 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1986/34
K: 1987/104
T: 18.02.1987
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ANKARA Asliye 13. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 25.9.1984 gün ve 189-484 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 10.7.1985 gün ve 3954 - 4874 sayılı ilamiyle: (... Mahkeme kararında da kabul edildiği gibi davanın mahiyetine göre uyuşmazlığın çözülebilmesi için mahkemenin re'sen mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapması gereklidir. Bu suretle davacının yapmış olduğu parselasyon ve alt yapı işlerinden davalıların taşınmazları dolayısı ile yararlanıp yararlanmadıkları tesbit edilebilecektir. Esasen davacı ve davalı vekilleri bu yolda mahkemeye keşif talebinde bulunmuşlardır. Bu durumda mahkemenin uyuşmazlığın çözülmesi için icrası gereken keşif ve bilirkişi incelemesi masrafları ile diğer yargılama giderlerini HUMK.'nun 415/2 nci maddesi gereğince ileride haksız çıkan taraftan alınmak kaydı ile devlet hazinesinden ödenmesine karar vermesi gerekir. Bu yön düşünülmeden davanın reddi yanlıştır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : Türk yargı sisteminde hakim bir davayı kendiliğinden inceleyerek uyuşmazlığı çözmez (H.U.M.K. m. 72). Usulün 74 üncü maddesi uyarınca hakim tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı olup istekten fazlaya da karar veremez. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği itibariyle davada (delillerin taraflarca hazırlanması prensibi) egemen olup taraflar dinletmek istedikleri tanıkların ve bilgisine başvurulmasını istedikleri bilirkişi masraflarını karşılamakla yükümlüdürler. Az önce açıklanan ilke dışında kamu düzenine dayanan (re'sen araştırma prensibi) nin olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu durum karşısında bilirkişi ücretini iddiasını isbat durumunda olan davacının yatırmaması halinde usulün 415 inci maddesinin tayin olunan müddet içinde iş bu muameleye ait masraf tediye olunmaz ise ileride icap edenlerden istifa olunmak şartıyla Devlet hazinesinden tediye olunması şeklindeki re'sen araştırma prensibinin egemen olduğu davalarda uygulama yeri olan hükmünün dikkate alınmasından söz edilemez. (H.G.K. 15.5.1974 gün, 2/605 - 528 sayılı, 25.4.1986 gün, 13 - 67/457 sayılı kararları). Diğer taraftan olayda davacının yargılamaya gelmemesi, davalının davayı takibedeceğini bildirmesi de az önce açıklanan yönden sonuca etkili olmayacağı gibi isbat yükünün yer değiştirmesinden de söz edilemez. Ayrıca şu husus da belirtilmelidir ki delillerin taraflarca hazırlanması) ilkesinin egemen olduğu bir davada keşfe mahkemece gerek görülmesi halinde dahi aynı esasın uygulanması gerekir. Bu nedenlerle usul ve yasaya uygun olan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığı için, 18.2.1987 gününde yapılan ikinci görüşmede salt çoğunlukla karar verildi.