 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1987/3601
K: 1987/4048
T: 02.07.1987
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Eskişehir 1. Asliye Hukuk Hakimliği)nce verilen 9.4.1987 tarih ve 432-244 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, davalının borcunun tahsili için ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yaptıkları icra takibine vaki itirazın tetkik merciince kaldırıldığını, takip sonunda (150.865.650) liralık rehin açığı belgesi aldıklarını, bunun üzerine davalıya iflas yolu ile adi takip taleplerine mahsus ödeme emri gönderdiklerini, ancak davalının gerek rehin açığı belgesine gerekse de ödeme emrine itiraz ettiğini, oysa rehin açığı belgesinin borç ikrarını havi senet mahiyetinde oldoğunu, alacağın kesinleştiğini ileri sürerek, borçlu davalının itirazlarının kaldırılması ile iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, ipotek limit miktarını aşan alacaklar için ipoteğin paraya çevrilmesi ile ilgili icra dosyasından iflas talep edilemeyeceğini, rehin açığı belgesinin hatalı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, verilen süreye rağmen davalının borcu depo etmediği gerekçesiyle davalı şirketin iflasına karar verilmiştir. Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Davacı, davalı hakkında rehin açığı belgesine dayanarak yaptığı iflas yolu ile takibe karşı davalının vaki itirazlarının kaldırılması ile iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiş bulunmaktadır. Mahkemece ise davalının itirazları doğrultusunda herhangi bir inceleme yapılmaksızın iflas ödeme emri çıkarılmasına neden olan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip sonunda verilmiş olan rehin açığı belgesinde belirlenen meblağın depo edilmediğinden bahisle davalının iflasına hükmedilmiştir.
Davalı, iflas ödeme emrine vaki 20.5.1986 tarihli itiraz dilekçesinde, borcun miktarına itirazla birlikte rehin açığı belgesindeki miktarın da yanlış hesaplandığını ileri sürmüştür. Davalı aleyhine yapılan 1983/8947 sayılı takip dosyasında başlangıçta (68.171.797,96) lira üzerinden takibe girişilmiş ise de davalının itirazı üzerine tetkik merciince takibin (66.108.601,12) lira üzerinden devamına karar verilmiş ve neticeten ipotekli taşınmazlar satılarak borcu ödemeye yetmediğinden bu davaya dayanak yapılan rehin açığı belgesi düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu durumda davalının takip tarihinde (66.108.601,12) lira borçlu olduğu hususu kesinleşmiştir. Davalının, takip tarihi itibariyle borcun bu meblağdan daha az olduğu yolundaki itirazı yerinde değilse de, rehin açığı belgesi verilirken takip tarihinden sonra tahakkuk ettirilen ve davalının temerrüdünden doğan faiz, vs. masrafların hesaplarının ne derece doğru olduğu belli değildir. Bir örnek verilmek istenirse rehin açığı belgesinin verilmesine esas olan borç döküm tablosunda gider vergisi % 15 üzerinden hesaplanmıştır. Oysa gider vergisi oranı 1.1.1984 tarihinden itibaren % 3'e düşürülmüş bulunmaktadır.
İİK.nun 192/son maddesinde, rehin açığı belgesinin borç ikrarını mutazammın senet mahiyetinde olduğu belirtilmiş ise de, (rehin açığı belgesi aciz vesikasının doldurduğu hükümlere hiç bir zaman sahip değildir ve aciz vesikasına göre bu belgenin hükümlerinin geniş ölçüde sınırlı olduğunun kabulü gerekir. Rehin açığı belgesinin hükümleri sadece takip hukukuna ilişkin bulunmaktadır. Rehin açığı belgesine dayalı bir takipte, alacaklıya takip hukuku bakımından kolaylık sağlanmışsa da anılan belge maddi hukuk bakımından alacağın varlığının kesin delilini teşkil edemeyeceğinden, genel hükümlere göre yürütülen takibe karşı vaki itirazın iptaliyle, iflas kararı verilmesine ilişkin bir davada ödeme emrine karşı yapılan itirazların mahkemece incelenmesi ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir). Olayımızda da rehin açığı belgesinin yanlış hesaplama sonucu düzenlendiği yolunda itiraz mevcut bulunduğundan mahkemece İİK.nun 158. maddesi uyarınca davalının bu yöne ilişkin itirazlarının doğruluğunun araştırılması bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine,2.7.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.