 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1987/6867
K: 1987/6741
T: 03.12.1987
DAVA: Davacı, davalılardan işverene ait apartman işyerinde 8.12.1977-1.12.1986 tarihleri arasında geçen çalışmalarının sigortalı hizmetlerden olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine ... işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR: Davada, 8.12.1977-1.12.1986 tarihleri arasında kapıcı olarak geçen ve Sosyal Sigortalar Kurumu'na bildirilmeyen çalışmaların tespiti istenmiştir.
Davacının eşi İ.Y.'nin apartman kapıcısı iken 1977 yılında M.E.G. ve Spor Bakanlığında iş bulup Emekli Sandığı'na tabi kaloriferci olarak gece-gündüz nöbetleşe çalışmaya başladığı, kapıcılık görevlerinin davacı tarafından yürütüldüğü, apartmanın kaloriferli olup davacını "ateşçi belgesi" de aldığı dosyada bulunan bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Her ne kadar eski kapıcı İ.Y. Emekli Sandığı'na tabi olarak bakanlıkta çalışmaya başladıktan 3 sene kadar sonra verdiği 23.2.1980 tarihli dilekçe ile kapıcı dairesinde oturmak; elektrik, su ücreti ödememek kaydı ile aylık 2.550 lira ücretle kapıcılık hizmetlerini yürütmek istediğini bildirmiş ve davalı işveren tarafından kapıcılık hizmetlerinin İ.Y. tarafından yürütüldüğü iddia olunmuş ise de, davacı tanıklarının birbirini doğrulayan ifadeleri, davalı tanıklarıın kat malikleri ve kiracı olması, İ.Y.'nin Bakanlıktaki görevi ile kapıcılık görevini birlikte yürütmesinin hayat deneyimlerine göre mümkün görülmemesi karşısında kapıcılık görevini fiilen yerine getiren ve hizmet akti ile çalışanın davacı olduğu, İ.Y.'den 23.2.1980 tarihli dilekçe alınıp sigorta primi ödememek için İ.Y.'nin muvazaalı şekilde kapıcı gösterilmek istendiğinin kabulü gerekir. İ.Y.'nin iki işi birarada yürütebilip yürütemeyeceği konusunda kuşku duyulması halinde ve gerektiğinde bu konuda bilirkişi incelemesi yapılarak sonucuna göre tanık ifadelerinin değerlendirilebileceği kuşkusuzdur.
Mahkemece; bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmadan davanın reddi yolunda hüküm kurulması isabetsizdir.
O halde, davacının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmaldır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,(...) 3.12.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.