 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1987/1746
K: 1987/3737
T: 19.06.1987
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi)nce verilen 29.12.1986 tarih ve 722-986 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkiline ait yatların 18 grostonilatodan küçük olup, TTK.nun 823. maddeye getirilen muafiyet nedeniyle Türk Bayrağı çekme hakkına haiz olduğunu, müvekkilinin tescil isteğinde bulunduğunu, tescil talebinin TTK.nun 823. madesi uyarınca reddedildiğini belirterek anılan red kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, duruşmada davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve ilgili belgelere göre davacı tescilin sağlayabileceği ipotek tesisi gibi haklardan faydalanmak istediğine göre, TTK.nun 823. maddesi hükmünü yerine getirmelidir. Ana sözleşmede belirtilen değişiklikler yapılmadan tescil isteğinin reddine karar verilmesi doğrudur gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı anonim şirkete ait olup, yurt dışından satın alınmış ve herbiri 18 grostonilatodan küçük ticari amaçlı 13 adet yatın Türk gemi siciline tescilinin mümkün olup, olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Türk Ticaret kanunun gemi siciline ilişkin 839. maddesinde sicilin Türk gemileri için tutulacağı hükme bağlandıktan sonra, bunu izleyen 840. maddesinde ise, gemi siciline 823. madde gereğince Türk Bayrağını çekme hakkını haiz ticaret gemileriyle 822. maddeninin 2. fıkrasının 1 ve 3 numaralı bendlerinde yazılı gemilerin kaydolunacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır. Sözü edilen TTK.nun 823. maddesinde öncelikle Türk gemilerinin Türk Bayrağı çekebileceği vurgulandıktan sonra bir Türk gemisinin ancak bir Türk vatandaşının gemisi olabileceği belirtilmiş ve yine aynı maddenin ikinci fıkrasının birinci bendinde tüzel kişilerde, onu oluşturan gerçek kişilerin çoğunluğunun Türk vatandaşı olması gerektiği belirtilmiş, ikinci bentte ise ticaret şirketlerinin malı olan gemiler ancak şirketi temsil ve idareye yetkili olanların çoğunluğunun türk vatandaşı olması gerektiği gibi bunun dışında şirket anasözleşmesine göre oyçoğunluğunun Türklerde olması, şayet şirket pay senedi çıkartabilen şirket nevinden ise pay senetlerinin nama yazılı olması ve bunların dışında pay gerçekleşmesi halinde geminin bir Türk gemisi sayılabileceği hükme bağlanmış bulunmaktadır. Yine TTK.nun 840. maddesinin atıfta bulunduğu 822. maddenin 1 numaralı bendi uyarınca yatlar ile denizci yetiştirme amacına tahsis edilmiş gemiler ile aynı maddenin 3. bendine göre yabancı bir devlet veya onun teması hesabına Türkiye'de inşa olunan gemilerin gemi siciline tescil edileceği kabul edilmiş bulunmaktadır. Bir geminin Türk gemi siciline tescil edilebilmesi için gerekli koşullardan bir diğeri de TTK.nun 847. maddesi uyarınca o geminin yabancı bir gemi siciline kayıtlı olmaması halidir.
Yukarıdaki maddelerin karşılıklı değerlendirilmesinden bir geminin Türk gemi siciline tescil edilebilmesi için, öncelikle o geminin tescili caiz gemilerden olması ve ayrıca buna ilaveten Türk Bayrağı çekme hakkına haiz bir Türk gemisi olması ve nihayet yabancı bir ülkenin gemi siciline kayıtlı olmaması şartları zorunlu bulunmaktadır. TTK.nun gemi siciline ilişkin 839 ve müteakip maddelerinde (18) grostonilatodan küçük gemilerin tasdiknamesiz veya şehadetnamesiz Türk Bayrağı çekebileceğine dair aynı Yasanın 829. maddesine yollamada bulunulmadığına göre, bu hükmün geminin tescilinde uygulanması mümkün değildir. Kaldı ki, anılan madde Türk gemisi olmayan bir gemiye Türk Bayrağı çekebilme hakkı da tanımış değildir. Zira, gemi sicillerinin hususi hukuk yönünden aleniyeti temin, gemi üzerindeki hakların ishar veya ihdas, amme itimadı gibi fonksiyonları ifa etmesinin yanında amme hukuku yönünden de bir geminin milliyetini tesbit ve bunun denetlenmesini mümkün kılma gibi önemli bir fonksiyonu da bulunmaktadır.
Yukarıdaki genel açıklamalardan sonra dava konusu olaya dönülecek olunursa, gemi maliki davacı anonim şirketin anasözleşmesinin incelenmesinde şirketin 115.000 pay senedinden sadece 300 adedinin nama yazılı olduğu, bakiyesi olan 114.700 adedinin ise, hamiline yazılı olarak çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında TTK.nun 840. maddesinin yollamada bulunduğu aynı Yasanın 823. maddesinin 2. fıkrasının 2. bendi koşulları gerçekleşmediğinden ve en azından şirketin pay senetlerinin en az % 51'nin nama yazılı olduğu ve bunların Türk vatandaşlarının elinde bulunduğu ileri sürülüp kanıtlanamadığından, davalı gemi sicil memurluğunca bu koşulların yerine getirilmemesi nedeniyle tescilden imtina edilmesi yerinde olduğu gibi, bu işleme vaki itirazı yerinde görmeyerek reddeden mahkeme kararı da doğru görüldüğünden davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 1.500 lira temyiz ilam harcından peşin harcın mahsubu ile temyiz edenden alınmasına, 19.6.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.