 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1986/293
K: 1986/466
T: 27.10.1986
DAVA : Gasp suçunu gizlemek ve kendini iş bu cezadan kurtarmak maksadı ile adam öldürmekten sanık Turgut'un, hükümlülüğüne dair, (İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 25.10.1985 gün ve 347/166 sayılı hüküm sanık vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nca incelenerek 22.4.1986 gün ve 1400/1663 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir.
C. Başsavcılığı'nın CMUK.nun 322. maddesi gereğince özel Daire kararının kaldırılarak hükmün bozulması istemini bildiren 16.5.1986 gün ve 59 sayılı itiraznamesiyle dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Gasp suçunu gizlemek ve kendini işbu cezadan kurtarmak maksadı ile Aziz'i öldürmekten sanık Turgut'un, TCK.nun 450/9, 59, 40. maddeleri uyarınca müebbet ağır hapis cezası ile hükümlendirilmesine ilişkin karar, sanık vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce incelenerek:
1 - Mahkemenin tahkikat ve duruşmadan edindiği kanaatla ve TCK.nun 67. maddesini nazara alarak vardığı sonuçta bir isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamede ileri sürülen bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
2 - Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, takdiri tahfife ilişkin cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükmüde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanığın suçun niteliğine, bu suretle adam öldürme eylemine katılmadığına ilişen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle re'sen de temyize tabi bulunan hükmün tebilğnamedeki düşünce hilafına onanmasına karar verilmiştir.
Daire kararına karşı itiraz yoluna başvuran C. Başsavcılığı: (Sanıklar soygun yapmak için biraraya gelip, Turgay'ın kullandığı vasıta ile gittikleri, Turgay'ı arabada kaldığı, diğerlerinin ... Gıda Pazarı'na girdikleri, alış-veriş yapma tavrı takındıkları, Turan'ın kasten cebindeki paradan fazla emtia aldığı, cebinde bulunan 40 lirayı verip bakiye 50 lirayı Turgay'dan getirmesi için Kımbıl Ali'yi arabaya gönderip, etrafı kontrol ettirdiği, parayı getiren Kımbıl Ali'nin etrafın müsait olduğu işaretini Turan'a verdiği, Kımbıl Ali'nin getirdiği parayı kasaya verip hemen tabancasını çekip "bu bir soygundur, kimse kıpırdamasın" ihtarını yaparak tabancanın namlusuna mermi verdiği anda maktul Aziz'in, Kımbıl Ali'nin üzerine atlayıp bileğinden yakalayarak onunla boğuşmaya başladığı, maktulün karşı koyması üzerine sanıklardan Turan'ın hamil bulunduğu tabancasını çekip iki el ateş ederek Aziz'i öldürdüğü ve sanıkların birlikte olay yerinden kaçtıkları anlaşılmakta, mahkemece de o yolda kabul olunmuş bulunmaktadır.
Turgut'un sadece soygun kastı ile dükkana geldiğinin öldürme fiiline fiilen ve fikren iştirak etmediğinin anlaşılmasına göre, geceleyin silahlı olarak ikiden ziyade kimselerle gaspa teşebbüs suçundan mahkum edilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi yasaya, uygun görülememiştir) biçimindeki açıklamaları ile Özel Daire kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
Dosyaya göre:
Gasp suçundan dolayı haklarında verilen hükümlülük kararı kesinleşmiş bulunan sanıklar Turgay, Turan ile Turgut ve firarda bulunması nedeniyle hakkında dava açılamayan Kımbıl Ali namıyla maruf şahsın soygun yapmak hususunda anlaşmaya vardıktan sonra, İstanbul'un muhtelif semtlerindeki işyerlerinden soygun yaptıkları, olay günü yine bir araya gelerek yeni bir soygun yapmayı kararlaştırdıktan sonra her zamanki gibi sanık Turgay'ın yönetimindeki otomobille soygun yapabilecekleri bir işyeri aradıkları, maktul Aziz'e ait Gıda Pazarını uygun gördükleri, sanık Turgay'ın otomobili bu dükkanın biraz ilerisinde çalışır vaziyette tuttuğu, Turan, Turgut ve hali firarda bulunan Kımbıl Ali'nin dükkanın içerisine girdikleri, asıl maksatlarını gizlemek için bazı maddeleri satın aldıkları, sanık Turan'ın üzerinde para yokmuş gibi tavır takınarak cebinden 40 lira çıkarıp tezgahın üzerine koyduktan sonra etrafı kontrol etmek için Kımbıl Ali'yi "git arabadan 50 lira getir" diye dışarı gönderdiği, Kımbıl Ali'nin dışarıya çıkarak etrafı kontrol edip çevrenin soygun için elverişli bulunduğunu saptayarak geri dönüş şeriklerine etrafın müsait olduğu işaretini verip hemen tabancasını çekerek "bu bir soygundur, kimse kıpırdamasın" ihtarını vermesiyle beraber maktul Aziz'in, Kımbıl Ali'nin üzerine atlayıp mücadele ettiği anda, Turan'ın ani bir hareketle tabancasını çekip iki el ateş ederek Aziz'i öldürdüğü ve ani olarak meydana gelen bu öldürme olayından sonra dışarıda bekleyen otomobile binip olay yerinden uzaklaştıkları ve bilahare yakalandıkları, mahkemece de bu biçimde kabul edilen eylemden dolayı sanık Turgut'un aslı maddi failin fiilini engellememek veya ortadan uzaklaşmamak suretiyle öldürme suçuna iştirak ettiği kabul edilerek TCK.nun 67. maddesi delaletiyle 450/9. maddesiyle mahkumiyetine karar verilmiştir.
Görülüyor ki; sadece soygun yapmak için fikir birliğine varan sanıklar dükkana girmişler, önceden kararlaştıkları gibi maksatlarını gizlemek için alış-verişte bulunmuşlar, sanık Turan, Kımbıl Ali'yi noksan kalan parayı getirmek bahanesiyle dışarıyı kontrol etmesi için göndermiş, kontrolü yapan Kımbıl Ali döndüğünde tabancasını çekip "bu bir soygundur, kimse kıpırdamasın" dediği sırada, maktül Aziz, Ali'nin üzerine atlayıp bileğinden yakalayarak tabancayı elinden almak istemiş, bu anda sanık Turan silahını çekip ateş ederek Aziz'i öldürmüştür.
Açıklanan bu oluş içinde; sanık Turgut'un öldürme fiiline ilişkin ve dahil hiçbir davranışı yoktur ve öldürme diğer sanıklar tarafından bir anda husule getirilmiştir.
Çözümlenecek sorun; sanık Turgut hakında TCK.nun 67. maddesinin uygulanması suretiyle öldürme fiilinden sorumlu tululup tutulamayacağıdır. TCK.nun 67. maddesinde "Fiilin cezasını teşdid eden maddi eshab dahi cürüm veya kabahatin vasfını tebdil edecek şekilde olsa bile fiil işlendiği zamanda ona vakıf olan şeriklere saridir" hükmü yer almaktadır.
Maddede açıkça görüldüğü üzere, kanunumuz sadece vukuf şartını aramış, kolaylaştırmadan bahsetmemiştir. "Vukuftan" masta, fiili ağırlatıcı halin gerçekleşeceğini kesin olarak bilmektir. Yoksa meydana gelebilirliğini veya gelebileceğini öngörmek vukuf sayılamaz. Şeriklere sirayet; adalet ve iştirakte sorumluluğun sınırının iştirak iradesiyle çizileceği kuralları ile bağdaşır olmalıdır.
Sanık Turgut'un iradesi ve ittifakı gasp içindir. Bir anlık gelişme ve değişme sonucu ortaya çıkan öldürmede dahi yoktur ve vukfundan bahsedilemez. Diğerlerinin aşırı hareketleri ile anlaşma hududunu tecavüz ederek meydana getirdikleri aşkın ve taşkın sonuç; birleşmiş iradelerinin hilafına ve rağmına bir mahiyet gösterdiğinden; eylemi ilk suç için orada bulunmaktan ibaret olan sanık Turgut'un yeni ve değişik suçtan sorumluluğu mümkün değildir. Bu ahvalde TCK.nun 67. maddesindeki sirayet hükmü uygulanamaz. Bu itibarla sanık Turgut'un geceleyin, silahla ikiden ziyade kimse tarafından gasp suçuna teşebbüsten hükümlendirilmesi gerektiğinin ve öldürme ile ilgisinin bulunmadığının kabulü zorunlu görüldüğünden C. Başsavcılığı'nın itirazı yerindedir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle C. Başsavcılığının 16.5.1986 gün ve 59 sayılı itirazının kabulüne, Özel Dairenin 22.4.1986 gün 1400/1663 sayılı onamaya ilişkin kararının kadırılması ve yerel mahkemenin 25.10.1985 gün 347/166 sayılı kararının bu sebeple BOZULMASINA, 27.10.1986 gününde 2/3'yi geçen çoğunlukla karar verildi.