 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1986/679
K: 1987/358
T: 08.05.1987
DAVA : Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil (ferağa icbar) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, (Afyon 2. Asliye Hukuk Mahkemesi)nce zamanaşımı nedeniyle davanın reddine dair verilen 4.4.1985 gün ve 112-193 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 30.3.1986 gün ve 1985/4997-1987/1849 sayılı ilamiyle; (...Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan haklar BK. nun 125. maddesine göre 10 yıllık zanamaşımına tabi ise de, satışa konu taşınmazın alıcıya fiilen teslim edilmesi halinde ve alıcı buradan men edilmedikçe sözleşme uyarınca ferağın verileceği ümidi içinde bulanacağı cihetle zamanaşımı söz konusu olmaz. Taşınmazı alıcıya teslim eden ve onda ferağ ümidini yaratan kişinin sonradan zamanaşımı def'inde bulunması dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Makhekemece bu hususlar gözönünde tutulmadan yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru değildir. O halde diğer yönler incelenmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de satış vaadi sözleşmesine dayalı davalarda dava değeri tarafların sözleşme ile kararlaştırdıkları bedel olacağından vekalet ücretinin buna göre hesap ve takdiri gerekirken dava dilekçesinde yazılı değer esas alınarak fazla vekalet ücretine hükmolunması da doğru görülmemiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden: Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Gerçekten kural olarak taşınmaz mal satış vaadine dayanan haklar Borçlar Kanununun 125. maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tabidir. Ancak olayda davalı satıcı taşınmaz malı satış vaadi sözleşmesinin yapılmasından sonraki bir tarihte alıcı olan davacıya teslim etmiş, davalı, davacının müdahalesinin önlenmesi yolunda da her hangi bir girişimde bulunmamış davacı iyiniyetle ferağın verileceği ümidini taşımıştır.
Bu durum karşısında zamanaşımı söz konusu olamayacağı gibi, davalının çelişkili davranışı da objektif iyin niyet kuralları ile de bağdaşmaz. Kaldı ki tescil davası açma olanağı taşınmaza davalı adına tapu verilmekle doğduğundan başka bir anlatımla ifa olanağı tapunun verilmesinden sonra doğduğundan ve bu tarihten itibaren 10 yıl geçmeden dava açıldığından zamanaşımı esasen de gerçekleşmemiştir. Bu nedenlerle mahkemece, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kubulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 8.5.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.