 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1987/1318
K: 1987/3189
T: 25.05.1987
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Kayseri Asliye 4. Hukuk Hakimliğince verilen 14.4.1986 tarih ve 451 - 240 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin aldığı (9.500.000) lira krediyi davalıya borç olarak verdiğini, bankaya karşı müvekkilinin borçlu görüldüğünü, bankaya bu kredi nedeniyle müvekilinin ödemesi gereken borç miktarında davalının müvekkiline borçlu olduğunu iddia ederek, (26.795.278) liranın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, borcun zamanaşımına uğradığını,mahkemenin yetkisiz olduğunu, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, toplanılan kanıtlara (9.500.000) liranın 4.4.1984 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ait istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı, davalı yararına olmak üzere bankadan ihracat kredisi adı altında almış olduğu (9.500.000) lirasını aynen davalıya aktarmış ve davalı bu parayı kullanıp ondan istifade etmiştir. Taraflar arasında her ne kadar bu hususta hükümleri ihtiva eden yazılı bir sözleşme yoksa da olayda hiçbir menfaati olmayan davacının bankadan alınan bu paranın sonuçlarını yüklenmesi hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi, davacı bankanın işlettiği faizlere ait dekontları (ki bunların 8 adet olduğu dosya münderecatından anlaşılmaktadır) davalıya gönderdiği halde davalının bunlara itiraz etmemiş olması dahi taraflar arasındaki anlaşma gereğince bankaya iade suretiyle ödenecek miktar ile teferruatının davalı tarafından üstlenildiğini açıkça gösterecek nitelikte bulunmaktadır. Bu sebeple davalı bu kredi ilişkisi sebebiyle davacının ilgili bankaya karşı olan sorumluluğunu aynen kabullenmek zorundadır. Kredinin ihracat kredisi şeklinde alınmış olması ve ihracatın yapılmaması sonucu ceza ödenmesi dahi aynı şekilde davalının sorumluluk alanına alınmak gerekir. Bu durumda davacının bankaya karşı gerek ceza, gerekse ana para ve faizi olarak toplam sorumlu olduğu miktarı davalıdan istemeye hakkı olduğu düşünülerek, ancak talep edilebilecek miktarın tesbiti yönünden bankadan sorulmak veya banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle tesbit edilecek miktar davalıdan tahsiline karar verilmek gerekirken, kararda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru bulunmadığından hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 25.5.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.