 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1987/3949
K: 1987/6483
T: 23.11.1987
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Gürün Asliye Hukuk Hakimliğince verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili,müvekkilinin ortağı bulunduğu kooperatifin, yönetim kurulunun 13.5.1986 gün ve 157 nolu kararıyla, müvekkilinin memur olduğu gerekçesiyle ihraç edildiğini, müvekkilinin memur olmayıp nakliyeci olduğunu iddia ederek belirtilen yönetim kurulu ihraç kararının iptalini talep ve dava etmiştir. lere ait olmadığını, müvekkilinin davalı lehdara Davalı vekili davacının önce kooperatife kaşvurarak kararın iptalini istemesi, reddedildiği takdirde böyle bir dava açması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia ve savunmaya, toplanan kanıtlara nazaran davacının kooperatifin ilgili organlarına kararın kaldırılması için başvurmadan dava açamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı kooperatif yönetim kurulunun davacı hakkında almış bulunduğu 13.5.1986 tarihli ve 157 no'lu kararın, ihraca yönelik olduğu iddiasıyla ihraç kararının iptali istemine ilişkindir. Davalı kooperatif yönetim kurulunun dava konusu 13.5.1986 tarihli kararında, "Kooperatifimiz ortağı (A.T.)'in şu anda kendi adına vasıtası bulunmakla birlikte, kendisinin devlet memuru olduğu istihbar edilmiş olup Devlet Memurları Yasasına ve Kooperatifler Yasası hükümlerine göre kendisinin kooperatif organlarında temsil edilemeyeceği...) şeklindeki kararının ihraç kararı olarak yokurmalnamıs doğrudur ve dava Kooperatifler Yasasının 16. maddesi uyarınca yasal süresi içerisinde açılmıştır. Belirtilen bu madde uyarınca, yönetim kurulunun çıkarıma kararlarına karşı, bu kararın tebliğinden itibaren aç ay içinde, çıkarılan ortak doğrudan doğruya mahkemeye başvurarak itiraz davası açabileceği gibi, yine aynı süre içerisinde Genel Kurula da itiraz edebilir, Genel Kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. Görüldüğü gibi, bu durumda davacının iki seçimlik hakkı mevcuttur. Olayımızda davacı yasaca kendisine tanınan bu seçimlik haklardan itiraz davası açma hakkını tercih etmiştir. Taraflarca da davacının Genel Kurula itiraz ettiği ileri sürülmemiştir. Bu durumda davacının kararın kaldırılması için davalı kooperatifin ilgili organlarına başvurmadan dava açamayacağı gerekçesi yerinde değildir. Davacı çıkarma kararına karşı itiraz davası açtığına göre, davalı kooperatif Genel Kuruluna itiraza zorlanamaz. Dairemizin yerleşmiş inançları da bu yöndedir. (Bakınız Gönen Eriş-Yılmaz Ulusoy, Kooperatifler Kanunu ve Vergilendirme, sayfa 145-227)
Bu durumda mahkemece davanın esasına girilerek, taraflardan iddia ve savunmalarıyla ilgili kanıtlar istenilerek, davalı kooperatifin ana sözleşmesi getirtilip, Kooperatifler Yasasının 16. maddesi ve ana sözleşmenin ilgili maddeleri uyarınca bir karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda belirtilen nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabuyüle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 23.11.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.