 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1986/548
K: 1987/91
T: 02.03.1987
DAVA : Öldürmeye teşebbüs suçundan sanık Cevdet'in mahkumiyetine dair, Aydın Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen 20.5.1986 gün ve 157/89 sayılı hüküm, sanık vekillerinin temyizi üzerine, Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce, incelenerek 5.11.1986 gün ve 3126/3899 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir.
C. Başsavcılığı'nın CMUK.322. maddesi gereğince Özel Daire,kararının kaldırılarak hükmün onanması istemini bildiren 5.12.1986 gün ve 135 sayılı itiraznamesiyle dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Silahla yaralamak ve öldürmeye teşebbüs suçundan sanık Cevdet'in mağdure Müzeyyen'i adiyen yaralamaktan eylemine uyan TCK.nun 456/4, 59. maddeleri gereğince 5.000 lira; Dursun'u av tüfeği ile yaralamaktan eylemine uyan TCK.nun 456/1, 457/1, 59. maddeleri gereğince 6 ay 20 gün hapis cezası ile müdahil Saliha'yı kovalayarak 9 metre kadar bir mesafeden ateş edip 15 gün iş ve gücünden öldürmeye teşebbüs ettiği anlaşıldığından eylemine uyan TCK.nun 448, 62, 59. maddeleri gereğince 13 sene 4 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, Yerel Mahkeme'nin 26.2.1985 gün ve 124-31 sayı ile verdiği hükmü inceleyen Özel Daire, 5.7.1987 gün ve 2154-2890 sayı ile : Sanık Cevdet'in yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine Ancak :
Sanığın mağdur Saliha'ya keşifte tesbit edilen mesafeden yaptığı atışlarla mağdurun yaralandığı anlaşılmış bulunmasına göre dosyanın Adli Tıp Meclisi'ne gönderilerek tüfeğin öldürücü mesafeden mağdura yöneltilmiş olup olmadığının ve av tüfeğinin kullanılış mesafesi bakımından öldürücü nitelikte bulunup bulunmadığının tesbitinden sonra suç vasfının tayini gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsizliğinden bozmuş,
Bozmayı uyan, Yerel Mahkemece Adli Tıp Kurumu Fizik İncelemeler Balistik Şubesi'nin 15.1.1986 gün ve 32514 sayılı raporunda : "Av tüfeğiyle yapılacak atışta tüfeğin niteliği kullanılan fişeğin orijinal olup olmadığına, saçma tanelerinin çapına, barutun cins ve miktarına, saçma tanelerinin isabet ettiği yere, fiziksel dış etkenlere, şahsın üzerinde bulunan giysinin özelliğine vs. ye bağlı olarak değişeceğinden bu konuda kesin bir mütalaa verilmemekle beraber, gönderilen av tüfeğiyle orjinal dolu mermi kullanılarak yapılacak atışta; dolu fişek içinde ne çapta saçma tanesi bulunursa bulunsun, tüfeğin krokide belirtilen 9 metre mesafeden öldürücü niteliği haiz olduğu"nun belirtilmesi üzerine sanığın Yerel Mahkeme'ce yeniden TCK.nun 448, 62, 59, 31, 33. maddeleri gereğince 13 sene 4 ay ağır hapis cezası ve fer'i cezalarla cezalandırılmasına karar verilmesi üzerine dosyayı inceleyen Özel Daire :
Müdahilin kızı ve sanığın yengesi Müzeyyin'in babası evine gitmesi sebebiyle sanık tarafından dövülmesinden kaynaklanan husumet nedeniyle sanığın 9 metreden mağdureye av tüfeği ile ateş edip vücudunun muhtelif yerlerine isabet kaydetmesine rağmen saçmaların derine nüfuz etmeyip 15 gün işine engel olacak şekilde yaralamış olması, kullanılan mermilerin orjinal olmadığı, dolayısı ile suçta kullanılan silahın öldürücü nitelikte bulunmadığını açığa çıkarmasına, tek atışla iktifa etmesine göre, eyleminin silahla yaralamak olarak tavsifi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi suretiyle suç vasfında hataya düşülmesi isabetsizliğinden bozmuştur.
Bu karara karşı itiraz yoluna başvuran C.Başsavcılığı'nca : Bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılamada; av silahınının atış mesafesinin 9 metre olduğu ve bu mesafeden yapılan atışta tüfek içerisinde ne çapta saçma tanesi bulunursa bulunsun, tüfeğin öldürücü niteliği haiz bulunduğu Adli Tıp İhtisas Kurulu'nca tesbit olunmuştur.
Özel Daire'ce bu tesbit ve karara rağmen ve önceki görüşünden de bu rücu ederek ve dosyada bulunmayan delile istinat ederek, merminin orjinal olmadığı, suçta kullanılan silahın öldürücü nitelikte bulunmadığı kabul olunarak hüküm bozulmuştur. Saçmaların derine nüfuz etmemeleri, suç vasfının tayininde neticeye müessir olmadığı halde bozma gerekçesinde neticeye görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Özel Daire Bozma kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
Dosya içeriğine göre :
Sanığın askerde bulunan kardeşi ile müdahil Saliye'nin kızı müzeyyen evlidir. Olay gününden bir gün önce, müdahilin evinde yemekli mevlüt okutturulurken gerekli itibarı görmediği için, sanığın babası oradan ayrılmış, durumu öğrenen sanığın, Müzeyyen'i kendi evlerine götürerek dövmesi nedeniyle taraflar arasında çıkan kavga sırasında sanık, Müzeyyen'i adiyen ve Dursun'u av tüfeği ile yaralamış; ertesi gün de oğlu Hasan'la birlikte tarlalarında çalışan müdahil Saliye'nin bulunduğu yere gitmiş kaçmaya başlayan müdahilin peşinden koşarak 9 metre kadar yaklaştıktan sonra av tüfeği ile ateş ederek yaralamıştır.
Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu'nun 30.4.1984 gün ve 5519 sayılı raporunda : Saliye'nin sırtında 8 adet saçma izi, sağ ayakta 3 adet saçma izi, sol elde 3 adet saçma izi tesbit edildi. Daha sonraki muayenesinde sol sırtta dört adet 0,5 cm.lik skatris tesbit edildiği, grafilerinde kraniumda fraktur görülmediği, sağ temporal bölgede bir adet saçma tanesi görüldüğü toraksta sağda yumuşak doku içinde thoraks alanı dışında saçma tanesi görüldüğü bundan başka sol ön kol ve elde saçma taneleri, sağ tibia ve fibulada yumuşak doku içinde saçma tanelerinin görülmekte olduğu bildirildiğine göre, mevcut arazların şahsın hayatını tehlikeye maruz kılmadığı 15 gün mutad işgaline engel teşkil edeceği mütalaasına varıldı denilmektedir.
Teşebbüs işlenmesi kararlaştırılan bir cürmün icrasına elverişli araçlarla başlandıktan sonra failin elinde olmayan engeller yüzünden icra hareketlerinin tamamlanamamış, ya da tamamlanmış olmasına rağmen sonucun meydana gelmememiş olmasıdır.
Teşebbüsün varlığının kabulü için faildeki kastı ortaya çıkaran hareketlerin yapılmış olması hareketlerin belli bir suç işlemek kastıyla gerçekleştirilmiş olduğunun belirlenmesi ve bu hareketlerin tamamlandıkları takdirde kastolunan cürmü meydana getirmelerinin mümkün olduğunun saptanması gerekmektedir.
Elverişlilik, hareketin kanunun suç saydığı neticeyi husule getirebilme iktidarıdır. Elverişli hareket; eyleme uygun vasıtalar seçilerek belirlenen sonuca bilinçle yönelmektedir.
Hareket somut olayda gayesine göre değerlendirileceğinden soyut olarak elverişli görülen bir hareketin somut olayda elverişsiz hale gelmesi veya bunun aksinin olması da mümkündür.
Nisbi bir kavram olan elverişlilik fail tarafından girişilen faaliyetin tümü; yani suçta kullanılan araçla birlikte, hareket ve mevcut bütün diğer şartlar gözönünde tutulmak suretiyle belirlenmelidir.
Teşebbüs halinde kalmış bir suçun sözkonusu olabilmesi için failin suçta kullandığı araçların ve hareketin mutlak surette elverişli ve suç mevzuunun da herhalde mevcut olması lazımdır. Aracın objektif olarak elverişli olup olmadığı ancak onunla işlenmek istenen suç esas alınmak suretiyle tesbit edilebilir. Belirli bir suç bakımından elverişli olan araç başka bir suçta aynı vasfı taşımayabilir. Başka bir deyişle, aracın elverişli olması demek, kastedilen sonucu meydana getirme gücünde, etkinliğinde kapasite ve yapısında olması demektir. Failin aracın elverişli olmadığını bilmesi şart değildir.
Nitekim, Ceza Genel Kurulu'nun 21.4.1980 gün ve 550 - 161 sayılı kararında da bu hususlar gözönünde tutularak "Elde edilecek neticeye göre hazırlanmamış bir vasıta elverişli bir vasıta sayılamaz. Örneğin başka şekilde doldurulsaydı öldürmeye elverişli ve yeterli olabilecek bir tüfeğin olaydan önce konulan saçma tanelerinin küçüklüğü veya barut miktarının azlığı nedeniyle öldürmeye değil, ancak yaralamaya elverişli bir hale getirilmiş olması halinde, sadece silahın yapısı itibariyle elverişli olduğu ve etkili mesafeden ateş edildiğinden bahisle öldürmeye teşebbüs suçunun elverişli bir vasıtası ve delili kabul edilemez" gerekçesiyle kuş vurmaya mahsus saçmalarla doldurulmuş bir tüfekle 8 metre gibi hayati organların bulunduğu bölgeler de dahil olmak üzere, mağdurlardan bir tanesinde 53, diğerinde 7 adet saçma tanesi isabetiyle hayati tehlike doğurmayacak, 10 gün ve 7 gün iş ve güçlerinden kalacak şekilde yaralayan sanığın eylemi, adam öldürmeye teşebbüs değil, silahla yaralamak olarak nitelendirilmiştir.
Olayımızda da sanık 9 metre gibi yakın sayılacak mesafeden ateş etmesine ve hayati nahiyeleri dahil olmak üzere pek çok yerine isabet kaybetmesine rağmen saçma taneleri derine nüfuz etmemiştir. Bu hal suçta kullanılan av tüfeği olaydan önce öldürmeye elverişli olamayacak kadar küçük saçma taneleri veya gereğinden az miktarda barut konulduğunu göstermektedir. Başka bir deyişle sanığın suçta kullandığı av tüfeği, bu haliyle öldürmeye teşebbüs suçunun elverişli vasıtası değildir.
Adli Tıp Kurumu Fizik İncelemeler Balistik Şubesi'nin 15.1.1986 gün ve 32514 sayılı raporunda : "Orjinal dolu mermi kullanılarak yapılacak atışta, dolu fişek içinde ne çapta saçma tanesi bulunursa bulunsun, tüfeğin krokide belirtilen 9 metre mesafeden öldürücü niteliği haiz olduğunun yazılı bulunması mağdurda husule gelen yaraların mahiyeti gözönünde tutulduğunda sanığın "orjinal dolu mermi kullanarak" atış yapmadığını belgelemektedir.
Açıklanan hususlar gözönünde tutulduğunda, sanığın eyleminin silahla yaralamak" olarak nitelendirilmesinde zorunluluk bulunduğundan C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle C.Başsavcılığı itirazının REDDİNE, 2.3.1987 gününde ve oybirliğiyle karar verildi.