 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1986/74
K: 1986/779
T: 24.09.1986
DAVA : Taraflar arasındaki "2821 sayılı yasaya muhalefet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 3. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 8.8.1985 gün ve 85/543-638 sayılı kararın incelenmesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 8.10.1985 gün ve 1985/5912-9180 sayılı ilamiyle,(... 2821 sayılı ve 7.5.1983'te yürürlüğe giren sendikalar Kanunu, İşçiler ve İşverenler tarafından oluşturulan sendikalar ve konfederasyonların kuruluşu teşkilat, faaliyeti ve denetlenmesine ilişkin yeni hükümler ve düzenlemeler getirmiştir. Bu arada genel kurul dışındaki zorunlu organlara seçilecek kimseler için uyulması zorunlu koşul ve nitelikler öngören hükümlere yer vermiştir. Bunlar arasında yer alan 9/5 inci maddesinde sendikaların, sendika şubelerinin ve konfederasyonların genel kurul dışındaki organlarının üyeliklerine, aynı kişinin üst üste 4 olağan genel kurul dönemlerinde seçilebilecekleri sınırlamasını getirmiştir. Yine aynı maddenin devamında bu süre sonunda aradan bir olağan genel kurul toplanması için gereken süre geçmedikçe aynı kişinin bu organlara seçilmesi men edilmiştir. Bu genel kurula yasanın 2882 sayılı yasa ile değişik geçici 4/2 nci maddesinde bir istisna getirilmiş, bu hükümde yasanın yürürlüğe girdiği tarihte sendika, sendika şubesi veya konfederasyonların genel kurul dışındaki zorunlu organlarına seçilmiş bulunanlardan statülerine bakılmaksızın az önce anılan 9/5 inci maddesi hükmüne göre 4 veya daha fazla olağan genel kurul dönemini dolduranlar için iki dönem daha seçilebilme hakkı tanınmıştır. Bu fıkranın ardından gelen fıkra hükmünde belirlendiği üzere Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte bağlı bulundukları Kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı alanlardan genel kurul dışındaki organlarda görevli bulunanlar hariç 2 nci hükmü doğrudan doğruya Kanunun yürürlük tarihinde üst üste 4 veya daha fazla olağan genel kurul döneminde seçilmek suretiyle 9/5 inci maddesindeki tavan sınırını tamamen doldurmuş olanlara ilişkindir. Anılan yasa hükmünde "4 veya daha fazla olağan genel kurul dönemini dolduranlar" denmek suretiyle bu husus açık ve seçik olarak vurgulanmıştır.
Geçici 4/2 nci maddesindeki istisnai hükmün yasanın yürürlüğe girdiği tarihte 4 ve daha fazla genel kurul dönemini doldurmayanlar için uygulanması düşünülemez. Bu nedenle davada söz konusu olan konfederasyon genel sekreteri için öncelikle bu 4 dönem şartının gerçekleşip gerçekleşmediğinin veya aynı maddenin3 üncü fıkrası kapsamına girip girmediğinin araştırılıp saptanmasında zorunluluk vardır.
Mahkemenin bu önemli araştırmayı yapmadan karar vermesi yanlıştır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : Direnme kararı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekili tarafından temyiz edildiği için öncelikle temyiz hakkı bulunup bulunmadığı sorunu üzerinde durulması gerekir.
7.11.1982 günlü, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 52. maddesinin 4. fıkrasında, sendikalar üzerinde Devletin idari ve mali denetiminin kanunda düzenlenmesi öngörülmüştür. 2821 sayılı Sendikalar kanunu'nun 47. maddesi, bu anayasal buyruk doğrultusunda konuyu düzenlemiştir. Anılan maddede, devletin sendika ve konfederasyonlar üzerinde denetim yetkisine sahip olduğu belirtildikten sonra bu meslek kuruluşlarının yılda bir defa Maliye ve Çalışma Bakanlıklarınca denetlenmesi ve denetleme, yönetim ve işleyişin kanun ve Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığının incelenmesi öngörülmüştür. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Anayasa ve Yasanın yukarıda sözü edilen kurallarından aldığı yetkiye dayanak yaptığı denetim sonunda, HAK-İŞ "Türkiye Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun 24.25.12.1983 günlerinde yapılan genel kurul toplantısında Genel Başkanlığa ve genel Sekreterliğe seçilenlerin 10 yıl bilfiil işçilikleri bulunmadığını saptayarak durumu Ankara Valiliği ve Cumhuriyet Savcılığı kanalıyla iş Mahkemesine intikal ettirmiştir. 2821 sayılı Sendikalar Kanunu, sendikaların gerek kuruluş aşamasında ve gerekse daha sonraki devrelerinde, çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına Sendikaların denetlenmesi konusunda geniş yetkiler tanımıştır. Anılan Yasanın bu doğrultudaki kuralları arasında yer alan 55. maddesinde "tüzük değişikliğinde, işlemlerde eksiklik veya Kanuna aykırı diğer hallerde de 6. ve 54. madde hükümleri uygulanır.." denilerek, Bakanlık denetiminin yaptırımı da açık ve seçik bir biçimde gösterilmiştir. Bu hükümler uyarınca Bakanlığın, kuruluşu sırasındaki eksiklik ve aykırılıklarda olduğu gibi kuruluştan sonraki sendikanın yönetim ve işleyişindeki aykırılıklar nedeniyle de sendika ya da üst kuruşun faaliyetinin durdurulmasına ya da kapatılmasına karar verilmesini İş Mahkemesinden isteme yetkisi bulunduğu