Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1986/678
K: 1987/540
T: 24.06.1987
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, (Üsküdar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen 3.4.1985 gün ve 1982/686-1985/248 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 30.1.1986 gün ve 1985/7901-1986/2309 sayılı ilamıyla; (..Davada, haksız zenginleşme nedeniyle alacak isteminde bulunulmaktadır.
Haksız zenginleşme, genel olarak bir kimsenin mal varlığı aleyhine diğer bir kimsenin mal varlığının haklı bir neden olmaksızın artmasıdır.
Olayımızda ise, aksi iddia ve ispat edilmeyen davalının yedek subay okul devresi de dahil, yedek subaylık görevini başarıyla yapmış ve terhis edilmiş bulunmasına göre, bu hizmetin karşılığından kendisi için yapılan gider ve ödemelere hak kazandığını kabul etmek gerekir. Bunun sonucu olarak, davacı tarafın mal varlığında bir eksilme meydana geldiğinden söz etmek de mümken değildir. Çünkü, davacı idarenin, davalının yaptığı bu hizmeti bir başkasına yaptırması halinde de yine aynı giderlere katlanması ve ödemeleri yapması kaçınılmazdır.
O halde davada varlığı iddia edilen haksız zenginleşmenin belirtilen unsurlarının oluşmadığı gözetilerek davanın reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek, direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı bakanlık, davalının askerlik görevini yedek subap olarak yaptığını; ancak, aldığı yüksek okul diplomasının sahte işlemlere dayandığı tesbit edildiğinden yedek subaylık işleminin iptal edildiğini; bu nedenle, davacıya, sebepsiz olarak ödenen maaş-öğrenci harçlığı ve diğer giderler toplamı 267.803 liranın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Dava, sebepsiz zenginleşme kurallarına (Borçlar Kanunu madde: 61) dayanılarak açılmış ve Özel Dairece bu kurallara göre bozma kararı oluşturulmuş bulunması itibariyle sorunun, sebepsiz zenginleşme kurallarına göre tartışılıp, çözümlenmesi gerekir.
Borçlar Kanununun 61. maddesine göre: Haklı bir sebep olmaksızın başkasının zararına mal elde eden kimse onu geri vermek zorundadır. Bu kurala göre iadenin gerçekleşmesi için sebepsiz iktisap davasının koşullarının gerçekleşmesi gerekir. Bunun için; bir tarafın zenginleşmesine karşı diğer tarafından fakirleşmesi, zenginleşme ile fakirleşme arasında illiyet bağının bulunması, zenginleşmenin haklı bir sebebe dayanmaması gerekir.
Davaya konu olayda, davacıya yedek subay olarak yapılan ödemeler ve giderlerin sebebi onun yüksek okul mezunu olmasıdır. Ne var ki, bu sebep mevcut olmadığına göre; zenginleşme, sebepten yoksun kalmıştır. Olayda illiyet bağı unsuru da tartışmasız olduğuna göre özellikle zenginleşme-fakirleşme ve iade kavramları üzerinde durulmalıdır.
1 - Zenginleşme
Kabul edilen genel tanıma göre: Zenginleşme, zengileşen şahsın şimdiki mal varlığı ile zenginleşme gerçekleşmeden önceki mal varlığı arasındaki değer farkıdır. Somut olayda davalı vatani görevini er olarak yapacağı yerde yedek subay olarak yaptığında, bu nedenle kendisine farklı ödeme ve giderler yapıldığına göre, iki durum arasında değer farkı fiilen ve hukuken davalının malvarlığına girmiş bulunmaktadır. Bu nedenle ortada bir zenginleşmenin (iktisabın) bulunduğu bir duraksama yaratmamaktadır.
2 - Fakirleşme
Sebepsiz iktisap davasının iki unsuru olan fakirleşme-zenginleşme bir madalyonun iki yüzü gibidir. Kural olarak zenginleşme hakkındaki bir inceleme fakirleşmeyi de açıklayacaktır. Kuşkusuz somut olayı özelliği fakirleşmenin zenginleşmeyle böyle yakın ilgisinin bulunmadığını ortaya çıkarabilir. Böyle özel durumların belirlenmesi için illiyet bağının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Bunun için "zenginleşme olmasaydı fakirleşme olmayacaktı" denilebiliyorsa illiyet bağı vardır. Zengilmeşmenin fakirleşmeye hiç bir etkisinin bulunmadığını söylemek hakkaniyetle bağdaşmaz (S. Reisoğlu, Sebepsiz İktisap Davasının Genel Şartları, 1961, Sh. 105-106).
