 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1986/250
K: 1987/130
T: 04.03.1987
DAVA : Taraflar arasındaki "şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, (Kadıköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın reddine dair verilen 25.12.1984 gün ve 1984/36-888 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 11.6.1985 gün ve 1985/3914-5735 sayılı ilamıyle; (..Dava boşanmaya ilişkin olup, davalı iddianın yerinde olmadığını savunmuştur. Toplanan delillere göre kadın devamlı olarak kocasına "ondan nefret ediyorum, yattığı yerde kafasına birşey vurmak istiyorum, senin paşalığın bitti, artık suyunu kalk kendin al, manyak, odun gibi adam" gibi sözlerle haysiyetini kırdığı, ayrıca aile mahrumiyetlerini yaydığı, başkalarına kocasının iktidarsız olduğunu söylediği, Deniz Harp Okul'yıldönümü dolayısıyle yapılan törende kocası hakkında aşağılayıcı sözler sarfettiği gerçekleşmiştir. Bu haksız tutum ve davranış karşısında davacı koca için boşanma davası açma hakkı doğmuştur. Kocanın söylentiye dayanan sadakatsiz hali mahkemece ağır kusur sayılarak dava reddolunmuştur. Oysa koca için boşanma davası açma hakkı doğmuştur.Koca sadakatsiz davranış içinde olsa bile bu, kadına kocasına devamlı şekilde hakaret hakkı vermez. Davanın bu sebeple reddi, neticesi bakımından kadına bundan sonra kocaya sövme imkanı verirki böyle bir düşünüş bizzat ihkakı hakka imkan vermek sonucunu doğurur. Koca sadakatsizdir diye kadının ona (devamlı hakaret etmesi onur kırıcı söz söylemesine ve davranışlarda bulunmasına hak vermek izahı güç bir hukuki düşünüş tarzı olup, bu kanun eliyle karısını kendisine karşı zulüm aleti haline getirmeye ve kadına (sövme hakkı) vermeye yol açar. Kocanın sadakatsizliği dolayısıyla boşanma davası açma hakkını kullanmamakla kadın, hakaret etmek hakkı elde edecekse, koca için o yuva, kanunun korunmaya değer gördüğü bir yuva olmaktan çıkar. Bu itibarla boşanma kararı verilmesi gerekirken davanın reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden: Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Medeni Kanunun 150/4. maddesi hükmünce hakim delilleri serbestçe takdir eder. Hakimin bu serbest takdir hakkı kuşkusuz sınırsız olmayıp objektif esaslara dayanması gerekir. Hakimin takdirinde serbest oluşu Yargıtay'ın bu konudaki denetimini önlemez. Objektif esaslarla bağdaşmaz Maddi vakıalarla çelişir biçimde takdirde fahiş hataya düşülmesi halinde Yargıtay'ın müdahale edeceği doğaldır. Diğer taraftan esas no: 1978/5, karar no: 1978/6 sayı ve 3.7.1978 günlü İçtihadı Birleştirmeye gerek bulunmadığına ilişkin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararının gerekçesinde açıklandığı üzere, evlilik birliğine sadakatsizlik eden kocanın bu nedenle kendisine karşı onur kırıcı davranışta bulunan karısına kaşı daha fazla kusurlu sayılıp sayılamayacağı, başka bir anlatımla kocanın aile birliğine sadakatsiz sayılan davranışının mı, yoksa karının onur kırıcı tepkisinin mi daha ziyade kusur sayılacağı konusunda takdir hakkını kullanan hakim olayların kendi yapı ve oluşlarını dikkate alacak ve gene her olayı kendi koşulları içerisinde değerlendirecektir; bu konuda önceden somut bir kural ve ölçü konulmasının da hakimin takdir hakkını önleyici ve bağlayıcı sonuç doğuracağı da doğaldır (HGK.nun E. 1986/2-39, K. 1986/871 sayı ve 15.10.1986 günlü, E. 1986/2-226, K? 1987/111 sayı 18.2.1987 günlü kararları). Olayda mahkemece takdir hakkı MK.nun 150/4. madesi uyarınca kullanılmış bu takdirde de bir isabetsizlik bulunmamıştır. O halde usul ve yasaya uygun olan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA), gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına 4.3.1987 gününde oyçokluğuyla karar verildi.