 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1986/640
K: 1987/701
T: 07.10.1987
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şişli Asliye 4. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 20.9.1985 gün ve 1983/419-1985/687 sayılı kararın incelenmesi davacı ve davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 30.12.1985 gün ve 6950-7902 sayılı ilamı: (... 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacıların, davalı Dr. Turan Gürgen hakkında davanın reddine ve karşı davacı Amiral Bristol Hastahanesinin karşı davasının kabulüne ilişkin temyiz itirazları ile karşı davacı anılan hastahanenin karşılık davası yönünden temyiz itirazları reddedilmelidir.
2 - Davacının davalı Amiral Bristol Hastahanesine yönelttiği temyiz itirazlarına gelince:
Dinlenen davacı tanıkları ile davalı tanıklarından, Amiral Bristol Hastahanesi görevlilerinden Dr. Metin Oralar, Dr. Zekai Yüksel'in, Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Dr. Ergon Mengü, Dr. Galip Dinçer, hemşirre Havva Aydın Doğan, Adalet Kenan'ın birbirlerini doğrulayan ifadelerinden, ayrıca, davalı Prof. Dr. Turan Gürgen'in 7.5.1984 tarihli oturumdaki sözlerinden ve hastahane günlük müşahade notlarından, ölen Zeynep Kahramantürk'ün bir ruh hastası olduğu, ciddi ve kesin bir intihar teşşebbüsü ile tedavi ammacıyla davalı hastahaneye getirildiği, hastanın yanında özel bir hemşire görevlendirilmesinin zorunlu ve gerekli olması şart olduğu halde, hastahanenin ihmali sonucu temin edilmediği, bunun üzerine hastanın yakınlarından Hilmiye Kara'nın refakatçi kaldığı açıkça anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, ruhi bunalım içerisinde kesin intihar fikrine sahip olduğu, intiharı gerçekleştirmek için her an girişimde bulunabilecek fırsatları aradığı bilinen hastayı, davallı hastahanenin, uzman olmayan hastahane personeli dışında bir kişinin emniyetine teslim etmesi, koruyucu tedbirler almaması, en emin yolu tercih edip seçmemesi, halin icaplarının gerektirdiği bütün önlemleri almaması, dikkat ve özen göstermemesi hastanın özelliklerini gözönünde tutarak onu gereksiz riskler altına sokması; mesleki şartları yerine getirmeksizin, hastanıgn durumuna değer verip, geniş bir deyimle tıp biliminin kurallarının gözetip uygulamadığını çok açık bir biçimde göstermektedir. Bu olguların doğal bir sonucu olarak davalının kusurunun varlığını kabul etmek zorunludur. kaldı ki, davalı hastahane refakatçi seçimine ilişkin uzman olmayan davacıların arzularına uygun hareket etse dahi sorumluluktan kurtulacağı kabul edilemez. Kural olarak vekil sıfatıyla davalı her kusurdan sorumludur. Ortada basit bir ihmal de sözkonusu olmayıp, aşikar ve ağır bir hata vardır.
Davalı hastahanenin sorumluluğunu tayin ederken yargıç, olayları özelliğine uymayan, dayanakları gösterilmeyen ve özellikle kesin bir biçimde saptanan maddi olgular karşısında, inandırıcı olmaktan uzak bilirkişi raporu ile de bağlı değildir. Az yukarıda açıklanan delillerle mesleki kurallara uyulmadığı, zararın varlığı, zararla kurallara uymama arasındaki uygun illiyet bağı kanıtlanmış, davalı ise olayın gereklerine göre bir kusurunun oluşmadığını ispat edememiştir. hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş şekli ve özellikle davalının sorumluluğunun ağır ve derecesi, davacıların ölen Zeynep'le akkrabalık durumları ve duygusal ilişkileri değerlendirilerek, davacılar yararına makul ve münasip bir manevi tazminata hükmetmekten ibarettir. Mahkemenin anlatılan yönleri gözden kaçırarak, davalı Amiral Bristol Hastahanesine açılan davayı reddetmesi Usule ve Yasaya aykırıdır. Hükmün bozulmasını gerektirir.
3 - Davalı Turan Gürgen'in temyizinin incelenmesinde;
Turan Gürgen tarafından karşı davalılar aleyhine açılmış bir dava olmadığı halde, bir dava açılmış gibi, Turan Gürgen'in mukabil davasının reddi ile vekalet ücrretine mahkum edilmesi yanlıştır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 7.10.1987 gününde oyçokluğuyla karar verildi.