Davalı, yedek subap olmasaydı (er durumuna göre yararlandığı olanaklar, zenginleşme olmasaydı), Devlet bu giderlere katlanmayacaktı yani fakirleşme olmayacaktı. Devletin aynı giderleri başka kişilere yapacağı sonuca etkili olamaz; yedek subay olmaması gereken kişiye giderler yapmak zorunda kalınmıştır.
Burada, davalının yedek subay olarak yaptığı hizmetin fakirleşme (zarar) ile denkleştirilip denkleştirilemeyeceği bir sorun olarak tartışılmalıdır. 3. Hukuk Dairesi'nin görüşüne dayanak yaptığı ve Genel Kurul'da savunulan görüş, davacı idarenin zararının onun yaptığı hizmetle (yarar) denkleştirilmesine dayanmaktadır. Ne var ki, denkleştirme kavramı, tazminat hukukunda zarar giderim kavramıyla ilgilidir. Sebepsiz zenginleşmede ise iade sorunu söz konusudur. Gerçekten sebepsiz zenginleşmede borçlunun mal varlığında meydana gelen artışın (zenginleşmenin) karşılığı tazminat isteminde alacaklının mal varlığında oluşan eksilme (zarar) oluşturmaktadır.
O halde haksız iktisap davasında, ilgili kurallar bir tarafa bırakılarak konuyu tazminat hukuku açısından ele alıp zararla yararın denkleştirilmesi olanağı yoktur. Borçlar Kanununun 63. maddesi zararda değil zenginleşmede "eksilmelerin" denkleştirilebileceğini kabul etmiştir.
3 - İade
Haksız iktisap kuralları özel olarak "hakkaniyet kuralı" ağırlıklı olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle sebepsiz zenginleşmede iade öncelikle zenginleşme ile sınırlıdır. Ne var ki, Borçlar Kanunun 63. maddesi bazı koşulların gerçekleşmesi halinde meydana gelecek eksilmelerin iade sırasında gözetileceğini kabul etmiştir.
Haksız olarak bir şeyi alan kimse onu geri alma zamanında elinden çıkmış olduğunu isbat ettiği miktar ve nisbette geri vermekle, yükümlüdür. O halde davalının Borçlar Kanununun bu 63/1. maddesiyle getirilen kuraldan yararlanma olanağı üzerinde durulmalıdır. İadeyle yükümlü olan borçlunun, iade anında zenginleşmeden elinde kalandan sorumlu olacağı görüşü; gider ve ödemelerin geri alınamayacağı inancı içinde yapılan harcamalarla sınırlıdır. Bu nedenle davalıya erlere mahsus gider ve ödemeler yerine; yedek subay olarak yapılan ödemelerden, gerçekleştirilen harcamalarını zenginleşmeden indirilmesiyle iadeden tamamen veya kısmen kurtulacağı tartışılabilir. Ne var ki, davalının bu kuraldan yararlanabilmesi için öncelikle iyi niyetli olması gerekir (BK.63/2).
Davalı, öğrencisi olduğu Yüksek Okulun 14 dersinden, aldığı notlar üzerinde tahrifat yaparak mezuniyet diploması almıştır. İşte böyle bir sahte işleme dayanılarak yedek subay olan kişinin iyi niyetli olması düşünülemez. Bu nedenle 63/1. maddeye hakkaniyet düşüncesiyle onulan, iadeyi sınırlandıran hükmün davalıya uygulanması olanağı yoktur. Çünkü davalı, kendisine yapılan ödemelerin sebepsiz olduğunu ve bunları iadeye zorunlu olduğunu bilerek görev yapmış ve ödemeleri kabul etmiştir.
O halde davalı, davacıya karşı zenginleşmesi miktarında iadeyle sorumludur. Bu miktar ise, davalıya yedek subayda yapılan gider ve ödemeler toplamı ile okul dahil yedeksubaylık süresini er olarak yapmış olsaydı zorunlu gider ve ödemeler toplamı arasındaki farktan ibarettir. Bu esaslara göre araştırma inceleme yapılıp sonucu uyarınca karar verilmek üzere direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA), 24.6.1987 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, bilahare mühendislik diploması iptal edilen davalının haksız yere yedeksubay olarak vatani görevini ifa etmesi nedeniyle kendisine ödenen aylıklar ile yapılan giderlerin ödettirilmesine ilişkindir.
