 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1986/456
K: 1987/23
T: 02.02.1987
DAVA : 3. Ordu Sıkıyönetim Komutanlığı Erzincan bir numaralı Askeri Mahkemesi'nin kesinleşmiş 26.10.1982 gün ve 371/248 sayılı kararı ile TCK.nun 141/5. maddesi uyarınca 5 yıl ağır hapis ve 173/3. maddesi gereğince bir sene 8 ay Tokat ili merkez ilçede ikametle emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulma cezasına hükümlü Ayhan'ın 647 Sayılı Kanun'un 19 ve 2184 sayılı kanunun 2. maddeleri uyarınca 15.7.1984 tarihinden geçerli olmak üzere şartla tahliyesine dair Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen 9.7.1984 gün ve 1984/133 Müt. sayılı karardan sonra, adı geçen sanığın "askerlik görevini er olarak yaptığından gözetim cezasını askerlik hizmetini bitirdikten sonra çekmek istediğini" Yerel C.Savcılığı'na bildirmesi üzerine, bu konuda bir karar verilmesi için dosyanın gönderildiği Tokat Ağır Ceza Mahkemesi, 22.8.1984 gün ve 264/69 sayı ile "TCK.nun 42/1. maddesi uyarınca hükümlünün cezasını bihakkın tahliye tarihi olan 11.11.1986 gününden sonra çekmesi gerektiğine" karar vermiş, acele itiraz yoluna başvurulmayan bu kararın kesinleşmesi üzerine; CMUK.nun 343. maddesi uyarınca "TCK.nun 173/son maddesi gereğince belli mıntıkada ve mahkeme kararında belirtilen süre zarfında emniyeti umumiye cezası altında bulundurulması gereken hükümlülerinin bu cezalarının infazına, bihakkın tahliye tarihinden sonra değil, şartla salıverilmeleri ile birlikte başlanması gerekeceği, nitekim bu hususun Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 3.6.1985 gün ve 269/337 sayılı ilamı ile kabul edilmiş olduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar ittihaz edilmiş olmasında isabet görülmediğinden, Tokat Ağır Ceza Mahkemesi'nden 22.8.1984 gün ve 264/69 sayılı kararının bozulması" lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 1.7.1986 gün ve 37358 sayılı yazılı emirlerine dayanarak düzenlenen C.Başsavcılığı'nın 8.7.1986 gün ve 566 sayılı ihbarnamesiyle istenilmiş olduğundan dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi 15.9.1986 gün ve 3723/4275 sayı ile;
Emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulma cezasının infazı şeklinde söz eden TCK.nun 42. maddesinde bu cezanın, asıl cezanın ikmal veya kısmen veya külliyen af olduğu tarihten itibaren başlayacağından sözedilmiştir. Hapis cezasının ancak bihakkın tahliye ile birlikte infaz edilmiş sayılabileceği hususunda herhangi bir tereddüp bulunmadığına göre; bu cezanın ancak bihakkın tahliyeden sonra infaz edilebileceği, meşruten tahliye döneminde infazının mümkün bulunmadığı açıktır. Ayrıca; 16.6.1983 tarih ve 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanun'un 39. maddesinde de emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulmak cezasının hürriyeti bağlayıcı cezaların bihakkın infazından sonra uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Belirtilen madde hükmü bu şekilde daha açık bir şekilde kaleme alındığı bu mahkemelerce verilecek bu kabil cezaların bihakkın tahliyeden sonra infazına başlanacağı konusunda herhangi bir duraksama bulunmadığı da nazara alındığında kanun koyucunun iradesinin bu gün için de daha açıkca ifade edildiğini kabul etmek gerekir.
Aksini kabul, aynı nev'i cezaların infazları konusunda Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nce verilip verilmediğine göre değişik bir uygulamayı kabul etme sonucunu doğurur.
Diğer taraftan TCK.nun 17. maddesinin 3. fıkrasında asıl cezaya emniyeti umumiye idaresinin nezareti altında bulunmak cezası ilave olunmuşsa meşruten tahliye halinde geçen zamanın bu ceza müddetinden mahsup edileceği belirtilmiştir. Bundanda açıkca anlaşılmaktadır ki meşruten tahliye dönemi emniyeti umumiye nezareti altında bulunmadan önce olacaktır. Aksine emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulmanın meşruten tahliye ile birlikte başlayacağı kabul olunduğu takdirde bu şekilde mahsubun yapılmasına hiçbir zaman imkan bulunmayacaktır.
Belirtilen nedenlerle yazılı emre atfen düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteminin CMUK. nun 343. maddesi uyarınca reddine karar vermiştir.
Bu karara karşı itiraz yoluna başvuran C.Başsavcılığı'nca özetle :
TCK.nun 173/3. maddesinde yer alan cezanın Genel Güvenlik gözetimi altında bulundurulma cezasından esasta ayrılan içerik ve değişiklikler taşıdığını ifade etmektedir.
2845 sayılı kanunun 39. maddesi, bu maddede 3200 sayılı kanunla yapılan değişikliğe ilişkin Hükümet Gerekçesi, Ceza Genel Kurulu'nun 3.6.1985 gün ve 269/337 sayılı kararı, TCK.nun 173/3. maddesindeki cezanın bihakkın tahliye tarihinden başlatılmasının hükümlüyü ailesiyle birlikte sosyal ve ekonomik bunalıp ve sıkıntıya düşüreceği ve amaca ters sonuçlara neden olacağı da gözönünde tutulduğunda, Özel Daire kararının kaldırılarak Tokat Ağır Ceza Mahkemesi'nin 22.8.1986 gün ve 264/69 sayılı kararının bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
Ayrıntıları CGK.nun 3.6.1985 gün ve 269/337 sayılı kararında da açıklandığı gibi TCK.nun 173/3. maddesinde : 1. babda yazılı cürümler için hükmolunacak ağır hapis cezalarına tertip edilen ceza müddetinin üçte birinden aşağı ve o müddeti geçmemek üzere tayin olunacak bir mıntıkada ikametle emniyeti umumiye nezareti altına alınmak cezası da ilave olunur hükmüne yer verilmiştir.
Olayımızda, sanık Ayhan'a TCK.nun 1. babında yazılı bir cürüm işlediği için, TCK.nun 141/5. maddesi uygulanmak suretiyle "5 yıl ağır hapis cezası" verildiği gibi, uygulanan yasa maddelerinin zorunlu sonucu olarak, aynı yasanın 173/son maddesi gereği " 1 sene 8 ay müddetle Tokat ilinde emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulmasına" da karar verilmiştir.
Özel Daire ile C.Başsavcılığı arasında oluş ve sübutta herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu husus; TCK.nun 173/son maddesi gereğince sanığa verilen 1 sene 8 ay müddetle Tokat İl'inde emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulma" cezasının sanığın, şartla salıverilmesi ile birlikte mi, yoksa diğer emniyeti umumiye nezareti cezalarında olduğu gibi, TCK.nun 42. maddesi gereğince asıl cezanın ikmal veya kısmen veya külliyen af olunduğu tarihte mi" başka bir deyişle bihakkın tahliye (meşruten tahliye süresinin bitimi tarihinden sonra mı başlaması gerektiği hususudur.
Özel Daire kararına dayanak yapılan 14.3.1966 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile "TCK.nun 173/son maddesi gereğince verilen emniyeti umumiye altına alınmak cezasının sürgün cezası niteliğinde olmadığı" belirlenmiş olup, konumuzla bir ilgisi bulunmamaktadır.
TCK.nun 173/son maddesi gereğince verilen emniyeti umumiye nezareti altına alınmak cezası diğer emniyeti umumiye nezareti altına alınmak cezasının, sürgün cezası niteliğinde olmadığı" belirlenmiş olup, konumuzla bir ilgisi bulunmaktadır.
TCK.nun 173/son maddesi gereğince verilen emniyeti umumiye nezareti altına alınmak cezası, diğer emniyeti umumiye nezareti altına alınmak cezalarından farklı özellikler taşımaktadır. Şöyle ki :
a - Anılan madde uyarınca verilen emniyeti umumiye cezalarında, "sanığın tayin olunacak bir mıntıkada ikamete" mecbur bırakılmasında asıl amaç suçlunun belli bir süre kendini suça iten çevreden uzak tutulmasıdır. Halbuki, bu cezanın infazına, şartla salıverme süresi sonunda başlandığı takdirde, sanık şartla salıverilme süresi içinde bu çevreye geri dönebilecek ve yıllar sonra kendisini "Mahkeme kararında belirtilen yerde" genel gözetim altında bulundurmanın, hele sanık salıverme süresini iyi halle geçirmişse hiçbir anlamı kalmayacaktır.
b - 647 Sayılı Yasa'nın 19/8. maddesi gereğince "şartla salıverilmiş olan hükümlükler hakkında şartla salıverme süresinin sonuna kadar TCK.nun 28. maddesinin 3 ve 4. fıkraları hükümleri uygulanır." Başka bir deyişle bütün hükümlüler şartla salıverilme süresi içinde emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulacaktır. TCK.nun 17/son maddesi hükmüne göre ise, şartla salıverme kararının geri alınması halinde sanığa verilen "emniyeti umumiye nezareti altında bulundurma cezasından" şartla salıverme halinde geçirdiği sürenin "mahsup"u gerekmektedir.
173/son maddeye göre "sanığın mahkeme kararında tayin edilen mıntıkada ve kararda belli edilen süre "emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulması zorunludur. Eğer bu maddeye dayanarak verilen emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulma cezasının şartla salıverilmesi ile birlikte başlamayacak olursa, şartla salıverilme kararı geri alındığı takdirde TCK.nun 17/son maddesi uygulanamayacak, sanık aleyhine durum yaratacak bu çeşit bir uygulama ise, "eşitlik ilkesine" aykırı olacaktır.
c - 8.5.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3200 sayılı Kanunla, Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki kanunun 39. maddesi değiştirilerek "Devlet Güvenlik Mahkemelerince hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edilenler, cezalarının bihakkın infazından sonra uygulanmak kaydıyla, ceza müddetini geçmemek üzere, mahkemenin hükmedeceği, müddetle ve tayin edeceği yerde emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulurlar" hükmüne yer verilmiştir.
Bu madde hükmünden kanun koyucunun amacının, diğer mahkemelerce 173/son maddenin uygulanması suretiyle verilen "tayin olunacak bir mıntıkada ikamete ilişkin emniyeti umumiye altında bulundurulma" cezasında da infaz tarihinin "cezaların bihakkın infazından sonra" başlayacağı yolunda olduğu anlamını çıkarmaya olanak yoktur. Esasen anılan maddenin son fıkrasında : (Bu maddenin uygulandığı hallerde TCK.nun 173. maddesinin son fıkrası hükmü uygulanmaz denmek suretiyle, kanun koyucu tarafından yasanın uygulama alanında açıklık getirdiği gibi hakkında 173/son maddesi uygulananların farklı bir infaz rejimine tabi tutulacakları da kabul edilmiştir.
Açıklanan hususlar gözönünde tutulduğunda, TCK.nun 173/son maddesi gereğince "belli bir mıntıkada ve mahkeme kararında belirtilen süre zarfında emniyeti umumiyeti cezası altında bulundurulması" gereken hükümlerin, bu cezalarının infazına, bihakkın tahliye tarihinden sonra değil, şartla salıverilmeleri ile birlikte başlanması gerekeceğinin kabulünde zorunluluk bulunduğundan C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile 9. Ceza Dairesi'nin 15.9.1986 gün ve 3723/4275 sayılı kararının KALDIRILMASINA, Tokat Ağır Ceza Mahkemesi'nin 22.8.1984 gün ve 264/69 sayılı kararının BOZULMASINA, varit görülen bozma nedeni sanık lehine bir uygulamayı içerdiğinden "sanık Ayhan hakkında TCK.nun 173/3. maddesi gereğince verilen bir sene 8 ay Tokat İli Merkez İlçede ikametle emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulma cezasının infazına ŞARTLA SALIVERİLMESİ İLE BİRLİKTE BAŞLAMASI" hususunun Genel Kurul'umuzca karara bağlanıp, kararın sonuç bölümünde bu şekilde açıklanmasına, 2.2.1987 gününde, üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.