kuşkusuzdur. HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanlığına ve Genel Sekreterliğine seçilenler hakkında da Bakanlıkça yapılan işlem budur. Ancak Bakanlık, Sendikalar Kanunu'na aykırı gördüğü Kurumu, doğrudan, İş Mahkemesine intikal ettireceği yerde dolaylı olarak, yeni Valilik ve Cumhuriyet Savcılığı kanalıyla bu yetkisini kullanmıştır. Yukarıdan beri yapılan bu açıklamalardan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın davada müdahil olarak değil, davacı sıfatıyla yer aldığının kabul edilmesi gerektiği sonucu çıkmaktadır. Dilekçede "müdahil" sözünün kullanılması bu hukuki duruma etkili görülmemiştir. Bu nedenle Bakanlığın direnme kararını temyiz hakkı bulunduğu kabul edilmelidir. Görüşmeler sırasında bir kısım üyeler, davanın Cumhuriyet Savcılığı tarafından açıldığını, Bakanlığın ise olaydaki yetki ve görevleri nedeniyle asli müdahil olarak temyiz hakkının bulunduğunu ileri sürmüşlerse de çoğunluk yukarıda ayrıntılı biçimde açıklanan nedenlerle bu görüşe katılmamıştır. Bu durum karşısında müdahalenin niteliği ve müdahalenin temyiz hakkı konularının tartışılmasına gerek kalmamıştır. Böylece, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın direnme kararının karşı temyize hakkı olduğuna oybirliğiyle, gerekçede oyçokluğuyla karar verildikten sonra işin onanmasının görüşülmesine geçilmiştir. Anayasa'nın 51. maddesinin 7. fıkrası ve 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 14. maddesinin 14. fıkrasına göre, işçi sendikası ve konfederasyonların genel kurul dışındaki zorunlu organlarına seçilebilmek için en az 10 yıl bilfiil işçi olarak çalışmış olmak gerekir. Başka bir anlatımla, 10 yıl işçiliği bulunmayanların bu organlara seçilebilme olanağı yoktur. Buyurucu ve bağlayıcı nitelikte olan bu kuralın aksine bir düzenlemeye sendika tüzüklerinde yer verilemez. Öte yandan, 2821 sayılı Yasa, genel kurul dışındaki zorunlu organlara sürekli olarak seçilebilmeyi de kabul etmemiştir. Gerçekten 9. maddenin 5. fıkrasında, "sendikaların sendika şubelerinin ve konfederasyonların genel kurul dışındaki organların üyeliklerine, aynı kişi üst dört olağan genel kurulca seçilebilir. Bu süre sonunda aradan bir olağan genel kurulun toplanması için gereken süre geçmedikçe aynı kişiler tekrar organlara üye seçilemezler" denilmektedir. 2821 sayılı Sendikalar kanunu, bir yandan 10 yıl işçilik koşulunun aramakla sendika yöneticilerinin daha deneyimli olmasını, diğer yandan seçilebilme süresinin sınırlamakla da yönetici diktatörlüğünü önlemeyi amaçlamıştır. Ancak bu kuralların hemen yürürlüğe girmesiyle uygulamada karşılaşılabilecek güçlükler gözetilerek, Yasada geçiş dönemi için ayrık kurallara yer verilmiştir. Geçici 4. maddenin konuya ilişkin ayrık kuralları içeren 2882 sayılı Yasa ile değişik 2. fıkrası ile 3. fıkrası şöyledir; "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte sendika, sendika şubesi veya konfederasyonların genel kurulları dışındaki organlarına seçilmiş bulunanlardan, statülerine bakılmaksızın 9. maddenin 5. fıkrası hükmüne göre 4 veya daha fazla olağan genel kurul dönemini dolduranlar 2 dönem daha seçilebilirler. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte bağlı bulundukları Kanunla kurum veya sendikalardan yaşlılık, sendika şubesi veya konfederasyonların genel kuralları dışındaki organlarında görevli bulunanlardan dört olağan genel kurul dönemini dolduruncaya kadar ve ayrıca iki olağan genel kurul dönemi daha seçilebilirle." Görüldüğü gibi geçici 4. maddenin 2. fıkrasında, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte dört yada daha fazla olağan genel kurul dönemini dolduranlara iki dönem daha seçilebilme olanağı tanınmıştır. 10 yıllık işçilikleri bulunmasa dahi bu gruba girenler aynı hakka sahiptirler. Çünkü, fıkradaki "statülerine bakılmaksızın" deyimi, on yıllık bilfiil çalışma koşulunun aranmıyacağı anlamına gelmektedir. Geçici 4. maddenin 3. fıkrasında, istisnai durumun daha da genişletildiği gözlenmektedir. Gerçekten bu fıkranın kapsamına giren kimselerin; Yasanın yürürlüğe girdiği tarihte henüz dört olağan genel kurul dönemini doldurmamışlarsa, dört olağan genel kurul dönemini dolduruncaya kadar ve ayrıca iki olağan genel kurul dönemi daha seçilebilme imkanı vardır. Açıklanan bu nedenlerle HAK-İŞ Konfederasyonu genel kurulunda genel başkanlığa ve Genel Sekreterliğe getirilenlerin geçici 4. maddenin 2. fıkrasında öngörülen dört dönem koşulunu gerçekleştirip gerçekleştirmediklerinin ya da 3. fıkrası kapsamına girip girmediklerinin araştırılmasında zorunluk vardır. Şayet söz konusu kişilerin geçici 4. madde kapsamı dışında kaldıkları anlaşılacak olursa, Anayasa'nın 51/7 ve 2821 sayılı Kanunun değişik 14/14. maddelerinde öngörülen 10 yıl bilfiil işçi olarak çalışmış olma koşulunun aranması gerekir. O halde bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın verilen kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlere BOZULMASINA, 24.9.1986 gününde oyçokluğu ile karar verildi.