 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1987/114
K: 1987/399
T: 30.01.1987
DAVA : M/V. Storm Gemisi Acentesi Ç...Denizcilik ve Tic. A.Ş. ile P.... İhracat A.Ş. arasında çıkan davadan dolayı, (İstanbul 4. Asliye Ticaret mahkemesi)nce verilen 5.3.1986 gün ve 25-105 sayılı hükmü onayan dairenin 7.10.1986 gün ve 4231-5032 sayılı ilamı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin acentesi olduğu yabancı firmaya ait bir gemi ile Mersin'den İskenderiye'ye 2000 ton mercimeğin taşınması için davalı ile sözleşme yapıldığı halde limana gelen gemiye yük verilmediğini ileri sürerek pişmanlık navlunu ile sürastarya bedelinin ödenmediği gibi, yapılan icra takibine de haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili husumet itirazında bulunmuş ve diğer sebeplere de dayanarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair tesis edilen karar Dairemizce onanması üzerine davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1 - Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere ve dava dilekçesindeki açıklama bölümünde asıl davacının (gemi) olmayıp geminin sahibi D...Shipping Co. S.A. Firması olduğu açıkca bildirilmiş olmasına, mahkemece takdir edilen teminatın da davacı tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş bulunmasına, Meksika Büyükelçiliği'nin 7.11.1984 tarihli yazılarından resmi kayıtlar da sözleşmede bahsi geçen geminin davacının acenteliğini yaptığı D...şirketi adına kayıtlı olduğu bildirilmiş olmasına, firma avukatının sözlü ifadesine atfen aynı yazıya eklenen bölümün bir hukuki sonuç doğurması mümkün bulunmamasına, taşıma sözleşmesinin davacı şirketi temsilen şirket genel müdürü ve birinci imza yetkilisi S. Aydın ile ikinci imza yetkilisi Altan tarafından imzalandığı bilirkişice saptanmış olup ve dosyada mevcut noterlikçe tasdikli 12.2.1982 tarihli imza yetki belgesinden bu kişilerin şirketi çift imzayla temsile yetkili oldukları anlaşılmasına şirketi temsil bakımından bunun dışındaki muhteva itibariyle yapılan tahditlerin iç ilişki bakımından geçerli olup, TTK.nun 321/2. maddesi uyarınca kötüniyetli olduğu kanıtlanamayan 3. kişilere karşı bu yetki sınırlamalarının ileri sürülmesi mümkün bulunmamasına, Osmanlı Bankası'ndan gelen cevabi yazıya ekli ödeme belgesinden 30.000.000 liranın ihracat bedeli kaydı olup, navlun bedeli kaydı bulunmamasına ve navlunun peşin ödendiğine dair kaydın ise gerçeğe uygun olmadığı şirket tarafından da kabul edilmiş olmasına, TTK.nun 7. maddesi uyarınca birlikte ticari borçlarla teselsülün asıl olmasına, olayda birlikte ticari borç mevcut olmasa bile 10.7.1982 tarihli sözleşmeye istinaden davacının tek başına sorumlu tutulması da yasaya aykırılık teşkil etmesine, sözleşmeyle taşınması kararlaştırılan malın davacının acenteliğini yaptığı firmaya ait gemiye yüklenmediğine ve bilahare taşımamının da yaptırılmayacağı taşıyıcıya bildirildiğine göre, davacının TTK.nun 1040/1. maddesi uyarınca pişmanlık navlunu istemeye hakkı bulunmasına ve nihayet pişmanlık navlunu istenmesi, TTK.nun 1044/son fıkrası uyarınca sürastrya ücreti istenmesine engel teşkil etmeyeceğine, sair hususların da mahkeme kararının gerekçe bölümünde incelenip sonuca varılmış ve varılan bu sonuçlar da Dairemizce onama kararıyla benimsenmiş bulunmasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bed dışında kalan diğer karar düzeltme itirazlarının reddi gerekmiştir.
2 - Her ne kadar TTK.nun 1031/2. maddesi uyarınca navlun sözleşmesinde sürastarya süresi tespit edilmemişse, bekleme süresinin yarısının sürastarya süresi olacağı belirtilmişse de, bu süre, geminin zorunlu bekleme süresi olup, aynı Yasanın 1033. maddesi hükmünden de anlaşılacağı gibi bu sürenin bitiminden sonra beklenip beklenmeyeceği hususu geminin ihtiyarında bulunmaktadır. Ne var ki, bu bekleme süresinin de deniz taşımacılık uygulamasına göre mutad, münasip ve müteamel bir süre olması gerekmektedir.
Dava konusu olayda davacı taşıyan tarafından, davalı taşıtanın acentesine hazırlık mektubu verdikten ve sözleşmedeki starya süresi de bittikten sonra gemiye hiçbir yükleme yapılmadığı halde, iki ayı aşan bir süre limanda beklenmiş ve bu süre için sürastarya ücreti talep edilmiş bulunmaktadır. Yine dosya kapsamından, bu süre içinde taraflar arasında hiçbir haberleşme yapılmadığı ancak, iki ayı aşan süre sonunda taşıyan, taşıtanın acentesine değil de, bu defa bizzat kendisine ihtarname çekmesi ve bunu müteakip taşıtanın cevabı üzerine limandan yükleme yapılmadan ayrılmış bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu konuda bilirkişi raporunda sözleşmede kararlaştırılan günlük 1500 Dolar sürastrya ücretinin mutad ve normal bir ücret olduğu düşüncesinden hareketle, davacı taşıyanın kötü niyetli olamayacağından 62 günlük sürastarya ücretine hak kazandığı belirtilmişse de, buradaki ölçü iyi veyahut kötü niyet olmayıp, TTK.nun 20. maddesi uyarınca basiretli bir tacir gibi davranılıp davranılmadığı hususu olmalıdır.
O halde mahkemece yapılacak iş; yukardaki açıklamalarda dikkate alınarak davacı taşıyıcının sözleşme uyarınca starya ve zorunlu sürastarya sürelerinin bitinminden sonra deniz taşımacılığındaki teamüller de dikkate alınarak mütad ve münasip olarak kaç gün beklemesi gerektiği bilirkişilerden ek rapor alınarak saptanmalı, şayet ve saptama sonucunda fazla bir bekleme yapıldığı tespit edilirse o zaman sürastarya süresinin bitmesi gereken tarihteki kur üzerinden gerekli hesaplama yapılarak ona göre hüküm kurulmasından ibarettir. Bu hususlar dikkate alınmadan mahkeme kararının onandığı anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöne ilişen karar düzeltme itirazlarının kabulü ile kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yerinde görülmeyen diğer karar düzeltme itirazlarının reddine ancak 2 numaralı bendde gösterilen nedenlerle, davayı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle kararın onanmasına ilişkin Dairemizin 7.10.1986 gün ve 1986/4231-5032 sayılı kararının kaldırılarak hükmün BOZULMASINA ve 11.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,ödediği temyiz ilam ve temyiz peşin harçları ile karar düzeltme harçlarının isteği halinde davalıya iadesine, 30.1.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.