 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1987/2220
K: 1987/2906
T: 12.05.1987
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Mersin 3. Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 12.12.1986 tarih ve 137 - 750 sayılı hükmün temyizen tetkiki istenmiş olmakla işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, davalıların müteselsil kefaletiyle dava dışı (D.) Ltd. Ş. lehine verilen teminat mektuplarının tazmin edildiğini, 6.2.1984 tarihi itibariyle (251.138.454) lira turarındaki banka alacağının tahsili için davalılar aleyhine yaptıkları icra takibine davaların itiraz ettiklerini belirterek itirazın iptali ile % 15 inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevabında, takibin mükerrer olarak yapıldığını, ipotek ile teminat altına alınan borcun, borçlu tarafından ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece. B.K.'nun 487 nci maddesine göre asıl borçlu aleyhine takip yapılmadan evvel kefil aleyhine takip yapılabileceği, olayda davalılar aleyhine yapılan takipten önce azıl borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe girişildiği, bu nedenle davalılar aleyhine yapılan takibin mükerrer olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1 - Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacağı gibi dava, kredi borçlusundan henüz tahsil edilemeyen banka alacağının müteselsil kefil durumunda olan davalılardan tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Davacı banka esas borçlu hakkında rehmin paraya çevrilmesi yolu ile takip açtıktan sonra kredi taahhütnamelerinde kefil durumunda olan davalılar hakkında da icra takibine geçmiş bulunmaktadır.
Davalıların kefaleti, TTK.'nun 7 nci maddesi hükmü uyarınca adi kefalet değil, müteselsil kefalettir. B.K.'nun 487 nci maddesinin açık hükmüne göre kefil, borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu sıfatıyla borcun ifasını üstlenmiş olduğu takdirde alacaklı, asıl borçluya müracaat ve rehineleri nakte tahvil ettirmeden önce kefil aleyhinde takibat yapmak yetkisine sahip olur. Yasa koyucu, anılan maddeye koyduğu bi hükümle alacaklının haklarını güvence altına almak istemiş ve ona asıl borçluyu takip etmeme ve rehin gibi alacağın sağlam teminatı teşkil eden şeylere müracaat etmese dahi doğrudan doğruya kefilleri takip etmek hak ve yetkisini bahşetmiştir. Anılan maddenin amacı bundan ibarettir. bu nedenledir ki alacaklı yalnız kefile veya kefille birlikte borçluya müracaat etmekte serbest bulunmaktadır. bu itibarla davacı alacaklının daha önce asıl borçluya müracaat etmiş olması ve ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip açmış bulunması, bu borcun kefilleri olan davalılara müracaat etmesine engel teşkil etmez. Daha açık bir deyişle alacaklının borçluya karşı haiz olduğu müracaat hakkının düşmesine neden olamaz. Kaldı ki davacı, takip talebinde tahsilde tekerur olmamak kaydını da koymuş bu şartla davalılar hakkında icra takibine girişmiştir.
Bu hale göre mahkemece işin esasına girmek gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
2 - Yukarıdaki bozma nedenine göre davalılar vekilinin temyiz itirazının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) no'lu bentte gösterilen nedenle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) no'lu bentte gösterilen nedenle davalılar vekilinin temyiz itirazının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 12.5.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.