 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1986/6-127
K: 1987/96
T: 13.2.1987
- HAKİMİN BOZMAYA UYMA ZORUNLULUĞU ( Tarafların Bozma Uyulmasını İstemesi ve Bunun Bozmaya Uyulmasını İsteyen Tarafı Bağlayabilecek Nitelikte Olması )
- BOZMA KARARI ( Hakimin Bu Karara Uymak Zorunda Olduğu Durumlar )
- HAKİMİN DİRENME HAKKI ( Hakimin Bu Konuda Serbest Olduğu-İstisnası )
- HAKİMİN DİRENME KARARI VEREMEYECEĞİ HALLER
1086/m.429
DAVA : Taraflar arasındaki "tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesi`nce davanın kabulunü dair verilen 4.04.1985 gün ve 1984/227-1985/239 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 6. Hukuk Dairesi`nin 17.6.1985 gün ve 7560-8446 sayılı ilamıyle; ( ... Taraflar arasındaki kira akti 1.01.1978 başlangıç tarihli ve 1 yıl sürelidir. Buna göre akit 1.1.1978`den itibaren 6570 sayılı Yasanın 11. maddesi uyarınca seneden seneye uzayarak devam etmiş, dava açıldığı yıla uzanan 31.12.1983`de sona ermiştir. Daha evvel davalıya tebliğ edilmiş süreyi kesen bir ihtar olmadığına göre davanın aktin bitimini takip eden 1 ay içinde açılması zorunludur. Halbuki dava bu süre çoktan geçirildikten sonra 16.4.1984 tarihinde açılmıştır. Bu bakımdan süresinde açılmamıştır. Kira sözleşmesinde kiracıya tanınan 3 aylık süre taşınmayı sağlama bakımından kiracıya verilmiş munzam müddet niteliğindedir. Yoksa kira aktinin süresini uzatacak mahiyette değildir. Bu bakımdan mahkemenin davayı süreden reddetmesi gerekirken bundan zuhul ile işin esası incelenerek tahliye kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Bozma kararından sonra yargılamanın ilk oturumunda bozmaya karşı diyeceği sorulan tarafların bozmaya uyulmasını istemeleri karşısında öncelikle hakimin direnebilip direnemeyeceği hususunun tartışılması gerekli görülmüştür.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 429. maddesi hükmü gereğince hakim, Yargıtay bozma kararı üzerine tarafları çağırıp dinledikten sonra bozmaya uyulup uyulmama konusunda karar verecektir. Madde metninden de anlaşılacağı gibi, kural olarak hakim, bozma kararına uyup uymama bakımından tarafların düşünce ve istekleri ile bağlı değildir. Hakim bu yönden serbest davranmak ve bozma kararına karşı direnme kararı vermek yetkisini haizdir. Ancak bozma kararına karşı diyecekleri sorulan tarafların, bozma kararına uyulmasını istemeleri ve kabul etmeleri bozma nedenleri bakımından bozma kararına uyulmasını isteyen tarafı bağlayabilecek ve davayı karşı taraf yararına sona erdirebilecek bir nitelik taşıyorsa böyle bir durumda artık hakimin direnme kararı vermesi olanağı bulunmamaktadır ( Hukuk Genel Kurulu`nun yerleşmiş uygulaması bu doğrultudadır. Örnek, HGK.`nun 7.2.1975 gün ve 485/140 sayılı kararı ).
Olayda bozmadan sonraki ilk oturumda davacı vekili "bozma ilamına uyulmasını talep ediyoruz" davalı idare vekili de "Yargıtay bozma ilamına uyulsun" demiş, bozmaya uyulup uyulmama konusunda dosya incelemeye alınmış müteakip oturumda bozma kararı okunarak taraflara sorulması üzerine davalı vekili "uyulsun" demiş; davacı vekili ise "eski kararda ısrar edilmesini istiyoruz" demiştir. Davacı vekilinin bu beyanına karşı taraf itiraz etmemiştir. Davanın konusu tahliye olup mahkemece dava kabul edilmiş karar 6. Hukuk Dairesi tarafından davanın reddi gerektiği nedeniyle kesin olarak bozulmuştur. Tutanağın düzenlenmesi bozmanın kesin niteliği bozma aleyhine olan tarafın beyanı, mahkemece dosyanın incelemeye alınması ve davacı vekilinin sözlerindeki çelişklier ve davalı vekilinin karşı çıkmaması gibi olgular hep birlikte değerlendirildiğinde davacı vekilinin beyanı bozma doğrultusunda mahkemeyi bağlayıcı nitelikte bir açıklama olarak görülmediğinden direnme kararı verilebileceği sonucuna ikinci görüşmede salt çoğunlukla varıldıktan sonra aynı günlü toplantıda işin esasının incelenmesine geçildi:
Davacı vekili idare aleyhine daha önce bir tahliye davası açmış idare vekili sözleşmede üç aylık bir sürenin öngörülmesi itibariyle davanın süresinde açılmadığını ileri sürmüş mahkemece de davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle dava reddedilerek kesinleşmiştir. Bu defa davacı o süreyi dikkate almak suretiyle yeni bir tahliye davası açmış davalı vekili ise bu davada önceki davadaki savunmasından ayrılarak bu defa üç aylık süreyi bertaraf ederek davanın gene süresinde açılmadığını ileri sürmüştür. Davanın süresi bakımından bağlayıcı mahiyette olan önceki ilama göre bu davanın süresinde açıldığının kabulü gerektiğinden direnme uygun görülmüştür. O halde işin esası incelenmek üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerden dolayı direnme uygun olup esasın incelenmesi için dosyanın 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 13.2.1987 gününde önsorunda ikinci görüşmede, salt çoğunlukla, esasta ilk görüşmede oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 150. maddesinde, hangi beyanların imza ile tevsik edileceği tadadi bir şekilde sınırlanmıştır. Bunların yarım yolu ile genişletilmesi mümkün değildir. Tarafların her usuli istemi davanın sonucunu etkileyici niteliktedir. Sayın çoğunluk görüşü kabul edildiği takdirde tarafların her işleminin imza ile onanmasını aramak gerekir.
HUMK.`nun 295/1. maddesi uyarınca tarafların hakim huzurundaki beyanları kendilerini bağlar. Taraflar Yargıtay bozma kararının okunması üzerine bozma kararına uyulmasını istemişlerdir. Hakim kamu düzenine aykırı düşmedikçe tarafların birleştikleri konuya kendiliğinden müdahale edemeyeceği gibi yine aynı Kanunun 75. maddesi uyarınca da "iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya iddia sebeplerini re`sen nazara dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek hallerde dahi bulunamaz." Bozmaya uyulmasını isteyen davacı hiç bir yerde bu beyanım hataya dayandığını ileriye sürmemiştir. Bu, yön Yargıtay`da re`sen dikkate alınamaz. Hakimin direnmesi bu bakımdan yerinde değildir. Karar işin esası incelenmeden bozulmalıdır.
Tahir ALP Üye