 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1986/613
K: 1987/33
T: 21.01.1987
DAVA : Taraflar arasındaki "maddi - manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bor Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 1.2.1985 gün ve 365-36 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 9.7.1985 gün ve 5364-6676 sayılı ilamı; (...1) Borçlar Kanununun 47. Maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri gözönünde tutarak manevi zararı adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukan ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesi amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyon da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktarı mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
2) Davaya konu olan işte davacılar Aydın, Mustafa Cengiz ve Tülay için annelerinin ve Baba Mustafa'nın oğlunun ölümünden dolayı 30'ar, kardeşleri Fatih'in ölümünden dolayı ise 20'şer bin lira gibi çok cüzi, bu günün şartlarına göre ancak bir keçi ölümü için düşünülebilecek kadar az manevi tazminat verilmiş bulunması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
3 - Davacı Aydın'ın annesi Sabiha'nın ölümü dolayısıyla 88.269.14 lira destekten yoksun kaldığı bilirkişice belirtildiği halde Aydın'ın annesinin desteğinden mahrum kalması dolayısıyla olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi bozmayı gerektirir.
4) Davacı Mustafa ve Cengiz reşit olmakla beraber henüz tahsile devam oluna ve annesinin desteğine muhtaç oldukları halde Sabiha'nın çocukları Mustafa ve Cengiz'in 18 yaşı belirttiklerinden söz edilerek annelerinden istedikleri destek tazminatınında reddedilmesi bozmayı gerektirir.
5) Davacı Mustafa hasara uğrayan aracından dolayı da tazminat istemiş ve destek ve manevi tazminat istekleri ile birlikte araç hasarını da dava etmiştir. Sonuna kadar birlikte yürütülen bu isteğin araç hasarına ait isteğin tefrikini gerektirir kanuni veya usuli hiçbir zorunluluk bulunmadığı halde hasar tazminatına ait talebin tefrikine karar verilmesi bozmayı gerektirir.
6) Davacıların herbiri eş ve çocuğundan anne ve kardeşlerinden ayrı ayrı manevi tazminat istediklerine göre, herbir davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminatlar için 1981 yılı Avukatlık asgari ücret tarifelerinin 11. maddesi gereğince nisbi avukatlık ücreti takdiri yerine bütün davacılar yararına bir tek maktu avukatlık ücreti takdir edilmiş olması bozmayı gerektirir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Önsorusu olarak temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine ilişkin mahalli mahkeme kararı hakkındaki temyiz isteği incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR 1 - 26.12.1985 günlü tebliğ olunan direnme kararı, davacılar vekili tarafından 10.1.1986 havale tarihli dilekçe ile 15. gün temyiz edilmiş ise de, 18. gün olan 13.1.1987 tarihinde temyiz harcı yatırılmıştır. İlk kararın temyizi sırasında yatırılan ve Özel Daire bozma ilamında iadesine karar verilen fakat davacılar tarafından geri alınmayan ilk harç 1.200 liradır. Ortada, eksik dahi olsa yatırılmış ve geri alınmamış bir harç bulunduğundan davacılar vekilinin 10.1.1986 tarihli dilekçesinin harçlandırılmış ve süresinde verilmiş olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle, mahkemenin süresinde olmadığından bahisle temyiz isteminin reddine ilişkin 1.5.1986 gün ve 385-713 sayılı kararının bozularak kaldırılmasına, 10.12.1986 günlü görüşmede oybirliğiyle karar verildikten sonra, işin esasının incelenmesine geçildi.
2 - Özel Daire bozma ilamının 3 ve 6. bentlerine mahkemece uyularak karar verilmiş bulunduğundan, belirtilen bentlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
3 - Davacılardan 1959 doğumlu Mustafa Çiftdoğan'ın dava tarihinde tahsilde bulunmadığı anlaşıldığından; bu davacının, annesinin ölümü nedeniyle istediği destek tazminatının reddine ilişkin direnme kararının onanması gerekir. 4 - Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara ve bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, yukarıdaki bentler dışında kalan yönler itibariyle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle, diğer yönlere ilişkin direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere; 1 - Özel Daire bozma ilamının 3 ve 6. bentlerine uyularak verilen mahkeme kararına vaki temyiz itirazların incelenmesi için dosyanın, 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 2 - Davacılar vekilinin; 1959 doğumlu Mustafa Çiftdoğan'ın, annesinin ölümü nedeniyle istediği destek tazminatının reddine ilişkin verilen kararda direnilmesine karşı vaki temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının bu bölümünün ONANMASINA, 3 - Davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıdaki bentler dışında kalan bölümünün, Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 21.1.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.