilen diğer davalı alacaklılar aleyhine açtığı bu tür davalar, maddi hukuk ilişkilerine etkisi olan bir takip hukuku davasıdır. Alacaklı ile borçlu arasında geçen gerçek anlamda bir eda davası değildir. Dava sonunda verilen hüküm, yalnız derdest iflas davası bakımından, alacağın müflisin aktifinin paylaştırılmasında hesaba katılıp katılmayacağı veya ne miktarda sıra cetveline dahil edileceğini belirler.
Kayıt silme davasının açılmasında diğer alacaklıların da hukuki yararı vardır. Bu davaların nisbi harca tabi olduğu kabul edilirse, davayı açan alacaklı, başlangıçta peşin nisbi harç ve ilam harcı, davayı kaybettiği takdirde harç ve yargılama gideri ile avukatlık ücretine mahkum edileceğinden bu durum, davayı kaybetme riski de göze alındığında, dava açma, hak arama özgürlüğünü kısıtlıyabileceği gibi, herhangi bir nedenle masaya kaydettirilmiş danışıklı alacaklılar aleyhine bu tür davaların açılmasını önleyecek ve gerçek alacaklılar zararına bir durum yaratacaktır. Bu davada, davalı alacaklılar, alacağın varlığını kanıtlamak zorundadırlar. Taraf alacaklılar arasında, alacakla ilgili doğrudan doğruya bir ilişkisi bulunmadığından, böylesine ağır bir külfet altına girmesi, davacı alacaklıdan beklenemez.
Açıklanan nedenlerle bu tür davalarda, harcın ve vekalet ücretinin maktu olarak alınması yasanın ruh ve amacına daha uygun düşer.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcınınisteği halinde temyiz edene iadesine, 8.2.1988 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Devlet tarafından yerine getirilen kamu hizmetlerinin parasız olması asıldır. Ancak, özel ve tüzel kişilerin, özel çıkarlarına ilişkin olarak kamu (yargı) kuruluşlarının hizmetlerinden yararlanmaları karşılığında devlet onlara bir miktar ödeme yaptırır ki, buna harç denir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, 7.12.1964 T. ve 3/5 sayılı). Bu nedenle de, mahkemelerin gördükleri hizmet parasız değildir. Devlet, mahkemeleri işler bir şekilde hak arıyanların hizmetinde tutabilmek için, yaptığı giderlerin bir kısmını, harç adı altında, mahkemelerden yararlanan özel ve tüzel kişilerden alır (Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt 4, 1984, sh. 3663).
Ancak devlet, bu yargı hizmetleri için yaptığı giderlerden bir kısmını, harç adı altında, özel ve tüzel kişilerden alırken bir ayırım yapmakta ve kural olarak, para veya değeri para ile ölçülebilen ilişkilerden doğan uyuşmazlıklarda (alacak, taşınmaz tescil davası gibi), uyuşmazlık konusunun değeri üzerinden belli bir oranda (nisbi) harç alırken, konusu belli bir değerle ilgili olmayan davalarda (boşanma gibi), nisbiye oranla daha düşük olarak maktu bir harç almaktadır (Harçlar Kanunu'na ek (1) sayılı tarife, bent A/III/I ve 2). Binnetice, Harçlar Kanununun (Devletin-Kanun Koyucunun) felsefesinin, Devlet, özel ve tüzel kişilerin yargı yoluyla uyuşmazlıklarını çözerken, dava taraflarının parasal (maddi değerde) yararları olabilecek işlerden daha fazla, para ile ölçülemiyen işlerden ise daha az harç almak olduğu, anlaşılmaktadır.
İcra ve İflas Kanununun iflasla ilgili 235. maddesi gereğince açılacak sıra cetveline itiraz davalarını, bu felsefenin ışığı altında incelediğimizde, bu davalar arasında bir ayırım yapmak gerekecektir. Sıra cetveline itiraz çeşitli şekilde olabilmektedir.
1 - İtiraz, itiraz edenin alacağının esas veya miktarına ilişkin olmayıp, yalnız sırasına dair ise:
Bu takdirde itiraz mahkemeye değil, şikayet yoluyla Tetkik Merciine yapılır (İ.İ.K. md. 235/4.). Burada parasal değerde bir itiraz söz konusu değildir. Zira, alacaklının alacağı iflas idaresi tarafından kabul edilmiş bulunmaktadır. İtiraz, sadece, bu alacağın kaydedildiği sıradadır. O halde, yukarıda açıkladığımız Harçlar Kanununun felsefesi gereği, burada maktu harç alınması gerekmektedir.
2 - İtiraz, itiraz eden alacaklının, başkasının kabul edilen alacağının sırasına ilişkin ise:
Bu halde itiraz, iflasa karar veren mahkemeye (ticaret) yapılmakla beraber (İ.İ.K. md. 235/2), yukarıdaki bentteki gerekçelerle, burada da maktu harç alınması gerekir.
3 - İtiraz, itiraz eden alacaklının alacağının, iflas idaresi tarafından, kısmen veya tamamen reddine ilişkin ise:
Bu durumda dava, mahkemede ve iflas masasına karşı açılır (İİK. md. 235/2). Bu haldeki uyuşmazlık, parasal değerdedir ve itiraz eden, davayı kazandığı takdirde masadan, davada kabul edilen miktar üzerinden payına düşen payı alabilecektir. Burada harcın maktu alınması için hiçbir neden yoktur ve maktu harç alınması Harçlar Kanununun düzenlenmesi felsefesine uygun düşmemektedir.
4 - İtira, başkasının kabul edilen alacağının miktarına (tamamına veya bir kısmına) ilişkin ise:
İtiraz mahkemede ve ilgili alacaklıya karşı açılacak dava ile halledilecektir (İİK. md. 235/2). Bu halde de dava konusu, belli bir parasal değere ilişkindir. Yukarıdaki kabul gereğince, burada da harcın nisbi alınması gerekir. Her nekadar Prof. İlhan Postacıoğlu bu halde, "Pay cetvelinde itiraz edilen alacaklıya ne düşeceği belli olmadığı için davanın maktu harca tabi tutulması gerektiği" görüşünü ileri sürmekte ise de (İlhan Postacıoğlu, İflas Hukuku İlkeleri, Cilt 1, İflas, 1978, sh. 81), bu davanın normal bir eda davası olduğu ve nisbi harca tabi bulunduğu kabul edilmekte olduktan başka (Prof. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 1975, sh. 728, 729 ve Yargıtay 12. Hukuk Dairesi de aynı görüştedir. Bu sahifedeki kararlara Bkz.), bu davanın iki maddi (parasal) sonucu da doğmaktadır. Birincisi, itiraz edenin davayı kazanması halinde sıra cetvelinden silinen alacağa tahsis edilen hisseden, dava masrafları da dahil olmak üzere ve sıraya bakılmaksızın, alacağı oranında itiraz edene ödeme yapılmasıdır. Artan bir miktar olursa, diğer alacaklılara sıra cetveline göre dağıtılır (İİK. md. 235/3). Bu son halde, itiraz eden alacaklı, alacağına itiraz edilen alacaklının dışında kalan diğer alacaklılar yönünden adeta bir vekil (kanundan doğan) gibi hareket etmektedir. Burada, itiraz edenin sıra cetveline göre tasfiye payına düşecek olandan daha fazla bir para alacağı belirgindir.
İkincisi ise ve daha önemlisi, alacağına itiraz edilen alacaklının alacağının tamamen veya kısmen sıra cetvelinden çıkarılmasıdır. Bu alacaklı, artık tasfiye sonucu payına düşecek parayı alamıyacaktır. Burada bir nev'i menfi tesbit davası karşısındayız, tek fark, davanın borçlu tarafından değil de başka bir alacaklı tarafından açılmış olmasıdır. Oysa bilindiği gibi, uygulamada, menfi tesbit davalarında, kanunun ruhuna uygun ve tereddütsüz olarak nisbi harç alınmaktadır. O halde, gerek bir nev'i menfi tesbit davası olması, gerekse parasal değeri ve sonuçları bulunması bakımından, bu durumda da davada nisbi harç alınması gerekir.
SONUÇ : Yukarıdaki gerekçelerle, parasal değeri olan sıra cetveline itiraz davalarında (sadece sıraya itiraz halleri hariç) nisbi harç alınması gerektiği cihetle mahkemenin nisbi harca hükmetmesi bu nedenle doğru olduğundan hükmün onanması gerektiği, kanaatiyle çoğunluğun aksine oluşan bozma kararına karşıyım.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini