 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1986/5
K: 1986/79
T: 03.11.1986
DAVA : Zorla ırza geçmek suçundan sanık olarak Amasya Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda beraatine karar verilen Mustafa Yalçın'ın tutuk kaldığı günlere ilişkin olarak 466 sayılı yasaya göre vaki tazminat isteği üzerine lehine maddi ve manevi tazminat tayin ve takdirine dair Amasya Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 12.12.1984 gün ve 103/71 sayılı hüküm hazine vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesince incelenerek 13.3.1986 gün ve 5432/1185 sayılı ilamı ile Onanmasına karar verilmiştir.
C.Başsavcılığının, CMUK.nun 322. maddesi gereğince Özel Daire kararının kaldırılarak hükmün bozulması istemini bildiren 9.4.1986 gün ve 45 sayılı itiraznamesiyle dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine Ceza Genel Kurulunca okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 466 Sayılı Yasa uyarınca tazminat talebinde bulunan Mustafa Yalçın'ın lehine 21.752 lira maddi ve 2000 lira manevi tazminat tayin ve takdiri ile bunun hazineden alanırak kendisine verilmesine dair Amasya Ağır Ceza Mahkemesinden verilen hükmü inceleyen Özel Daire;
"Davacının sanık olarak yargılandığı dosyada suçunu ikrara ilişkin bir beyanda bulunmadığı gibi, duruşma sonunda beraatine karar verilmiş bulunması karşısında tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmediği gibi davalı vekilinin de temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle "hükmün onanmasına karar vermiş.
Bu karara karşı C. Başsavcılığı: (Mağdure müştekinin hazırlık tahkikatı sırasındaki 15.12.1982 günlü açık beyanı, bu beyanı teyit eden Selahattin Tutkun, Mehmet Şimşek, Hacıoğlu 1953 doğumlu Selahattin Tutkun ve Mustafa Türkoğlu'nun beyanları, iddiayı ve beyanları teyit eden sanık (davacı) Mustafa Yalçın'ın muayenesi sonunda Tekke Sağlık Ocağı Tabibliğince tanzim edilen ve sanıkta, yanakta beliren diş izlerini belirten 15.12.1982 gün, 6110-329 sayılı tabip raporu kanıt olarak mütalaa edilip kabul olunarak Sulh Ceza Mahkemesince eylemin niteliği ve olayın kasaba gibi dar çevrede olması da gözönünde bulundurularak sanığın fiilinin cebren ırza geçmek olarak tasvip ve kabul edilerek tutuklama kararı verilmesi haklı olup, haksız ve keyfi tutuklama olarak kabulü mümkün görülmemiştir. Bu nedenle onama kararının kaldırılması ve hükmün bozulması" görüşüyle itiraz etmiştir.
İncelenen dosyaya göre;
Davacı Mustafa Yalçın vekili 27.5.1983 tanzim ve 7.6.1983 havale tarihli dilekçe ile müvekkilinin, müştekilerin mücerret iddiasından başka aleyhinde hiçbir delil ve emare olmadığı halde evli bir kadının zorla ırzına geçmeden Taşova Sulh Ceza Mahkemesince 16.12.1982 gün ve 31 sayı ile tutuklandığını, yapılan itiraz ve başvurulara rağmen 55 gün haksız yere tutuklu bırakılarak mağdur edildiğini, Amasya Ağır Ceza Mahkemesinde bu suçtan yargılanıp 26.4.1983 tarih 39-45 sayı ile beraet ettiğini ve bunun kesinleştiğini ifade ile uğradığı zararı karşılamak için asgari ücret üzerinden hesapla 29.700 lira maddi ve 10.000 lira manevi tazminatın davalı hazineden tahsili ile kendilerine verilmesini talep etmiş, bu talebi inceleyen yerel mahkeme isteği haklı bularak tazminata hükmetmiştir.
466 Sayılı Yasanın 1. maddesinin 6. numaralı bendinde "yasa dairesinde tutuklandıktan sonra beraet eden kimseye Devletce tazminat verilmesi" öngörülmüş ve 4. maddesinde de tazminat sonra beraet eden kimseye Devletce tazminat verilmesi" öngörülmüş ve 4. maddesinde de tazminat talebine esas olan işleme (tutuklamaya) tamamiyle kendi ihmal veya kusurlu hareketiyle sebep olanlara tazminat verilmiyeceği kuralı kabul edilmiştir.
Sanık, ihmali veya kusurlu hareketleriyle tutuklanmasına sebebiyet vermemiş ve diğer yasal koşullarda gerçekleşmiş ise tazminat alabilecektir. 2.5.1977 gün ve 1/1 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında da kabul edildiği üzere Yargıtaydan geçmeden kesinleşen beraat kararını bu defa tazminat davasında subut yönünden incelemeye olanak yoktur.
Ayrıca; tazminata hükmolunurken saptanacak husus tevkifin haklı olup olmadığı diğer bir ifadeyle tutuklanmanın yerinde olup olmadığının belirlenmesi değil; davacının kendisinin (sanığın) firar, ikrar, suçu üzerine alma gibi tevkife mesnet olan haksız eyleminin (ihmal veya kusurunun) bulunup bulunmadığıdır.
Dosya kapsamına göre; bu yönüyle sanığa kabili izafe bir ihmal veya kusur bulunmadığı gibi; zaten C.Başsavcılığı itirazınında da bu hususa ilişkin bir görüş yer almamakta, sadece tevkifin haklılığı belirtilmektedir.
Açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararı ile bunu onayan özel daire kararında yasaya aykırılık yoktur.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle C. Başsavcılığı itirazının REDDİNE 3.11.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.