Gerek davacı, gerek Yüksek Özel Daire ve gerekse de Yüce Hukuk Genel Kurulu bu istemi haksız zenginleşme hukuksal temeli üzerine oturtarak çözüme bağlamışlardır. Önce bu konudaki ilke belirtilmelidir: "Bir kimsenin diğerine bir zenginleşme temin etmesi, iadesini talep için kafi bir sebep teşkil etmez. Zenginleşmenin diğerinin fakirleşmesine tekabül etmesi gerekir" (Reisoğlu Seza, Sebepsiz İktisap Davasının Şartları, Ank. 1961, sh: 105). Olayda ise davalının yüksek okulu bitirmemiş olmasına rağmen görevini layıkı ile yaptığı ve böylece davacı idareyi bir fakirleşmeye uğratmadığı hususu tartışmasızdır. Zira bu görev davalı olması bile bir başkası tarafından ifa edilerek gerekli harcamalar yapılacak ve böylece Milli Savunma Bakanlığı'nın mamelekinde bu yüzden bir fakirleşme ya da azalma meydana gelmeyecektir.
Bir an için olayın haksız fiile dayandığı kabul edilse bile haksızlığa uğrayan kimsenin bu yüzden bir zarar görmüş olması gerekir. Zarar mamelekte bir eksilme hususle gelmesiyle vücut bulacağı gibi zararın tazmini borcu da ancak kanunda yazılı olan hallerde doğup tazmin borcunu doğuracağı kanunda yazılı olmayan fiillerin sebebiyet verdiği zararlar bir tazmin davasına konu olamazlar. Böyle bir zarara uğrayanlar ona katlanmaya mecburdurlar (Bkz. 8.3.1950; 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı).
Aynı şekilde nasıl ki zarar daima tazminat istemek hakkını vermiyor ve bu hak bazı koşullara (örneğin borçlunun kusuruna, illiyet bağına) tabi bulunuyorsa, aynı suretle iktisap dahi üçüncü bir kişinin mameleki zararına olarak yapılması ve bu malların mamelek değiştirmesinin haksız olduğunun meydana çıkması gerekir. Zarar ve ziyan talebinde olduğu gibi istirdad alacağı dahi, davacının uğradığı bir kayba lüzum gösterir ve bu kaybı tecavüz edemez (von Tuhr Andreas, Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı, Çev. Cevat Edege, Yargıtay Yayını No: 15, Ank. 1983, sh. 415).
Ama bir an için yüce kurulun beliren çoğunluk görüşü kabul edilecek olsa bile bunun hukuksal temeli şu olmak gerekir. Genel ilke şudur: Hiç kimse kötü niyetini ileri sürerek başkasının işinden sağladığı karı muhafaza edememelidir. Bir başka anlatımla denebilir ki kural olarak hiç kimse başkasının hukuk sahasına tecavüz ederek bundan bir fayda elde edememelidir. Zira hukuk düzenince haksız fiiller ve nedensiz zenginleşmeler için kabul edilmiş olan müeyyideler, bu nevi tecavüzlere karşı toplum üyelerini savunma için yeterli olamamaktadır. Çünkü olayımızda olduğu üzere haksız fiilden dolayı tazminat istemi uğranılan zararla, nedensiz zenginleşmeden doğan geri isteme ise aleyhine iktisapta bulunulanın mamelekindeki fakirleşme ile sınırlıdır (Tandoğan Haluk, Vekaletsiz İş Görme, İst. 1957, sh : 3). Öyle ise burada "Kendi çıkarına haksız olarak başkasının hukuk alanına girip, işine karışıp kazanç elde etme durumu ilehak sahibinin tazminat davasındaki gibi zararı ya da sebepsiz zenginleşmedeki gibi yoksullaşması aranmaksızın bu haksız kazanma kazancının geri verilemesi yolundaki büyükbir prensip söz konusudur" (Sungurbey ismet, Medeni Kanun Ön Tasarısının Nesneler Hukukunun Eleştirisi, İst. 1972, sh: 415. Ayrıca bu konudaki geniş açıklamalar için bkz. Tandoğan, age. sh. 56 vd). Bu ilke ise "vekaletsiz işgörme kisvesi altında yeni bir müessese" olarak tanımlanmıştır. İşte dava bu hukuksal temel üzerine oturtulup haksız olarak hükümet memuriyet ve ünvanını gasbeden (TCK 252 vd.). Kötü inançlı davalıya hesap vermeye zorlamak gerekirken hiç bir şekilde olaya uymayan ve bu konuda yete rsiz kaldığı apaçık olan sebepsiz iktisap kurallarına dayanılarak sonuca gidilmesini doğru bulmuyorum.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini