 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1986/691
K: 1987/523
T: 17.06.1987
DAVA : Taraflar arasındaki "manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, (Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 5.12.1985 gün ve 415-945 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 22.4.1986 gün ve 2767-3508 sayılı ilamıyla; (..Dava, konut dokunulmazlığının bozulmuş olmasından ötürü manevi tazminat olarak bir miktar paranın ödetilmesine ilişkindir. Bu gibi eylemi işleyenlerin manevi tazminatla sorumlu tutulabilmeleri için onların konut dokunulmazlığı bozma kastı dışında ayrıca onur ve saygınlığı zadeleyici amaçta gütmüş olmaları gerekir. Çünkü konut dokunulmazlığının bozulması sözü başlı başına TCK. nun 38. maddesinde yazılı şeref ve haysiyeti ihlal edici suçlardan değildir. Dairenin yerleşmiş uygulaması da bu yoldadır.
Davaya konu olan olayda davalının konut dokunulmazlığını bozmada ayrıca sarkıntılık, ırza geçme gibi genel adaba aykırı bir amaç güttüğü tesbit edilememiştir. O halde mahkemece davalının manevi tazminatla sorumlu tutulmuş olması yolsuzdur..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden: Davalı vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek, direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Anayasa'nın 12. maddesi hükmünce "Herkes, kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. 17. maddesi uyarınca, herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Gene Anayasa'nın 20. maddesi herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğunu hükme bağlamıştır. Anayasa 21. maddede ise konuta dokunulamayacağını öngörerek, konut dokunulmazlığını teminat altına almıştır. Bütün bu hükümlerin kişi hakları açısından birbirini tamamladıklarına kuşku yoktur.
Anayasa, Anayasa'nın üstünlüğü ve bağlayıcılığını da doğrudan doğruya düzenleyerek Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan Temel Hukuk kuralları olduğunu öngörmüştür (Anayasa' m.11). Anayasa'nın üstünlüğü ve kişileri bağlayıcı olması, kişi haklarına ilişkin olarak yukarda değinilen Anayasa esaslarını kişilere başkasının kişisel haklarına saygı göstermek konusunda bir borç yükleme sonucunu doğurur. Medeni Kanunun 24. maddesi kişisel menfaatlerinde haksız tecavüze uğrayan kimsenin hakimden tecavüzün önlenmesini isteyebileceği gibi, Borçlar Kanunun. 49. maddesi de kişisel menfaateleri haleldar olan kimsenin hata vukuunda zarar ve ziyan ve hatanın özel ağırlığı icabettiği suretle manevi tazminatta isteyebileceği öngörmüştür.
Yukarda kısaca değinilen ve Anayasa'nın teminatı altında bulunan konut dokunulmazlığının ihlali halinin de kişisel menfaatelerin ihlali niteliğinde bulunduğunda kuşku yoktur. olayda davalının elinde kesici bir alet olduğu halde konut dokunulmazlığını ihlal ile davacının yatak odasına kadar girdiği karısının bağırması üzerine davalının kaçtığı gerçekleşmiştir. Bu hali ile Borçlar Kanununun. 49. maddesinin öngördüğü diğer koşulların da gerçekleştiğinin kabulü gerektiği sonucuna varıldığında direnme uygun bulunmakla diğer yönlerde inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir (Aynı doğrultuda HGK.nun 17.9.1972 gün ve 236-758 sayılı kararı)
SONUÇ : Yukarda açıklana nedenlerle direnme uygun bulunduğundan diğer yönler incelenmek üzere dosyanın 4. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine, 17.6.1987 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.