 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1986/11-225
K: 1987/248
T: 27.3.1987
- MUARAZANIN ÖNLENMESİ ( Şirket Paylarının Devri Nedeniyle )
- KESİN HÜKMÜN MEVCUDİYETİNİN KABULÜ ( Davanın Konusu Nedeni ve Taraflarının Aynı Olması )
- ŞİRKET PAYLARININ DEVRİ ( Payını Devredenler Aleyhine Açılan Muarazanın Önlenmesi Davası )
- PAYINI DEVREDENLER ALEYHİNE AÇILAN MUARAZANIN ÖNLENMESİ DAVASI ( Aynı Kişiler Arasındaki Şirkete Ait Bazı Malların Mülkiyetinin Tespiti İçin Verilen Karar )
- TESPİT MÜDAHALE VE MUARAZANIN ÖNLENMESİ (Uyuşmazlıkta Kesin Hükmün Kabulünün Şartları)
- KESİN HÜKÜM ( Kabulünün Şartları )
- DAVA KONUSU NEDENİ VE TARAFLARIN AYNI OLMASI ( Bir Uyuşmazlıkta Kesin Hükmün Varlığının Kabulü İçin )
1086/m.237
6762/m.415,416
DAVA : Taraflar arasındaki "tesbit, müdahale ve muarazanın önlenmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Isparta Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 26.3.1985 gün ve 326-241 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 30.12.1985 gün ve 6681- 7428 sayılı ilamı:
( ..Davacı vekili vekil edenin davalılardan Abdülkadir'e ait Boşgelmez Kollektif Şirketindeki hisselerini diğer davalı Cengiz'le birlikte devir aldığını, sonradan da Cengiz'in hissesini devir ettiğini ve böylece şirketin tüm hissesine davacının sahip olduğunu, bu hisselerin karşılığı mal ve senet olarak ödenmesine karşın davalıların muaraza yarattıklarını ileri sürerek, muarazanın meni ile hisse devirlerinin tesbit edilmesini istemiş, davanın reddine ilişkin karar Dairemizce onanmıştır.
Davacı vekili süresinde karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere davacı vekili, vekil edenin, davalıların pay sahibi oldukları "Boşgelmez Kollektif Şirketindeki paylarını devir aldığını ve davalıların adı geçen şirkette payları kalmadığını ve bu nedenle davalıların muarazasının menini istemiştir. Davalılar kollektif şirketteki paylarını devir etmediklerini taraflar arasında daha önce cereyan eden bir davanın bulunduğu ve kesin hüküm olduğunu savunmuşlardır. Açıklanan bu duruma göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık daha önce taraflar arasında görülerek karara bağlanan davanın kesin hüküm olup olmadığında toplanmaktadır.
Davanın dayanağı bulunan ve mahkeme kararında da delil olarak incelenen Isparta Asliye Hukuk Mahkemesinin 1982/670 esas sayılı dava dosyasında şimdiki davanın davalısı Cengiz Boşgelmez'in davalılar Mahmut Boşgelmez ile Abdülkadir Boşgelmez aleyhine dava açarak "Boşgelmez İplik Fabrikasının mülkiyetinin 1/4 payının kendi adına tesbitini istemiş ve mahkemece de bu fabrikanın, Boşgelmez Kollektif Şirketine ait olmayıp, bu şirketin sözkonusu fabrikayı çalıştırdığı fabrikanın elektrik trafosu dahil 21 kalem büyük parçalarının 1/4 payının davacı Cengiz Boşgelmez, 1/4 payının davalılar Mahmut Boşgelmez ve 2/4 payının Abdülkadir Boşgelmez'e aidiyetinin tesbitine karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bir uyuşmazlıkta kesin hükmün varlığının kabulü için; dava konusu, dava nedeni ve tarafların aynı olması gerekir ( HUMK.237 ). Şimdiki davada davacı, Boşgelmez Kollektif Şirketinde daha önce payları bulunan davalılar Cengiz ile Abdülkadir Boşgelmez'in paylarını, 9.1.1980 ve 11.4.1980 günü noterde yapılan ek sözleşmelerle devir aldığını ileri sürmüş ve buna ilişkin sözleşmeler ile şirket sözleşmelerinin değiştirilmesine ait ilanların bulunduğu Türkiye Ticaret Sicili Gazetesini ibraz etmiştir. Bu belgelere göre davalıların her ikisinin de adı geçen şirketteki paylarını noter senetleri ile devir ettiği ve bu devre ilişkin sözleşme değişikliklerinin ticaret siciline tescil edildiği gibi, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği gözlenmiştir. Davalıların kesin hüküm itirazı olarak ileri sürdükleri 1982/670 esas sayılı dosyada, davanın konusunun "Boşgelmez İplik Fabrikasındaki bir kısım aletlerin mülkiyetinin kime ait olduğu hususunun tesbiti bulunduğu ve şimdiki davanın konusu ise fabrika değil, Boşgelmez Kollektif Şirketi ve bu şirketteki payların devir edilip edilmediği hususunun olduğu anlaşılmıştır. Bu duruma göre, her iki davanın konusunun aynı olmadığı ve dolayısiyle taraflar arasında kesin hüküm bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Mahkemece yapılacak iş; taraflar arasında kesin hüküm bulunmadığının kabulu ile işin esasına girilerek tarafların iddia ve savunmaları icelendikten sonra hasıl olacak sonuç çevresinde bir karar vermekten ibarettir.. ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere olayda kesin hüküm koşulları gerçekleşmemiş olmasına göre, Hukuk Genel kurulunca da benimsenen Özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 27.3.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.