 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1987/3714
K: 1987/6184
T: 13.11.1987
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Çorlu Asliye Hukuk Hakimliği)nce verilen 2.12.1986 tarih ve 598-549 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalıların çocuğunun hatalı hareketi sonucu müvekkili şirkete ait aracın hasara uğradığını belirterek kusur oranına göre toplam (965.780 T?)nın davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, kusura ve tazminat miktarına itiraz etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, ilgili belgeler ve bilirkişi raporuna göre (852.304 TL.)'ın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, TTK.nun 1301. maddesine dayalı sigorta şirketinin açtığı halefiyete dayalı bir rücu davasıdır. Olayda, davalıların küçük çocuklarının 6/8 kusurlu davranışı sonucu meydana gelen trafik kazasında çocuk ölmüş, sigortalının aracı da hasara uğramıştır. Olay 11.9.1983 günü meydana gelmiştir. Olayda ölen çocuk 1976 doğumlu olup olay tarihinde takriben sekiz yaşlarında ilkokul talebesidir ve bu durumu itibariyle MK.nun 13 ve 14. maddelerindeki tarif gereğince mümeyyiz olmayan küçük niteliğindedir.
Dava, ölen çocuğun anne ve babasına karşı açılmıştır. O halde, bu dava MK.nun 320. maddesine dayalı bir dava değildir. Zira MK.nun 320. maddesine dayalı davalar, aile reisinin sorumluluğuna dayalı olup yalnız aile reisine karşı açılır. Dava hem anne, hem de babaya karşı açıldığına göre dava haksız fiile dayalı ve haksız fiil failinin mirasçılarına karşı açılmış bir tazminat davasıdır.
Mahkemece, davalı anne ve baba sigorta şirketine küçüğün kusur oranına göre 852.304 TL. tazminat ödemeye mahkum edilmişlerdir.
Yerleşmiş Yargıtay ve Dairemiz içtihatlarına göre, sigortalıya karşı ileri sürülebilecek def'ileri halef durumundaki sigortacıya karşı da ileri sürülebilir.
Yargıç tarafların iddia ve müdafaaları ile bağlı ise de hangi kanun hangi maddesinin olaya uygulanacağını re'sen araştırıp saptamak Yargıcı yükletilmiş bir görevdir (HUMK. 76, İBK. 4.6.1958 T., 15/6 sayılı).
Olaya 6/8 kusurlu hareketiyle sebebiyet veren ölü küçüğün mümeyyiz olmadığı şüphe götürmez. MK.nun 15/1. maddesindeki "mümeyyiz olmayan şahsın tasarrufu hukuki bir hüküm ifade etmez" ve 16/3. maddesindeki mümeyyiz olan küçüklerin "haksız fiillerinden mütevellit zarardan mesul olacaklarına" ilişkin hükümlerde mümeyyiz olmayan küçüğün haksız fiilinin sonuçlarından sorumlu olmayacağı sonucu çıkmaktadır (Bkz. Prof. Dr. Haluk Tandoğan, Türk Mesuliyet Hukuku, 1961, sh. 55 vd.). Kural olarak mümeyyiz olmayan küçükler hukuki tasarrufları veya haksız fiillerinden sorumlu değillerse de Kanun koyucu buna bazı istisnalar getirerek mümeyyiz olmayan küçüğü dahi sorumlu tutabilir (MK. 15/2. Nitekim, BK.nun 54. maddesi böyle bir istisnai hüküm getirmiştir. Bu hükme göre "hakkaniyet gerektiriyorsa, hakim temyiz kudretini haiz olmayan kimseyi ika ettiği zararın tamamen yahut kısmen tazminine mahkum eder".
O halde, olayda ölen küçüğün ve dolayısıyla onun mirascıları olan davalı anne ve babanın, küçüğün haksız fiili sonucu tazminat ödemelerinin hakkaniyete uygun olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Öğretide zararın tazmininin bir başkasından, örneğin nazeretle mükellef aile reisinden veya sigortacıdan istenebileceği hallerde mümeyyiz olmayan kişinin sorumlu tutulmaması gerektiği, örnek olarak ileri sürülmektedir. (Tandoğan, age., sh. 59). Tarafların karşılıklı mali durumları da gözönüne alınmalıdır. Kural olarak haksız fiilinden sorumlu olmayan gayri mümeyyiz küçük zengin, fakat mağdur fakir ise hakkaniyet icabı, gayri mümeyyiz küçük tazminatla sorumlu tutulur (Tandoğan, age., sh. 59-60).
Olay incelendiğinde, sigortalının otobüs sahibi olduğu, taşımacılıkta iştigal ettiği anlaşılmaktadır. Ölen küçüğün ve mirascıları davalı anne ve babanın mali durumunun iyi olduğu kanıtlanmamıştır. Sigortalı, tazminatını sigortacıdan almıştır. Davacı sigorta şirketidir. Sigortalının bir talep hakkı olmayan durumlarda sigortacının da, halef olarak, bir talep de bulunması mümkün değildir. Kaldı ki sigortalı da, şoförünün 2/8 kusurlu olması nedenile olayın meydana gelmesinde bu oranda kusurludur. Davalılar, sigortalıya karşı küçük çocuklarının ölümü dolayısıyla destekten yoksun kalma ve manevi tazminat davası da açmamışlardır, oysa açmış olsalardı sigortalının tazminatından çok daha fazlasını sigortalıdan talep edebilir ve alabilirlerdi.
Tüm bu hususlar esasen sorumlu olmayan gayri mümeyiz küçüğün ve onun mirascısı sıfatıyla davalı ane ve babanın, hakaniyet ilkesi gereğince de bir tazminat ödememeleri gerektiğinin nedenleri olup bu nedenlere göre halefiyete dayanarak rücu davası açan davacı sigorta şirketinin davasının reddi gerekirken kabul edilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı hükmün temyiz eden davalılar yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.11.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.