 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1987/3632
K: 1987/3641
T: 16.06.1987
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Salihli 1. Asliye Hukuk Hakimliği)nce verilen 1.12.1986 tarih ve 93-638 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki taraf vekilleri tarafından istenmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili; müvekkilinin davalıya borcu için verdiği (2.000.000) liralık boş bono bedeli mal ve nakit (çek) verilmek suretiyle ödenmiş olmasına rağmen davacıya iade olunmayıp bankaya tahsile verildiği ileri sürerek borçlu bulunmadığının tesbitini ve % 15 tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında; iddia edildiği gibi bononun boş olarak verilmediğini 28.1.1986'da davacıya verilen para için düzenlendiğini, ödeme olmadığını, kaldı ki bonodan öncesine ait ödemeler olduğunu savunarak davanın reddini ve % 15 inkar tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere, davalının isticvabına, davacının yemin teklif etmemiş olmasına dayanılarak, senedin (1.069.400) liralık bölümünden davacının borçlu bulunmadığının tesbitine, fazla talebin reddine, kabul edilen miktar için % 15 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2 -Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarına gelince,
a) Davacı (2.000.000) lira bedelli bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tesbitini istemiş, mahkemece, davacının, borcun (1.069.400) liralık bölümünden borçlu olmadığının tesbitine ve bu miktar üzerinden % 15 tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Oysa dava senedin vadesi olan 25.2.1986 tarihinden önce ve 24.2.1986'da açılmış olup senet üzerine tedbir konularak mahkeme kasasına alınmış ve böylece davalı alacaklı tarafından bir icra takibi de yapılmamıştır. İİK.nun 72/f-5 maddesi uyarınca dava borçlu lehine hükme bağlanırsa borçluyu menfi tesbit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetle olduğu anlaşılması halinde borçlu lehine aynı davada tazminata hükmedilir. Yani, kanuna göre borçlu lehine tazminata hükmedilmek için, aleyhinde yapılmış bir icra takibi bulunması gerekir. Halbuki bu davada borçlu hakkında yapılmış bir takip bulunmadığından, davanın kabul edilen bölümü için davacı lehine tazminata hükmedilmez. Bu nedenle, borçlu lehine tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
b) Mahkemece davanın bir bölümü reddedildiği halde, alacaklı (davalı) yararına inkar tazminatına hükmedilmemiştir. Yukarıda da senedi tahsil girişimi önlenmiş ve davalının alacağını geç olmasına sebebiyet verildiğinden İİK.nun 72/f-4 maddesi uyarınca reddedilen bölüm için davalı yararına % 15 inkar tazminatına hükmedilmemiş olması da doğru görülmemiş davalı vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda bir numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, iki numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabuüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, vekili duruşmaya geldiğinden (11.000) lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davacıya verilmesine ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde davalıya iadesine, fazla alınan 6.600 lira harcın isteği halinde davacıya iadesine, 16.6.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.