 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1986/831
K: 1986/1154
T: 24.12.1986
DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; KARAHALLI Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 28.11.1984 gün ve 143 - 129 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 21.5.1985 gün ve 2677 - 4951 sayılı ilamiyle; (...Toplanan delillerden davacı kocanın etrafta, evlendikleri sırada karısının kız çıkmadığını söylediği, kadını da kocasının kendisine iftira ettiğinden bahisle ihbar ve şikayet ederek bir süre tutuklanmasına sebebiyet verdiği, üstelik doktar muayesinden sonra (ben kız çıktım, o pis kendini düşünsün. Esasen onun vücudu uyanmıyar) diye onur ve itibarını kıracak biçimde hareketlerde bulunduğu gerçekleşmiştir. Şu durumda birinin kusurunu ötekinden üstün tutmak mümkün değildir. Kusurun eşit olması ahilned de boşanmaya karar verilebilir. O halde tarafların uygunsuzluk ve ağır hareketleri sonucuna aile birliğinin temelli sarsıntıya uğradığının kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek davanın reddedilmesi usul ve kanuna aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine göre çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki karar da direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davanın konusu geçimsizliğe dayanan başanma isteğinden ibaret olup mahkemece, şiddetli geçimsizlik iddiası ve bunda kusurun davalıya ait olduğunun kanıtlanamadığı, kusurlu eşin dava hakkı bulunmadığı gerekçesyle davanın reddine karar verilmiş, Özel Dairece tarafların eşit olarak kusurlu bulundukları, bu durumda boşanmaya karar verilebileceği, tarafların karşılıklı davranışları ile aile birliğinin köklü sarsıntıya uğradığı ve boşanmaya karar verilmesi gerektiği nedeniyle karar bozulmuş, mahkeme direnmiştir.
Toplanan delillerden davalının anatomik yapısı itibariyle kızlık zarının bozulmadığı, buna rağmen hamile kaldığı, davacının evlendikleri sırada davalının kız çıkmadığını etrafta söylediği, hatta çocuğun kendisinden olmadığını, babasını bulacağını açıkladığı; buna karşılık gerçeği aydınlatan tıbbi raporu müteakip kocası için (ben kız çıktım, o pis kendisini düşünsün; esasen vücudu uyanmıyor) şeklinde sözler söylediği gerçekleşmiştir.
Medeni Kanun'un 134. maddesi hükmünce aralarında ortak hayatın çekilmez hale gelmesini gerektirecek derecede şiddetli bir geçimsizlik başgösterdiği takdirde karı kocadan herbiri boşanma davası açabilir.
Geçimsizlik iki taraftan birine daha ziyade kabili isnat ise boşanma davasını ancak diğer taraf açabilir. Şu husus da ayrıca belirtilmelidir ki iki tarafın aynı derecede kusurlu görülmesi halinde ortak hayatın köklü sarsılması gerçekleşmişse, hakim tarafların boşanmalarına karar verebilir. Özel Daire ile mahkeme arasındaki görüş ayrılığı kusur derecelerine taalluk etmektedir. Olayda davacı koca birleşme sırasında davacıdaki anatomik yapı nedeniyle kızlık zarınını bozulmaması dolayısıyla tezahür eden durum nedeniyle çocuğun babasının kendisi olmadığını, babasını bulacağını söylemek suretiyle bir kadını en değerli varlığı olan iffetini kökten sarsacak nitelikte davranışta bulunmuştur. Her ne kadar davalı da davacı kocası hakında kullandığı sözler dolayısıyla kusurlu ise de şiddeti geçimsizlik doğurabilecek nitelikteki kusur kıyaslaması yapıldığından kocanının çok daha fazla kusurlu olduğnun kabulü gerekir.
Esasen Hukuk Genel Kurulunun 15.10.1986 gün ve 39/871 sayılı kararında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere Medeni Kanun'un 150/4. madesi hükmünce serbest takdir hakkını kullanırken, hakimin obektif esaslarla bağdaşmaz, maddi esaslar çelişir biçimde fahiş hayata düşmesi halinde Yargıtay takdir hakkına müdahale eder. Olayda takdir hakkının kullanılmasında da fahiş bir hataya düşülmüş de değildir. O halde usul ve yasaya uygun olan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının reddiyle, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 24.12.1986 günü yapılan üçüncü görüşmede salt çoğunlukla karar verildi.