 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1987/1028
K: 1987/2636
T: 01.05.1987
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ordu Asliye 1 inci Hukuk Hakimliğinden verilen 25.12.1986 tarih 195-225 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı (muteriz) vekili tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili; müvekkilinin başkanı bulunduğu kooperatife, davalıların talebi üzerine başka bir şahsın Sulh Hukuk Hakimliğince kayyım tayin edildiğini, bu işlemin yersiz bulunduğunu ileri sürerek karara itiraz etmiş Sulh Mahkemesi itirazın reddine ve dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesince tevdiine karar vermiş. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davada aile hukukunu ilgilendiren bir yön bulunmadığı, Kooperatifler Kanunuyla ilgili bulunduğu, bu nedenle de bir karar verilmesine gerek bulunmadığına, dosyanın Sulh Hukuk Hakimliğince iadesine karar vermiştir.
Karar davacı (muteriz) vekilince temyiz edilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere bir kısım kooperatif ortaklarınca, kooperatif başkanı hakkında dolandırıcılıktan dolayı ceza davası açıldığı halde bu başkanın keyfi yönetimi sürdürdüğü iddiasıyla kooperatife kayyım tayini talep edilmiş, Sulh Hakimince de bu istemin kabulu ile kooperatife kayyım tayini üzerine bu defa kooperatif başkanının itirazı ve bu talebin reddi üzerine iş aynı prosedür uyarınca Asliye Mahkemesine intikal ettirilmiş bulunmaktadır.
Kooperatif başkanı hakkında bir suçtan dolayı ceza davası açılmış olması doğrudan o kişinin başkanlık görevine son verilmesini gerektirmez. Şayet kooperatif genel kurulu lüzum görür de bu kişiyi yönetim kurulundan azlederse bu kişinin görevi ancak o zaman sona ermiş sayılır. Bu kişinin iştirak etmemesi halinde yönetim kurulu teşekkül etmiyorsa işte o zaman kooperatifte bir organ noksanlığı meydana gelmiş olur. Bu halde de yeni yönetim kurulumun oluşturulması için genel kurulun toplantıya çağırılabilmesi için 1163 sayılı yasanın 43 ve 44 üncü maddelerinde izlenecek porsedürün ne olacağı saptanmış bulunmaktadır.
Sulh Hukuk Hakimliğince bütün bu hususlar nazara alınmadan ve davanın ticari dava niteliği de göz ardı edilerek kendisini yetkili ve görevli sayarak kooperatife kayyım tayin etmesi açıkca usul ve yasaya aykırı bir işlemdir. Nitekim, itiraz üzerine bir üst vesayet dairesi olan Asliye Hakimi de mevcut yasaya aykırılığı saptamış; ne var ki, böyle bir konuda kendisinin de karar veremiyeceğini kabul ederek bir karar ittihazına mahal olmadığına karar vermiş ve bu şekilde Sulh Hakimliğince yasaya aykırı olarak temin edilen karar ayakta bırakılmıştır. Üst vesayet dairesi olan Asliye Hakimi, itiraz üzerine kendisine intikal eden bir alt vesayet makamı olan Sulh Hakiminin yasaya aykırı bir karar veya işlemini tespit ettiği takdirde görevi sadece yasaya aykırılığı tespit değil, aynı zamanda böyle bir kararın iptaline karar vermek olacaktır.
O halde, Asliye Hakimliğince yasaya aykırılığı saptanan Sulh Hakiminin kayyım tayinine ilişkin kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, bundan zuhul edilmesi doğru görülmediğinden itiraz eden vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bozulması cihetine gidilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle muteriz vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 1.5.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.