 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1986/7-125
K: 1986/317
T: 02.06.1986
- KAÇAKÇILIK YASASINA AYKIRI DAVRANIŞ
ÖZET:Almanya'dan gönderilen çiçek tohumunun, 6968 sayılı Yasa bakımından, yetkili idarenin yurda girmesinde sakınca olduğunu bildirmesi üzerine, gümrük işlemleri yapılmaksızın geri gönderilmesine karar verilmesinden sonra iade çantasından alınıp yurda sokulma yoluyla oluşan eylem 1918 sayılı Yasa kapsamına giren kaçakçılık suçunu oluşturur.
(6968 s. ZMKK m. 2, 7)
(1918 s. Kaçakçılık K.)
Kaçakçılıktan sanıklar Rıfat ve arkadaşlarının hükümlülüklerine dair, (İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi)'nden verilen 16.1.1984 gün ve 84/9 sayılı hüküm, Gümrük idaresi vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nce incelenerek bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 18.4.1985 gün ve 66 - 88 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi C. Savcısı ve Hazine vekili tarafından süresinde verilen dilekçelerle istenilmiş olduğundan, dosya C. Başsavcılığı'nın hükmün bozulması istemini bildiren 6.3.1986 gün ve 7 - 4873 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Gümrük kaçakçılığından sanık Rıfat, Selahattin ve Salih'in 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Karantirıa Kanununun 48/1; 5435 sayılı Yasanın 2 ve TOK.nun 59. maddeleri uyarınca hükümlendirilmelerine ilişkin karar, Özel Dairece; (31.3.1983 tarihli iddianamede sanık Rıfat'ın adına Almanya'dan gönderilen suç konusu çiçek tohumlarının yurda sokulmasının yasak olduğunun PTT'ce kendisine bildirilmesi üzerine bu tohumların alınması için istekte bulunduğu akrabası sanık Salih'in, durumu diğer sanık Selahattine anlatıp onunla anlaşması suretiyle çanta açılarak koli içindeki tohumları çıkarıp yerine aynı ağırlıkta fasulye koydukları ve sanık Salih'in tohumları götürüp sanık Rıfat'a verdiğinden bahisle kaçakçılık suçundan 1918 sayılı Yasa uyarınca cezalandırılmaları için haklarında dava açılmış bulunmasına göre her üç sanığın kaçakçılık suçundan dolayı hukuki durumları tayin edilerek karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle olayda uygulama yeri olmayan 6968 sayılı Yasa uyarınca mahkumiyetlerine hükmolunması, yasaya aykırıdır) biçimindeki gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkeme ise; (...Sanıkların eylemleri 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Karantina Kanununun 1, 2, 7 ve 9. maddelerine muhalefet olup yine aynı Kanunun 48/1. maddesi gereğince cezalandırılmaları gerekmektedir. Bu Kanunun 1. maddesinde belirtildiği gibi tohumlarda nebat sınıfına dahil olup, aynı. Kanunun 2. maddesi gereğince yurt dışından ithal edilen bütün nebatların Türkiye'ye ithali bu kanun hükümlerine tabi olup, yine aynı kanunun 7. maddesi gereğince hariçten yurda posta yoluyla getirilen tohumların en yakın zirai mücadele karantina teşkilatına bildirilmesi mecburidir. Bu mecburiyete riayet edilmediği için bu kanunun 8 ve 9. maddeleri gereğince İzmir Zirai Karantina ve Mücadele Müdürlüğünce tohumların yurda girişi sakıncalı görülerek yurda girişi yasaklanmıştır. Bu sakıncalı durumu bilen sanıkların tohumları yurda sokmaları eylemine uyan 6968 sayılı Kanunun 48. maddesinin 1. fıkrasıdır. Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin bozma kararında gösterildiği şekilde kaçakçılık suçundan dolayı 1918 sayılı Kanunun hükümlerine göre cezalandırılmaları düşünülemez. Aksi halde 6968 sayılı Kanun hükümlerinin bu gibi olaylarla tatbiki imkansız hale gelecektir. Ayrıca sanıkların kaçakçılık kastı ile hareket ettiklerine dair delil de yoktur. Sanıklar yurda girmesi sakıncalı tohumları yurda usulsüz olarak sokmuşlardır. Bu usulsüzlüğün cezasını da 6968 sayılı Kanunun 48/1. maddesi tayin etmektedir. Kaldı ki; bu tohumların yurda girmesi sakıncalı olmayıp, yasak edilmiş tohumlar olsa dahi gene 1918 sayılı Kanun hükümleri değil, 6968 sayılı Kanunun 48. maddesinin 2. fıkrasının tatbiki gerekirdi, olayımızda ise yasak kararı yoktur. Sadece formaliteye uyulmadığından tohumların yurda girişi sakıncalı görülmüştür) biçimindeki gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir. Dosyaya göre;
Almanya'dan, Özcan tarafından, Bayındır'ın bir köyünde çiçekçilik yapan sanıklardan Rıfat adına posta ile gönderilen 25.1.1983 tarihli ve bilö nolu 775 gr. ağırlığında çiçek tohumu ihtiva eden paketin, gümrük işlemleri yapılmak üzere PTT. İdaresi tarafından tevdi edildiği İzmir Posta Gümrüğünce gümrük işlemleri yapılırken 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karqntina Kanunu hükümleri gereğince İzmir Bölge Zirai Karantina Müdürlüğünden maddenin muayenesi istenmiş ve bu müdürlükçe de 15.2.1983 tarih ve 202/U-13 sayılı yazı ile gönderilen bitki parçalarının 6968 sayılı Zirai Karantina Kanunu gereğince yurda girmesi sakıncalı olup, alıcının isteği üzerine iadesinin uygun görüldüğü bildirilmesi sonucu keyfiyetten haberdar edilen sanık Rıfat paketin iadesine muvafakat etmekle beraber akrabası bulunan ve Posta Müdürlüğü Gelen - Giden Servisi'nde memur olan sanık Salih'e gidip tohumlarının kendisine lazım olduğundan bahisle bu paketin PTT.' den alınmasına yardımcı olmasını istemiş ve sanık Salih'in de Gelen - Giden Harici Serviste çalışan sanık Selahattin' den ricası üzerine, İstanbul Harici Paket Servisi'ne düzenlenen posta çantası Sebahattin tarafından alınarak içinde bulunan paketteki tohumlar alınıp yerine aynı ağırlıkta fasulye konularak tekrar ambalajlanan paketin çantaya yerleştirildiği ve bu arada çantanın yanlışlıkla açılıp kapandığına ilişkin muvacehe zaptı tutulduğu ve bu suretle iade çantasından alınıp gümrük muamelesi görmeyen çiçek tohumlarının sanık Salih'e verilip onun da Rıfat'a gönderdiği ve ihbar üzerine çiçek tohumlarının bu sanıkta yakalandığı, oluş ve mahkemece hakkında bu yolda bulunduğu ve bu hususta bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Daire ile yerel mahkeme arasındaki ihtilaf, eyleme 1918 sayılı veya 6968 sayılı Kanunlardan hangisinin cezai hükümlerinin uygulanacağı noktasında toplanmıştır.
Bilindiği gibi, 1615 sayılı Gümrük Kanununun 2. maddesi; gümrük hattından geçen veya eşya geçiren her şahsı bu kanun ile buna dayanılarak çıkarılan tüzükleri, kararname ve yönetmelikler hükümlerine uymakla mükellef kılmış ve bu mükellefiyetin, gümrük idaresinin gerek bu kanunda, gerekse başka kanun, tüzük ve kararnamelerde yazılı hükümlere göre yapacağı denetimlere tabi olmak ve kanunlar gereğince kendi adına veya başka idareler nam ve hesabında tahsil edeceği her nevi vergi, resim, harç ve ücretleri ödemek veya bunları teminata bağlamak ve kanun, tüzük, kararname ve yönetmeliklerin ifasını şart koyduğu her türlü işlem ve formaliteyi yerine getirmek olduğu açıklanmıştır. 1918 sayılı Kanunun 1. maddesi ile de bu mükellefiyetlere aykırı olarak herhangi bir maddeyi veya eşyayı gümrük muamelesine tabi olmaksızın Türkiye'ye ithal veya Türkiye'ye ithale teşebbüs etmeyi kaçakçılık olarak tanımlamış ve aynı Kanunun 25 ve 27. maddesi ve de kaçakçılık teşkil eden bu eylemleri cezai müeyyideye bağlanmıştır.
