Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1986/341
K: 1987/84
T: 02.03.1987
DAVA : Gündüzün bina içinden hırsızlık yapmak suçundan sanık Aziz'in mahkumiyetine dair, Kütahya 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nden verilen 8.5.1985 gün ve 729/224 sayılı hüküm C.Savcısı'nın temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nce incelenerek 13.5.1986 gün ve 2346/5197 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir.
C.Başsavcılığı'nın CMUK.nun 322. maddesi gereğince Özel Daire kararının kaldırılarak hükmün bozulması istemini bildiren 24.6.1986 gün ve 85 sayılı itiraznamesiyle dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Hırsızlık suçundan sanık Aziz'in TCK.nun 491/4, 522, 55/3, 59/2; 647 Sayılı Yasa'nın 4. maddelerinin ikişer defa uygulanıp verilen cezaların içtima ettirilmesi suretiyle sonuç olarak 39.600 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin hükmün, Özel Daire'ce incelenerek onanmasına karar verilmiştir.
Bu karara karşı itiraz yoluna başvuran C.Başsavcılığı'nca : Sanık, İstiklal Marşı söylemek için okul öğretmen ve öğrencilerinin bahçede toplandıkları sırada, okula ve öğretmenler odasına girmiş, sehbalar üzerinde bulunan iki müşteki öğretmene ait çantalardan 1.000 lira ve 6.300 lira miktarındaki paraları çalmıştır.
Mahkemece, sanığın aynı oda içinden, aynı zamanda iki ayrı çantadan para çalma eylemi, yenilenen kasıtlara bağlı iki ayrı suç kabul edilip, iki kere tecziyeye karar verilmiştir.
... Sanık TCK.nun 80. maddesi uygun olarak ve ikrarında açıklandığı üzere, "hırsızlık yapmak maksadı" ile, öğrencisi bulunmadığı halde okula girmiştir.
Öğretmenler odasında birbirine yakın, koltuk veya sehpalar üzerindeki iki ayrı çantadan para alma eylemine, her çanta için kastın yenilendiğini kabul etmek mümkün değildir.
Çantaların değişik kişilere ait, olması kastın yenilendiğini kabule yeterli değildir.
Zira, suç kararındaki birlik sonucu yasanın aynı hükmü iki kere ihlal edilmiştir. Bilindiği gibi suç işleme kararı, suç işlemek kastından daha geniş bir kavramdır. Mağdurların birden çok olması TCK.nun 80. maddesinin uygulanmasına engel değildir.
"Müteselsil suçta mağdurun aynı kimse olması şart sayılmaz. Kanun muhtelif fiillerin aynı hükmü ihlal etmelerini nazara almış, bu hali genel ve soyut olarak düşünmüş mağdurların menfaatlerini koruma maksadıyla hareket etmemiştir." F.Erem, TCK., 1984, S. 379.
"Hırsız için, çalacağı eşyanın kime ait olduğu önemli değildir." Gözübüyük, TCK.nun Açıklaması, 1. Cilt S.308.
...Haziran 1929 tarih ve 26-20 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nda TCK.nun 80. maddesinin şahıslara karşı işyenen suçlarda, mülkiyete karşı işlenen suçlarda farklı şekilde uygulanacağı belirtilerek, olayımızdaki durumu da aşarak "...Bilfarz bir hizmetçi muhtelif günlerde bir kısmı ev sahibine ve bir kısmı da eve gelen misafirlere ait bulunan bir eşyayı sirkat ettiği surette, taarruz edilen eşhasın taahhüdüne rağmen müteselsil suç vücuda gelebilir" görüşü ileri sürülmüştür.
Bu görüşler kaynak yasayı yorumlayan MAJNO, (Cilt 1, S.437) tarafından benimsendiği gibi, Yargıtay CGK.nun 1.10.1984 gün ve 103/293; 25.11.1985 gün ve 220/585; 31.1.1986 gün ve 16/166 sayılı kararlarında da benimsenerek tekrar edilmiştir.
Olayımızda yer ve zaman birliği bulunduğu, iki kişiye ait çantaların kastın yenilenmesini gerektirmeyecek yakınlıkta ve birarada bulunduğu nazara alındığında TCK.nun 80. maddesinin uygulanması gerektiği sonuç ve kanaatine varmaktayız. Oluşta ve sanığın ikrarları ile ortaya koyduğu işlenme şekil ve nedenlerinde de aksi sonuca götürecek bir husus yoktur. Kaldı ki hırsızlığın nitelikli şekli olan yağma suçlarında aynı durumda birden çok kişinin yağmalanması hallerinde TCK.nun 80. maddesi uygulanmakta, bunun hangi gerekçelere dayandığı açıklanmamaktadır.
Açıklanan hususlar gözönünde tutularak Özel Daire onama kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
Dosya içeriğine göre :
İstiklal Marşı söylemek için okul öğretmen ve öğrencilerinin bahçede toplanmalarından yararlanan sanık, öğretmenler odasına girerek, orada bulunan öğretmenlere ait çantaların birinden 1.000 diğerinden 6.300 lira alarak hırsızlık suçunu işlemiştir.
Özel Daire ile C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık; sanığın eylemenin iki ayrı suç mu, yoksa müteselsil suç mu oluşturduğu hususudur.
Müteselsil suç, TCK.nun 80. maddesinde : "Bir suç işlemek kararının icrası cümlesinden olarak kanunun aynı hükmünün birkaç defa ihlal edilmesi muhtelif zamanlarda vaki olsa bile bir suç sayılır" şeklinde tarif edilmiştir.
Bu tarife göre, müteselsil suçun varlığının kabulü için 1. şart, ortada birden fazla suç bulunması ikinci şart, bu suçların kanunun aynı hükümlü ihlal etmesi; 3. şart da, birden fazla suçların aynı suç işleme kararına bağlanabilmesidir.
İtalyan yazarlarının çoğu tarafından kabul edilen görüşe göre; müteselsil suç gerçekte herbiri bağımsız nitelikte olan birden çok suçtan meydana gelmiştir. Müteselsil suçtaki arasındaki birlik farazi bir nitelik göstermektedir. Çünkü suni olarak kanun tarafından birleştirilmişlerdir. Durum böyle olunca, müteselsil suçu teşkil eden her suçun, kanunun bu konudaki hükümleri dışında bağımsız niteliklerini kabul etmek gerekir. (Kayıhan İÇEL, Suçların İçtimaı, S.93)
Müteselsil, suçun subjektif unsuru olan "bir suç işleme kararından ne anlaşılması gerektiği, konumuz bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu bakımdan çoğunluk görüşüne esas alınan bilimsel görüşler ve mahkeme içtihatları aşağıda özetlenmiştir.
a - Suç işleme kararından, kanunun aynı hükmünü müteaddit defalar ihlal etmek hususunda önceden kurulan bir plan, genel bir niyet anlaşılır, fail, önceden böyle bir plan veya niyeti tesbit etmiş, bunu bir defada gerçekleştirecek yerde, kısımlara bölmeyi ve o suretle gerçekleştirmeyi dahi uygun görmüş ve bu plana göre hareket ettiği içindir ki müteaddit kısımlar, tek bir müteselsil suç meydana getirmiştir.
Çeşitli suçlar arasında az veya çok bir zaman aralığının var olması, bu suçların aynı suç işleme kararının etkisi altında işlenmediğini, her zaman belirtmez. Gerçekten 80. madde muhtelif ihlallerin "muhtelif zamanlarda" meydana gelse de, bir suç sayılacağını belirtmiştir. Ancak aynı suç işleme kararını var olup olmadığını takdir etmek durumunda bulunan hakim aradan uzun bir süre geçmesini, yeni bir suç işleme kararının bulunduğuna ilişkin bir karine sayabilir. ANTOLİSEİ, MAGGİORE, MANZİNİ, RANİERİ, PANNAİN ve TOSUN'a atfen DÖNMEZER-ERMAN, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, Cilt. 1, 8. Bası S. 459)
b - Suç kararında birlik, teselsülü meydana getiren eylemlerin aynı kastın ürünü olmaları demek değildir. Her biri, bağımsız olan bu eylemler ayrı ayrı kasıtla işlenmişlerdir. Esasen böyle bir anlayışa 80. maddenin yürürlükteki biçimi engeldir. Madde, 4055 sayılı yasa ile değiştirilmeden önce "bir kastı cürminin ef'ali icraiyesi"nden söz açıyordu. Maddede bugün yer alan "suç kararında birlik unsuru, olup bu eylemleri işleme tasarımı, planı olarak tanımlanabilir" (UĞUR ALACAKAPTAN, Suçun Unsurları, S. 57)
c - Umumi bir "Saik" birliğine kadar gitmemek şartıyla, müteselsil suçu teşkil eden hareketlerin aynı gayeye tevcih edilmeleri "Suç işleme kararında birlik"in kıstası olarak kabul edilebilir.
Mağdurların taaddüdü halinde teselsülü red etmek adalete uygun değildir. Müteselsil suçta mağdurun aynı kimse olması şart sayılamaz. Kanun, muhtelif fiillerin aynı hükmü ihlal etmelerini nazara almış, bu hali genel ve soyut olarak düşünmüş, mağdurların menfaatlerini korumak maksadıyla hareket etmemiştir. (Faruk Erem, TCK. Hukuku, Cilt 1, 12. Bası, S.375 ve devamı)
d - Müteaddit kimselere ait eşyanın çalınması niyetinin aynı defada husule gelmesi mümkündür. Çalacağı eşyanın kime ait olduğu hırsız için ehemmiyeti haiz değildir. Fakat katil veya yaralayan için öldüreceği veya yaralayacağı adamın şahsı, hırsızın çalacağı eşya o kimselerin adedince hususi sebeplere tabidir ve onun gayesi vardır. Müstakil sebep ve bilhassa müstakil gayelerin bulunduğu yerde müstakil kararlar da vardır. ( İMPALLOMENİ'ye atfen MAJNO, Ceza Kanunu Şerhi Cilt 1, S. 431)
e - İsviçre Federal Mahkemesi'nce benimsenen görüşe göre, gündelik hayat tecrübelerine dayanan doğal nitelikte bir gözlem sonucunda, failin işlediği fiillerden herhangi birinin önceki fiillerin devamını teşkil ettiği ve böylece failin bütün hareketleri kapsadığı anlaşıldığı takdirde, müteselsil suçun subjektif şartı gerçekleşmiş sayılır. Hareketlerin işlenişindeki benzerlik ve süreklilik iradedeki birliği ortaya çıkan bir kriterdir.
Alman Federal Mahkemesinin bir kararına göre, başlangıçtan itibaren tüm neticeye yönelmiş bir tüm kast bulunmasa dahi, şayet fail engeç ilk fiili işlediği sırada sonraki fiillerin işlenmesine karar verir ve böylece fiillerini teselsül ettirirse, müteselsil suçun subjektif şartı gerçekleşmiş sayılır.
Türk doktirininde TOSUN'da Müteselsil Suçlar İHEM, Cilt XXII, Sayı : 1-4, S.136) müteselsil suçun subjektif şartının sadece suç konusuna ilişkin bir tasavvur olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtmekte ve önceden alınmış somut bir karar olmasa dahi, failin yapmak istediği hususu bir bütün halinde işlemiş bulunmasını teselsül ilişkisinin subjektif şartının gerçekleşmesi yönünden yeterli görmektedir.
MANZİNİ'ye göre de, müteselsil suçun subjektif unsuru, değişmez, somut bir plan niteliğinde bulunan ve fiillerin işlenmesinden önce öngörülen belirli bir faaliyet gerçekleştirilerek, belirli bir neticeye varmak iradesidir. Çıkacak fırsatlardan yararlanma hususunda genel bir kasıt yeterli değildir.
Her hareketin önceki hareketlerin devamı olarak gözükmesi ve böylece failin bütün hareketlerinin arasında tek bir subjektif bağlantının bulunması "aynı suç işleme kararı"nın kabulünü sonuçlar... Kişilik haklarına ve toplumsal hukuki değerlere karşı işlenen suçlarda hak sahipleri veya suçun maddi konusu farklı olsa da, müteselsil suçun bütün şartları gibi subjektif şartı da gerçekleşebilir. Teselsül hükümleri uygulanırken, mal varlığı hakları, kişilik hakları ve toplumsal hukuki değerler şeklinde bir ayırımın yapılmasını haklı gösterecek bir gerekçe bulunamaz; bulunsa dahi böyle bir ayırım bu yönden herhangi bir sınırlama yapmamış olan kanunumuza aykırı nitelik taşır. Her olayın özelliklerini gözönünde tutarak "aynı suç işleme kararı"nı araştıracak olan hakim, diğer yardımcı kriterlerle birlikte, suçların mağdurlarındaki değişikliği de bu yönde değerlendirebilir. Yoksa mağdurların veya suçun maddi konusunun değişik olmasına, suç işleme kararının değiştiğini gösteren kesin bir delil niteliği tanınamaz (Kayıhan İÇEL, adı geçen eser, S.91-151)
f - Nitekim yukarıda açıklanan görüşler doğrultusunda Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 1.10.1984 gün ve 103-293 sayılı kararında "sanığın bir plan yaparak top sahasına çektiği müşteki çocukların saatlerini zorla alması olayında, bir suç işlemek kararıyla hareket ederek yasanın aynı hükmünü birden çok ihlal etmiş olup, fiilleri hakkında TCK.nun 80. maddesi uygulanmalıdır" Haziran 1929 tarih ve 26-20 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nda; "Mülkiyet aleyhine işlenen suçlara gelince; duçarı taarruz ve tecavüz olan şahsın aynı veya müteaddit olması, müteselsil suçu tayinde mikyas olamayacağından ittifak edilmiştir. Kastı cürminin vahdetini tayinde, taarruz edilen eşhasın ne taddüdü ve ne de ayniyeti haizi tesir değildir. Bilfarz bir hizmetçi muhtelif günlerde bir kısmı ev sahibine ve bir kısmı da eve gelen misafirlere ait bulunan bir eşyayı sirkat ettiği surette, taarruz edilen eşhasın taaddüdüne rağmen müselsil suç vücuda gelebilir" denilmektedir.
Yukarıda açıklanan bilimsel görüşler ve Yargıtay kararları birlikte değerlendirildiğinde, öğretmenlerin İstiklal Marşı Töreni'nde bulunmalarından yararlanarak, öğretmenler odasında bulunan ayrı kişilere ait iki çantadan da para çalan sanığın, müteselsil şekilde hırsızlık suçunu işlediğini kabulde zorunluluk bulunduğundan C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile 6. Ceza Dairesi'nin 13.5.1986 gün ve 2346/5197 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA, Yerel Mahkeme hükmünün BOZULMASINA, konunun 2.2.1987 günü yapılan 1. müzakeresinde yasal çoğunluk sağlanamadığından 2.3.1987 günü yapılan 2. müzakerede ve oyçokluğu ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini