Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:1986/3-413
K:1987/325
T:15.04.1987
* BARO YÖNETİM KURULU (GÖREVLERİ)
ÖZET:Avukatlık Yasasının 95/5. madde ve bendi, tarafların yapacağı sözleşmelerde bir hakem koşulu konmasına engel değildir.
(1136 s. Av. K m. 95/5)
Taraflar arasındaki "Avukatlık Sözleşmesinin kısmen iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen 10.9.1985 gün ve 1984/507 esas, 1985/348 karar sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 10.12.1985 gün ve 1985/7639-7853 sayılı ilamı ile; ( Avukatlık Kanununun 95. maddesinin 5. bendinde açıkça ilgililerin istemi halinde Baro Yönetim Kurulunun arabuluculuk ve hakemlik yapabileceğinden söz edilmektedir.
Bu hüküm, anılan fıkrada sözü geçen anlaşmazlıklar yalnız Baro Yönetim Kurulunun arabuluculuk ve hakemlik yapacağı şeklinde yorumlanamaz.
Anılan hüküm, tarafların yapacağı sözleşmelerde bir hakem şartı konmasına engel de teşkil etmemektedir.
Tarafların düzenledikleri sözleşmede özel hakem şartı bulunmayan hallerde taraflar sözü geçen 95. maddenin 5. fıkrası hükmüne dayanarak Baro Yönetim Kurulu'nun hakemlik yapmasını istedikleri takdirde o zaman yönetim kurulunun veya bu kurul üyelerinden seçilecek kişilerin hakemlik yapmaları yasa gereğidir. Ancak bu halde yönetim kurulu üye olmayan bir başka avukatı veya avukatları seçemez. Davada ise taraflar sözleşmelerinde özel bir hakem şartı kabul etmişler ve hakemlerin nasıl seçileceğini belli etmişlerdir. Bu hükme uygun olarak Baro Yönetim Kurulu da yasal olarak arabuluculuk görevi de bulunduğundan yönetim kurulu üyesi olmayan bir avukatı hakem olarak seçmiştir.
Sözleşmedeki hakem şartı ile Baro Yönetim Kurulundan bir hakem seçme istenmesi yasaya aykırı olmadığı gibi Baro Yönetim Kurulunun yasal görevlileri ile bağdaşmayan bir işte teşkil etmez. Bu nedenlerle davanın reddi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: davalı.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü 9.7.1971 tarihli sözleşmenin 9. maddesinin hukuk düzeni içerisinde geçerli sayılması gerekip gerekmediği hususunun tesbitine bağlı bulunmaktadır. Sözleşmenin 9. maddesi aynen şu düzenlemeyi getirmiştir. "Bu sözleşmeden doğacak anlaşmazlıklar İstanbul Barosu Yönetim Kurulu'nca avukatlar arasında seçilecek bir veya üç hakem tarafından İstanbul'da tetkik edilip karara bağlanacaktır. Hakem ücreti anlaşmazlık konusu olan paranın %10 unudur." Şu hususta özellikle belirtilmelidir ki taraflar arasındaki 9 temmuz 1971 tarihli sözleşme (Avukatlık ücret sözleşmesi) olup 2 nci maddesi "sözleşme konusu olan işten dolayı Avukata yüzde on ücret ödenecektir. Ücretin ödenme şekli aşağıda gösterilmiştir: Arsaların satış bedeli üzerinden yüzde on ücret nakten ve defaten ödenecektir" hükmünü öngörmüştür. Görülüyor ki, taraflar aralarında yapmış bulundukları ücret sözleşmesi ile bu sözleşmeden doğacak anlaşmazlıkların hakemde çözülmesini hükme bağlamışlardır.
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 164. maddesi ücret sözleşmesinin kural olarak belli bir miktarı kapsaması gerektiğini hükme bağladıktan sonra 2. fıkrasında (3. fıkra hükmü saklı kalmak üzere) davada gösterilen başarıya göre değişmekte ve yüzde yirmibeşi aşmamak üzere dava olunan veya hükmolunacak şeyin değerinin belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir şeklinde düzenlemede bulunmuştur. Yasa koyucunun bu düzenlemeleri Kamu düzeni ve yararı amacı ile getirdiği ve aksi yoldaki sözleşmelerin geçersiz bulundukları kuşkusuzdur. Esasen bizatihi Avukatlık Ücret Sözleşmesinin de kamu düzenine taalluk eden bir konu olduğu da gözden uzak tutulmamaktadır. Gene kamu düzenine ilişkin bulunan konularda gayrimenkul kiralarının tesbitinde olduğu gibi hakeme gidilemez. Ancak olayda avukatlık ücretine ilişkin olarak taraflar sözleşme ile hakemin uygulayacağı kuralları belirlemişlerdir. Bu kurallar yukarıda özetlendiği şekilde Avukatlık Kanununun avukatlık ücretine ilişkin ilkelerine ters düşmemektedir. Hakem dahi uyuşmazlığı Avukatlık Kanununun Emir hükümlerine uygun olarak çözümlemek zorundadır. Hakem tarafından esas hakkında tesis olunacak hüküm kamu düzenini ihlal ettiği takdirde esas yönünden Yargıtay'ın denetimine tabi tutularak karar bu nedenle bozulabilecektir.
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 95. maddesi, Baro Yönetim Kurulunun görevlerini belirtirken bunlar arasında (levhaya yazılı avukatlar arasında ve avukatla iş sahibi arasında çıkan anlaşmazlıklarda istek üzerine aracılık etmek ve arabulmak ve ücret uyuşmazlıklarında hakemlik etmek) te sayılmıştır. Yukarıda açıklanan esaslar ve kayıtlar altında geçerli bulunan sözleşme hükümlerine dayanarak yönetim kurulunun yönetim kurulu dışında bir avukatı hakem seçmesinde yasalara aykırı bir yön bulunmamıştır. Bu nedenlerle mahkemece Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına bu nedenle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 15.4.1987 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
1)Tahkim sözleşmesinin konusunu belirleyip sınırlandıran HUMK.nun 518. maddesidir. Anılan maddenin anlamına göre tahkim sözleşmesi, münhasıran tarafların arzularına tabi olan ve Medeni yargıya giren uyuşmazlıklar hakkında mümkündür. Diğer bir anlatımla, bundan amaç tarafların konusu üzerinde serbestçe tasarruf yetkilerinin bulunduğu uyuşmazlıklardır. Kişiler özgürce sözleşemeyecekleri alanda tahkim sözleşmesi yapamazlar, yaparlarsa bu hukukça geçerli olmaz. Yasakoyucu kamu düzeni ve kamunun korunması düşüncesiyle sözleşme özgürlüğüne müdahale ederek bir takım kısıtlayıcı hükümler getirebilir. İşte böyle durumlarda tarafların sözleşme özgürlüğünden söz edilemeyecektir. Yasanın buyurucu kurallarından ayrılacak bir sözleşme bu buyurucu kurallara aykırılığı derecesinde geçersiz sayılacaktır. Aşağıda belirtileceği şekilde, avukatlık ücret sözleşmesinde mutlak olarak tarafların özgür iradelerinin var olduğu kabul edilemez. Çünkü yasakoyucu kamu düzeni düşüncesi ile avukatlık ücret sözleşmelerini bir takım kısıtlayıcı hükümlere bağlamış, bu hükümlere aykırı davranışları yasaklamıştır. Gerçekte de, Avukatlık Kanununun 163, 164 168, 169. maddelerinde dava takip ve her türlü danışma ücretleri hakkında uyuşmazlıkların yazılı şekilde olacağı, ücretten doğan davalarda yazılı sözleşmeden başka delil getirilemeyeceği, yazılı ücret sözleşmesi yapılmamış olan hallerde asgari ücret tarifesinin uygulanacağı, şu kadar ki bu miktarın dava olunanın veya hüküm olunacak şeyin yüzde yirmibeşini geçemeyeceği, avukatın taraf imiş gibi dava konusuna ortak olamayacağı, bu nitelikte bulunan sözleşmelerin batıl sayılacağı. yargı merciilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamayacağı emredici bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu hükümlerin kamu düzeni ile ilgili olduğundan hiç bir kuşku ve duraksamaya yer verilemeyeceğine göre, avukatlık ücretinden çıkan uyuşmazlıkların hakemde çözüleceğine dair sözleşmelerde Kanunun emredici kurallarla sınırladığı kamu düzenine ilişkin olacağını kabul zorunludur.
Hal böyle olunca evvelemirde HUMK.nun 518. maddesinin özüne ve sözüne uygun tarafların arzularına, tabi ve özgür iradelerinin rol oynadığı bir uyuşmazlık ve sözleşmenin varlığından bahsedilemeyeceğine göre o uyuşmazlık hakkında tahkim sözleşmesi yapılması da hukuken mümkün olmayacaktır.
2) Uygulamada hakemlerin yürürlükteki hukuk düzenine uygun biçimde karar vermeleri sistemi benimsenmemektedir. Hakemler önlerine gelen uyuşmazlığı çözerken usul ve maddi hukuk kurallarıyla bağlı değillerdir. Hakemler kararlarını daha çok hak ve nesafet esaslarına göre vermekle yükümlüdürler. Hakemlerce verilen kararların Yargıtay'ca bozulabilmesi Usulün 533. maddesindeki dört sebeple sınırlandırılmış olduğundan hakem kararlarının yasanın emredici kurallarını çiğneyip çiğnemediği, kamu yasalarınca getirilmiş sınırları aşıp aşmadığı ve bunlara aykırılığı denetlenemez. Anılan maddedeki sebepler usul hükümleri olduğundan içtihat ve yorum yoluyla genişletilmeleri de mümkün değildir.
Bu hukuki gerçeklerin aksine avukatlık ücretine ilişkin uyuşmazlıkların hakemlerce çözülmesinin taraflarca kararlaştırılabileceği kabul edildiğinde, uyuşmazlığı çözerken usul ve maddi hukuk kurallarıyla bağlı olmayan hakemlerin kamu düzeni ile ilgili emredici kurallara, dolayısıyla kamu düzenine ve onun korunmasına aykırı karar vermelerine olanak sağlanacağını şimdiden kabul etmek gerekir. Böyle bir durum karşısında yasa gereği (HUMKmd. 533) Yargıtay denetimini de ifa edemiyeceğinden kamu düzeni ile getirilen buyurucu ve kısıtlayıcı hükümler bir tarafa itilerek etkisiz hale sokulmuş olacaktır.
Kişilerin iradelerini kamu düzeninin üstünde tutan hiç bir hukuki görüş öne sürülmemiş ve kabul edilmemiştir.
Tüm anlatılan hukuki sakıncalar karşısında avukatlık ücretine ilişkin uyuşmazlıkların hakemde çözülemeyeceği, bu amaçla yapılan tahkim sözleşmesinin de geçerli olmayacağı görüşündeyim. Mahali mahkeme kararı bu gerekçelerle onanmalıdır.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini