 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1986/431
K: 1986/48
T: 17.02.1986
DAVA : Memurluk görevini kötüye kullanarak işlenen özel nitelikteki suçlar da (örnek olarak TCK.'nun 199, 209, 213. maddeleri gibi) özel hüküm uygulanırken, bunun haricinde kalan hallerde ise anılan genel hüküm olan 240. madde uygulanır.
Görevi kötüye kullanma suçunun maddi unsuru, memurun görevine giren hizmette görevini yasada yazılı hallerden başka hangi nedenle olursa olsun kötüye kullanmasıdır.
Suç failinin memur olacağı yasada belirtilmiş olup kimlerin memur olduğu veya memur sayıldığı ise 279. maddede gösterilmiştir.
Suç failinde memurluk sıfatının sonradan kalkmış olmasının suça etkisi yoktur.
Görevi kötüye kullanmaktan maksat, memurun görevini kanun ve nizamın gösterdiği usul ve esaslardan başka surette yapmasıdır. Memurun herhangi bir nedenle kanunu yetkisini aşması, kanunun koyduğu usul ve şekle uymaması, takdir yetkisini gayesi dışında kullanması, hareketin kanun ve nizama uymasına rağmen bu hareketin gerektirdiği ön şartlara uyulmaması gibi haller görevi kötüye kullanma şekline örnek oluşturmaktadır.
Görevi kötüye kullanma kavramının tanımı yasada yapılmamış bu husus uygulayıcılara bırakılmıştır. Anayasa Mahkemesinin 12.10.1965 gün 65/27 sayılı kararında da ifade edildiği üzere Devlet hayatında çeşitli kamu hizmetleri bulunmaktadır. Bu hizmetlerin yürütülmesini sağlayan mevzuatla her memurun görevinin niteliği, gerekleri, nasıl ve ne suretle yerine getirileceği belli edilmiş ve sınırları çizilmiştir. Hakim önüne gelen davada bu esasları gözönünde bulundurarak memurun görevini kötüye kullanıp kullanmadığını tayin ve takdir edecektir.
Suçun manevi unsurunu ise genel kasıt yanında özel kasıt oluşturur. Bu suç taksirle işlenmeyeceği gibi hukuki veya fiili yanılma hallerinde de suçun manevi unsuru oluşmayacağı için suçta düşünülemez.
KARAR : Bu açıklamalar karşısında Personel Müdürü olup yapmakta olduğu işin en önemli bir bölümünü oluşturan memur atama işinde sorumluluğu bir başka makama yükleyen sanık Ayşe Gecegörür'ün savunmalarının kabulüne olanak yoktur. Yasa bu konudaki görevi ve yetkiyi kendisine vermiştir.
Sorumlu gösterdiği Genel Müdürlüğün yasalar çerçevesinde hareket edilmesine dair yazısı haricinde dosyada aksine hiçbir delil bulunmamaktadır. Esasen, yasaya aykırı bir emir ya da talimatı yerine getirme zorunluluğu bulunmadığı gibi yerine getirme halinde bunu yerine getirenin de sorumluluktan kurtulamayacağı gözönünde bulundurulduğunda sanığın atama işlemlerinin ilgili atanacağı memuriyetin niteliklerine sahip olup olmadığını titizlikle araştırması ve sonucuna göre yasal işlemi yapması gerekir. Genel Müdürlük, Rabia Sarı'nın dilekçesi ile belgelerini başmüdürlüğe havale ederken (adı geçenin durumun tetkikiyle 657 sayılı yasanın 40, 46 ve 48. maddelerinin yerine getirilmesini ve başkaca kanuni bir sakınca görülmediği takdirde) atanmasının yapılmasını istemiştir. Yetkili memurun yasalara uygun hareket etmesi görevi gereğidir. Genel Müdürlüğün yasalar çerçevesinde işlem yapılmasına dair uyarısına bu nedenle gerek yoksa da buna rağmen memurun yasa dışına çıkarak işlem yapması hiçbir suretle bağışlanabilir bir eylem olamaz.
Sanık Ayşe Gecegörür, 657 sayılı yasanın 40 ve bu konudaki özel yönetmeliğin 9 uncu maddesine bilinçli bir şekilde karşı çıkarak 18 yaşını doldurmadığını gördüğü Rabia Sarı'nın adına işlemini hazırlayıp onaya sunmasıyla üzerine atılan görevi kötüye kullanma suçu oluşur.
Diğer sanığa gelince; Personel Müdürünün düzenlediği atama yazısını ve dayanaklarını yeterince incelemeden ve yasalara uygunluğunu denetlemeden, güvene dayanak imzalayıp işlemi tamamlaması, görevi ihmal suçunu oluşturur. Aksi düşünce yasanın amacına ters düşer ve devlet hizmetinde keyfiliğe, neden olur.
Bu itibarla müdahilin temyiz itirazının kabulü ile mahalli mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Esasta çoğunluk görüşüne katılmayan 5. Ceza Dairesi Başkanı F.Durudoğan, 6. Ceza Dairesi Başkanı S.Talu ile üyelerden Ü.Çevik, M.Uygun, M.M.Dinç, M.Aksoy ve S.Kanadoğlu, toplanan delillere, gösterilen gerekçe ve takdire göre direnme hükmünün onanması yönünde,
Subut ve suç vasfı yönünden çoğunluk görüşüne katılmayan 7. Ceza Dairesi Başkanı B. Damar ve üyelerden O.F.Yöndem, C.Gençkaya, C.Karakoç ve M.Z.Turan toplanan delillere, gösterilen gereke ve takdire göre sanık Mustafa Okumuşoğlu hakkındaki beraet hükmünün onanması diğer sanık Ayşe Gecegörür'ün eylemi görevi ihmal suçunu oluşturacağından bu sanık hakkındaki beraet hükmünün bozulması yönünde,
SONUÇ : Üyelerden S.Selçuk; mahkemenin kast yönünden gösterdiği gerekçenin yetersizliği sebebiyle hükmün bozulması yönünden oy kullanmışlardır.