 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1986/31
K: 1986/195
T: 07.04.1986
DAVA : Ruhsatsız silah bulundurmak ve satmak suçlarından sanık (B.A.) hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ORTADAN KALDIRILMASINA, sanıklardan (H.O.) ve (B.G.)'nun mahkumiyetlerine ilişkin olarak Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesinden 28.10.1985 gün ve 53-115 sayı ile verilen hükmün sanık vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 10.1.1986 gün ve 107-37 sayı ile sanık (H.O.) hakkındaki hükmün onanmasına, (B.G.) hakkındaki hükmün 3250 sayılı yasanın uygulanması suretiyle ortadan kaldırılmasına karar vermiştir.
Sanıklardan (H.O.) hakkındaki onama kararına C.Başsavcılığınca 27.1.1986 gün, 14 sayı ile ve CMUK.nun 322. maddesi gereğince itiraz edilmesi üzerine dosya Ceza Genel Kurulunda incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Ruhsatsız silah bulundurmak ve satmak suçundan sanık (B.A.)'ın eyleminin 6136 sayılı yasanın 13. maddesine uyduğu anlaşıldığından hakkında açılan kamu davasının TCK.nun 102/4, 104. maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına, (H.O.)'ın 6136 sayılı yasanın 13/2. TCK.nun 59. maddeleri gereğince 4 sene 2 ay hapis ve 20.833 lira ağır para cezasıyla tecziyesine sanık silahı ayını hatırlayamadığı 1980 yılı içinde sattığını belirttiğinden, zaman sanık lehine yorumlanarak hakkında 2305 sayıl kanunu uygulanmasına gerek olmadığına, sanık (B.G.)'nun 1636 sayılı kanunun 13/2. maddesi 2790 sayılı kanun hükümleri ve TCK.nun 59. maddesi gereğince sonuç olarak 4 sene 2 ay hapis 6500 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına suç konusu silahların yakalanma tarihi ve 2478 sayılı kanunla 6136 sayılı kanunda yapılan değişiklikler dikkate alınarak sanık hakkında 2305 sayılı kanununuygulanmasına gerek olmadığına ilişkin hüküm hakkında, özel daire :
1 - Sanık (H.Ö.) hakkındaki kamu davası zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmış bulunan (B.A.) dan satın aldığı Kaleşinkof tüfeği, 12.9.1980 tarihinden sonra aynı yıl içinde 26.2.1985 tarihinde teslim alındığı toplanan kanıtlardan anlaşılmasına, 3250 sayılı kanunun ek 3. maddesinin 3. fıkrasında "bu madde hükümlerinin bu maddede belirtilen süre dışında işlenen 6136 sayılı kanuna aykırılık suçlarında uygulanamayacağının" vurgulanmış bulunmasına ve tetkik olunan dosya içeriğine göre sanık vekilinin suç niteliğinde ve uygulamaya ilişen temyiz itirazlarının reddiyle, tebliğnamede yazılı olan ve sanığın eyleminin 3250 sayılı kanunun Ek-3. maddesi kapsamına girdiğinden kamu davasının bu nedenle ortadan kaldırılması gereğine değinen isteme aykırı olarak bu sanık hakkındaki hükmün ONANMASINA,
2 - Sanık (B.G.)'nun 6136 sayılı kanuna aykırı olarak izinsiz bulundurduğu Kaleşinkof silah, 2 tabanca ve mermileri dosyadaki kanıtlara göre 26.2.1985 günü, 2305 sayılı kanuna 3250 sayılı kanunla eklenen ek 3. maddede yazılı koşullar uyarınca teslim ettiği kabul edilmekle, hükmün CMUK.'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ve yine aynı yasanın 322/1 ve 3250 sayılı kanunun Ek-3. maddesi gereğince hakkındaki kamu davasının ortadan kaldırılmasına sanığın tahliyesine zoralımına karar verilen silahlar ve mermiler için 6136 sayılı kanunun 10. maddesi gereğince yerinde işlem yapılmasına karar vermiştir.
Bu karara karşı itiraz yoluna başvuran C.Başsavcılığınca :
Özel Dairenin 10.1.1986 gün 107/37 sayılı ilamının sanıklardan (H.O.) hakkındaki hükmün onanmasına ilişkin kısmı, 3250 sayılı kanunun düzenleme amacı ile ruhuna hakkaniyet ve nısfet kurallarına aykırı görüldüğünden ilamın yalnızca bu kısmına itirazda bulunulmasında, zorunluluk görülmüştür.
Nitekim, olay, (B.A.) isimli kişinin silah kaçakçılığı yaptığının güvenlik kuvvetlerine ihbarı üzerine, bu şahsın yakalanarak sorgulanması sırasında suçunu kabul edip, çeşitli kişilere silah sattığını, bu arada 1979 yılı içerisinde sanık (H.O.)'a da kaleşnikof markalı bir silah sattığını açıklaması, güvenlik kuvvetlerince bilgisine başvurulan sanık (H.O.)'ın hiçbir zorlamaya başvurulmadan (B.A.)'dan aldığı bu silahı tahminen 1980 yılı sonlarına doğru (B.G.)'na sattığını ikrar ederek, zabıta görevlileriyle birlikte gidip (B.G.)'nun evini göstermesi (B.G.)'nun da sanık (H.O.)'dan aldığı Kalenşinkof silah ile başka kaynaklardan sağladığı iki tabanca on şarjör ve 160 adet mermiyi, 23.1.1985 tarihinde güvenlik kuvvetlerine teslim etmesi şeklinde oluşup gelişmiştir.
Olayın yukarıda değinilen cereyan şekli hakkında Yerel Mahkeme hükmü ile tebliğname ve Yüksek Dairenin kabulleri arasında hiçbir farklılık mevcut değildir.
Burada çözümlenmesi gereken sorun, sanık (H.O.)'ın 2305 sayılı kanuna 3.1.1986 tarihinde 3250 sayılı kanunla eklenen Ek-3. madde hükmünden yararlanıp yararlanamayacağıdır.
2305 sayılı kanuna 3.1.1986 tarihinde 3250 sayılı kanunla eklenen Ek-3. madde "Bu kanunun 1. maddesinde sayılan silah, mermi, patlayıcı madde, diğer alet ve benzerlerini 21 Ocak 1982 günü ile bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 60. günün mesai bitimi arasında resmi makamlara kendiliğinden veya çağrı ve uyarı üzerine teslim edenler, yerlerini bildirenler ile güvenlik kuvvetleri veya diğer yetkililerce bunulabilecek yerlere bırakmak suretiyle terk edenler hakkında takibat yapılmaz, hükmolunmuş cezalar yerine getirilmez ve kanuni sonuçları ortadan kalkar, bu madde hükümleri, bu maddede belirtilen süre dışında 6136 sayılı kanuna veya TCK.nun 264. maddesine muhalefet edenler hakkında uygulanmaz" hükmünü taşımaktadır.
Sanık (H.O.)'ın 23.1.1985 günü, kolluk görvlilerine silahını sattığı kişi olan (B.G.)'nun adını vererek, onlarla birlikte gidip evini gösterdiği ve böylece sattığı silaha ilaveten iki ayrı tabanca şarjör ve mermilerin teslimini sağladığında kuşku bulunmamaktadır. Ancak yüksek dairenin kabulü gibi sanık (H.O.) 6136 sayılı kanuna aykırılık suçunu 3250 sayılı kanunun Ek-3. maddesinin 3. fıkrasında belirtilen süre dışında mı işlemiştir?
Bu sanığa yüklenen 6136 sayılı kanuna aykırı davranma suçu, C.G.K.nun 3.12.1979 gün ve 476/547 sayılı Özel Dairenin 13.11.1980 gün ve 6455/6786 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi süreklilik gösteren uygulama ve öğretideki tanımıyla "mütemadi" bir suçtur. Bir kısım suçlarda failin hareketinden doğan netice bazen belirli bir süre devam eder. Neticenin devam etmeyip derhal nihayete erdiği suçlar "ani", neticenin devam ettiği suçlar ise "Mütemadi" suçlardır. Mütemadi suçlar, öğretide kabul edildiği üzere, icrai bir şekil gösterebileceği gibi ihmali de olabilir. İcrai bir suçun temadi etmesi için bir icrai, bazen de ihmali hareketin biraraya gelmesi gerekebilir. Şöyle ki; fail önce müsbet bir hareket yaparak suçun icrai kısmını ika eder, sonradan menfi bir durumu koruyarak temadiye son vermez.
Olayımızda sanık (H.O.)'ın silahını 1980 yılı içerisinde (B.G.)'na satmış olması suçunu ani bir suç haline dönüştürmeyeceği gibi sürekliliği kestiği anlamına da gelmez. Hakkında satış eyleminden dolayı kesinti husule getirecek şekilde dava açılmış da değildir. Nitekim, sanık (H.O.) silahını (B.G.)'nun güvenlik kuvvetlerine tesliminden birkaç gün önce ondan tekrar geri alıp, kendisinden istendiğinde kolluğa verseydi bu kez, araya yeni bir silah satın alışı daha girmiş olduğu halde önceden hakkında dava açılmamış bulunduğu nazara alındığında eylemi tek suç teşkil edecek ve 3250 sayılı kanun hükmünden yararlanacaktır. Bu itibarla sanık (H.O.) hakkında 3250 sayılı kanun hükmünden yararlanacaktır. Bu itibarla sanık (H.O.) hakkında 3250 sayılı kanunun Ek-3. maddesinin teslim süresine ilişkin 3. fıkrasının aleyhte yorumlanma olanağı bulunmamaktadır.
Silah kaçakçılığı yaptığı açık ikrarından anlaşılan (B.A.) hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle Yerel Mahkemece, sanık (H.O.)'dan aldığı silaha ilaveten iki tabanca on şarjör ve 160 adet mermiyi güvenlik kuvvetlerine teslim etmesi nedeniyle (B.G.) hakkındaki kamu davasının ise Yüksek Dairece, 3250 sayılı kanun uyarınca ortadan kaldırılmasına karşın, 60 yaşını geçmiş teslim iradesini taşıdığı anlaşılan sanık (H.O.) hakkındaki 4 yıl 2 ay hapis 20833 lira ağır para cezasının ilişkin hükmün onanması hakkaniyet ve nısfet kurallarına da uygun düşmemektedir.
2305 sayılı kanuna 3250 sayılı kanunla eklenen Ek-3. madde hükmü "Kanunun esas fikri" "Kanunun yayımlanması hususundaki amaç" ve "Hukuken genel prensipleri" metinleri uygulanması sırasındaki koşullara göre anlamayı zorunlu kılan "geliştirici ve genişletici" yoruma tabi tutulduğunda sanık (H.O.)'ın da 3250 sayılı kanunun hükmünden yararlandırılması gerektiği kanaatındayız.
Bu itibarla 6136 sayılı kanuna aykırılık suçlarının mütemadi, süreklilik gösteren suçlardan olması, suç tarihinin sürekliliğini bittiği tarih bulunması sanık (H.O.)'ın silahını sattığı kişiyi ve yerini 23.1.1985 tarihinde güvenlik kuvvetleriyle birlikte giderek gösterdiğinin ve sattığı silahtan ayrı olarak iki tabanca, on şarjör ve 160 merminin daha elde edilmesini sağladığının anlaşılması karşısında, 3250 sayılı yasa hükmünden yararlandırılması gerektiğinden Özel Dairenin 10.1.1986 gün ve 107/37 sayılı ilamının sanık (H.O.) hakkındaki onamaya ilişkin kısmının kaldırılması ve Yerel Mahkeme hükmünün bu nedenle bozulması CMUK.nun 322 ve 3250 sayılı kanunun 1. maddeleri uyarınca düzeltilmesi olanağı bulunduğundan sanık (H.O.) hakkındaki kamu davasının ortadan kaldırılması suç eşyası hakkında 6136 sayılı kanunun 10. maddesi gereğince yerinde işlem ifası, isteğin kapsamına göre sanık (H.O.)'ın telle tahliyesi talep olunmuştur.
Dosyaya oluşa ve mevcut delillere göre :
Sanık (H.O.) hakkında açılan kamu davası zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmış bulunan (B.A.) isimli şahıstan satın aldığı Kalenşinkof marka tüfeği 1980 yılı sonlarına doğru (B.G.)'na sattığını ikrar ettiği gibi adı geçen şahsın evini de göstererek, 23.1.1985 tarihinde suç konusu silahla birlikte iki adet tabanca on şarjör ve 160 merminin ele geçmesini sağlamıştır.
Her ne kadar 2305 sayılı kanuna 3250 sayılı kanunla eklenen Ek-3. maddenin son fıkrasında "bu madde hükümleri bu maddede belirtilen süre dışında 6136 sayılı kanuna veya TCK.nun 264. maddesine muhalefet edenler hakkında uygulanmaz" hükmüne yer verilmişse de sanık (H.O.)'ın 3250 sayılı yasanın yürürlükte bulunduğu süre içinde silah sattığı kişiyi söylemek ve yerini de göstermek suretiyle bu kanundan yararlanmak için gerekli olan ve başka türlü belirtemiyeceği "teslim irade ve isteği"ni açıkça ortaya koyduğu gözönünde tutulduğunda, C.Başsavcılığı itrazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üyeler: (Sanık H.O.)'ın silah satma suçunun 1980 yılı son aylarında oluştuğu 3250 sayılı yasanın da bu yasadan yararlanmak için kesin tarih belirlediği gözönünde tutulduğunda, C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, bu yolda oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 10.1.1986 gün ve 107/37 sayılı kararından sanık (H.O.) hakkındaki "onama"ya ilişen kısmının KALDIRILMASINA, Yerel Mahkeme hükmünün BOZULMASINA, 3250 sayılı kanunun 1. maddesi hükmü gözönünde tutularak ve CMUK.nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık (H.O.) hakkındaki kamu davasının ortadan kaldırılmasına 7.4.1986 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.