Olayda dava konusu çiçek tohumları yurt dışından posta yoluyla koli olarak sanıklardan Rıfat'a gönderilmiş, fakat Zirai Karantina Müdürlüğünce yurda girmesi sakıncalı görülerek alıcının da isteği dikkate alınıp gümrük idaresince iadeye karar verilmesinden sonra adı geçen bu sanığın ricası üzerine diğer sanıklar tarafından posta iade torbasından alınarak yurda sokulduğu cihetle bu tohumların, gümrük işlemleri yapılmaksızın kaçak olarak ithal edildiği anlaşılmaktadır. Nebat tabiri şümulüne giren çiçek tohumlarının ithalinde diğer gümrük işlemleri ile beraber 6968 sayılı Zira? Mücadele ve Zirai Karontina Kanunu hükümlerinin de dikkate alınması gerektiği hususunda bir tereddüt bulunmamakla beraber 6968 sayılı Kanun şümulüne giren bir maddenin gümrük muamelesine tabi tutulmaksızın ithali halinde hangi kanunun cezai müeyyidesinin uygulanacağı konusunun vuzuha kavuşması için ve olayımızda bu maddenin posta ile gönderildiği de dikkate alınarak Gümrük Kanununun 133 ve müteakip ve Gümrük Yönetmeliği'nin 990 ve müteakip maddesine ve 6968 sayılı Kanun hükümlerine göre ne gibi işlem yapılacağının tetkiki gerekmektedir.
Gümrük Kanununun ve Yönetmeliğinin belirtilen maddeleri hükümlerine göre; posta yolu ile Türkiye'ye gelen eşya ve koliler gümrük denetlemesine ve muayenesine tabi olup (Gümrük Kmd. 133) bunu temin için PTT. İdaresinin gelen kolilere ait listeleri vakit geçirmeden düzenleyip eklerHe birlikte gümrüğe vermesi gerekmektedir (Yönetmelik md. 995 - 997). Gümrük amirlerinin PTT. nin verdiği listeleri muayene memuruna havalesi üzerine memur, listelerde gösterilen kolilerdeki eşyayı inceleyerek, Türk Parasının Kıymetini Koruma Mevzuatı Hükümlerine göre bedelsiz olarak ithaline müsaade etmeye gümrüklerin yetkisi dışında bulunanlar ile Dış Ticaret Rejimi hükümlerine göre ithal müsaadesi alınması gereken bedelli eşyayı ayırarak bu eşya için düzenledikleri listeleri PTT. İdaresine vermesi ve bu idare tarafından da koli alıcısına beyanname vesaire gibi işlemleri yapması için gümrüğe başvurması gerektiğini bildirmesi icap etmekte ve yapılan ayırım sonunda eşya ve maddenin ithal müsaadesine tabi olup olmadığı, ticari mahiyette bulunup bulunmadığı ve hediyelik, numunelik zat ve aile ihtiyaçlarını karşılayan ve benzeri eşya olup olmadığı dikkate alınarak Yönetmeliğin 998 ve 1001. maddesindeki belgelere göre tahakkuk işlemlerinin tekemmül ettirilmesi ve bu suretle gümrüklerce her türlü işlemi bitirilmiş olan kolilerin alıcısından tahsili gereken ve gümrüklerce tesbit olunan vergi ve resimler alınıp kolinin gümrükle ilişiği kalmadığına dair bir tesellüm kağıdı düzenlenip PTT. nin gümrük vezne alındısını görüp koliyi alıcısına teslim etmesi suretile gümrük işlemleri tamamlanmış olacaktır. Buradan Gümrük Kanunu ile yapılan düzenlemenin ekonomik ve mali amaca yönelik olduğu sonucuna ulaşmak mümkün bulunmaktadır.
Yukarıda da bahsedildiği üzere davanın konusu itibariyle ithal muameleleri sırasında dikkate alınması gereken ve özel hükümler ihtiva eden 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanununun 2. maddesindeki: Bütün nebatların ithal, ihraç ve memleket dahilinde nakilleri, hastalık ve zararlılardan korunmaları. . .nın bu kanun hükümlerine tabi olduğu şeklindeki hüküm ilk nazarda bu konuda yalnız bu kanunun uygulanacağı zehabını vermekte ise de, kanunun (memlekete giren ve memleketten çıkan nebatların tabi tutulacağı muameleler) başlıklı ikinci bölümünü teşkil eden 3 ile 15. maddesi hükümleri birlikte düşünüldüğünde, ekonomik ve möli amaca yönelik olarak düzenlemeler getiren Gümrük Kanununun ömir hükümlerini bertaraf edici mahiyette olmadığı ve bu Kanun ile yapılan düzenlemelerin nebatlara zarar veren her türlü hastalık ve zararlıların ithal yolu ile sirayet ve yayılmasına möni olmak ve bunun için de gerekli kontrol imkanlarını yaratmak olduğu anlaşılmaktadır.
Nitekim Kanunun 4. maddesi ile; İthal edilecek nebatların yetkili bakanlıkça tayin ve Resmi Gazete'de ilan olunacak gümrüklerden ve zirai karantina teşkilatınca muayene edildikten sonra sokulabileceği", 5. maddesi ile "memlekete girmesi yasak olmayan nebatların ithal edilebilmesi için bunları ithale mani hastalık ve zararlılardan an olması ve bunların temiz yerlerde yetişmiş bulunması ve bu cihetlerin gönderen memleketin resmi mercilerince menşe ve sağlık sertifikası ile belgelenmesi", 6. madde uyarınca; "hariçten ekim - dikim veya teksirde kullanılmak üzere nebat getireceklerin evvelemirde bunların cinsini, nevini ve çeşidini hangi memleketten ve o memleketin hangi mahallinden getirtileceğini, Türkiye'ye hangi gümrük kapısından gireceğini ve miktarını gösteren bir vesika ile ziraat vekaletine müracaat ederek ithal permisf almak zorunda bulundukları". 7. madde gereğince de; "ilgili idare ve acentaların gümrük kapılarına gelecek olan nakil vasıtalarının yarış zamanlarını uçaklar için en az iki, diğer vasıtalar için en az 24 saat önce mahalli zirai karantina teşkilatına bildirmekle mükellef oldukları, hariçten posta yolu ile gelip PTT. İdaresince muhtevalarının tetkiki için gümrük idarelerine tevdi edilen posta maddelerinde zuhur edecek nebatların gümrük idarelerince ve bu idarelerce tevdi edilmeyen posta maddelerinde çıkacak nebatların da PTT. İdarelerince sahiplerine tesliminden evvel en yakın zirai karantina teşkilatına bildirilmesi mecburi olduğu şeklinde getirilen hüküm ve kurallar bu gayeyi açıkça göstermekte ve her halükarda bu nebatların ithalinin bu hükümleri de dikkate alınmak suretile gümrük denetimi ve işlemleri yapılmak suretiyle mümkün olacağı, bu kanun hükmü icabından bulunmaktadır.
Bu itibarla 6968 sayılı Kanunun 48. maddesi, bu kanunun 4, 5, 6, 7, 8 ve 9. maddelerine yahut bu hükümlere göre konulacak tedbirlere riayet etmeksizin memlekete nebat sokanlar veya transit olarak geçirenlerin (500 liradan 3000 liraya kadar para cezası ile) cezalandırılır hükmünü taşımakta ise de bu hüküm münhasıran bu kanun hükümlerine muhalefetle ilgili olup gümrük muamelesi yapılmaksızın yurda kaçak eşya sokulmasının müeyyidesini ihtiva eden 1918 sayılı Kanunun cezai hükümlerinin uygulanmasına mani bir hüküm olarak düşünülemez.
Zira yukarıda yapılan açıklamalar muvocehesinde nebat tanımına giren bir maddenin yalnız 6968 sayılı Kanunun koyduğu kuralların yerine getirilmesi suretile ithali mümkün olmayıp bunlarla beraber Gümrük Kanunu ve Gümrük Yönetmeliği hükümleri gereğince lüzumlu gümrük muamelelerinin ikmali ve kanunun koyduğu mükellefiyetlerin yerine getirilmesi de zorunlu bulunmaktadır.
Şu hale göre Almanya'dan gönderilen çiçek tohumunun 6968 sayılı Kanun bakımından yetkili merciin yurda girmesinde sakınca olduğunu bildirmesi üzerine gümrük işlemleri yapılmaksızın iadesine karar verilmesinden sonra iade çantasından alınıp yurda sokulmak suretiyle oluşan eylem 1918 sayılı Kanunun şumulüne giren kaçakçılık suçunu teşkil ettiğinden fiili bu kanunun cezai hükümlerine uygulanması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi yasaya aykırı olduğundan, C. Savcısı ile Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkemece verilen direnme hükmünün tebliğnamedeki isteme uygun olarak (BOZULMASINA), 2.6.1986 günü oybirliği ile karar verildi.