 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1986/724
K: 1987/583
T: 01.07.1987
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 8. Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 4.2.1986 gün ve 176-37 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 28.4.1986 gün ve 2829-3659 sayılı ilamı; (... Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusur özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nısfetle hüküm vereceği Medeni Kanunu'n 4. maddesinde buyrulmuştur. Ödettirilecek para miktarının ise aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Miktarın belirlenmesinde ise her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartlar bulunacağı kuşkusuzdur. O halde hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu olan işte davacı, davalılardan Mehmet Ali Birand tarafından hazırlanıp Milliyet Gazetesi'nde yayınlanan yazı dizisinde kendisi ile ilgili bir bölümünde kişilik haklarına saldırı teşkil edecek tarzda bir cümle yer aldığını ileri sürerek 1.000.000 lira manevi tazminatın ödetilmesini istemiştir. Mahkemece istek aynen hüküm altına alınmıştır. Dava konusu yazı dizisi çok uzun olup daha sonra kitap haline getirtilmiş tarihi inceleme niteliğindedir. Çok uzun bir yazı dizisi içinde anlatılan tarihi gelişimlerle ilgili olduğu için davacının adından sözedilmiş olup asıl amaç davacıyı küçük düşürmek veya ona hakaret etmek değildir. Gerek yazının asıl amacı gerekse dava edilenlerin yazar ve sorumlu yazı işleri müdürü oluşu ve yukarıda belirtilen ilkeler nazara alındığında hükmedilen miktar fazladır. Daha ılımlı bir miktara hükmedilmek üzere karar bozulmalıdır.
HUMK.nun 275. maddesi hükmüne göre hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenmez. Buna rağmen mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmış olması da kabul şekli bakımından usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 1.7.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.