 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1986/223
K: 1986/545
T: 01.12.1986
DAVA : Efrada suimuamelede bulunmak suçundan sanık Tahsin ve arkadaşlarının mahkumiyetine dair, (Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 29.5.1985 gün ve 49/103 sayılı, hüküm, sanıkların temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nce incelenerek 3.4.1986 gün ve 2200/2557 sayı ilamı ile onanmasında karar verilmiştir.
C. Başsavcılığı'nın CMUK.nun 322. maddesi gereğince Özel Daire kararının kaldırılarak hükmün bozulması istemini bildiren 22.4.1986 gün ve 46 sayılı itiraznamesiyle dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Efrada suimuamelede bulunmaktan sanık Turgut'un mağdur müdahilleri karşı eylemi ayrı ayrı kabul edilerek, TCK.nun 245. maddesi üç kez uygulanmak suretiyle sonuç olarak, 9 ay hapis ve bu süre kadar memuriyetten yasaklanmasına dair Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen hükmü inceleyen Özel Daire kararı onanmış bu karara karşı C. Başsavcılığı; sanığın suçun işlendiği yer ve zaman itibariyle kuvvei cebriye imaline yetkili olmadığı, ayrıca talimat yoluyla ifadesi alınmış olup sabıkasıda bulunmadığından erteleme isteğinin reddine dair gösterilen gerekçeninde yasal ve yeterli olmadığı gerekçesiyle itiraz etmiştir.
İncelenen dosyaya, delillere ve oluşa göre;
Olay tarihinde..... ilçesi Jandarma Karakol Komutanı olan Astsubay Mehmet'in 1967 doğumlu kızı Türkan'ın okuldan eve dönmeyip İstanbul'a kaçtığı orada iki gece bir otelde kaldıktan sonra ....İlçesi'nden tanıdığı Hukuk Fakültesi öğrencisi Bahri'yi bulduğu, Bahri'nin de onu, polis karakoluna götürüp teslim ettiği, bu arada kızının eve gelmediğini gören Mehmet'in 4.1.1983 günü.......Merkez Polis Karakoluna başvurarak kızının bulunmasını istediği, soruşturmaya geçen emniyet görevlilerinin okuldan ve mahalleden olan arkadaşlarının mağdur müdahiller Ahmet, Fikri ve Alaattin'inde bulunduğu bir çok kişiyi yakalayıp polis karakoluna getirdikleri, burada.....Emniyet amiri sanık Tahsin ile İlçe Jandarma Bölük Komutanı sanık Yüzbaşı Turgut tarafından bilgilerine başvurulurken kendilerine hakaret edilip dövüldükleri, beton zemine su dökülerek ıslatıldıkları, 24-48 saat arasında nezarethanede tutulduktan sonra Adliyeye sevkedildikleri, alıkoymak, hakaret, sarkıntılık ve adiyen tehdit suçlarından sanık Bahri, Fikri, Ahmet, Beytullah, Nazmi ve A.S. hakkında takipsizlik kararı verilerek serbest bırakıldıkları, mağdur Alaattin hakkında ise; 3.1.1983 ve önceki tarihlerde Türkan'a sözle sarkıntılıktan TCK. nun 421/1. maddesi uyarınca kamu davası açıldığı ve adı geçen sanığın bir hafta tutuklu olarak yargılanıp sonuçta yüklenen suçtan mahkum olduğu; polis karakolunda dövüldüklerini iddia eden mağdurların başvurması üzerine Nazmi ve Alattin'in iş gücünü engel teşkil etmez, müessir fiile bağlı raporlarının alınıp sanık Turgut hakkında yüklenen suçtan kamu davası açıldığı, yapılan duruşmada; raporları düzenleyen Dr. Mehmet'in bunları tekrar edip mağdurların yüzlerini solgun, morellerini bozuk ve kendilerini deprosyon geçirir halde görüdüğü ifade ettiği,
Özel Daire ile C. Başsavcılığı arasında oluşta ve subutta herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığı sanık Turgut'un eyleminin TCK.nun 245. maddesine girip girmeyeceği ve bu sanığa hükümolunan cezanın ertelenmemesi yönünde gösterilen gerekçenin yasal olup olmadığının oluşturduğu görülmüştür.
Kaynak İtalyan Ceza Kanununda bulunmayan, 1274 tarihli eski Ceza Kanunundan alınmış olan TCK.nun 245. maddesine göre, cürmün faili olabilmek için memur olmak, ayrıca "devletin cebir kuvvetlerini kullanmaya yetkili bulunmak" gerekir. Hangi Memurun bu cebir kuvvetini kullanmaya yetkili bulunmadığı kanunlarda gösterilmiştir. Bunların başında devletin emniyet kuvvetlerini oluşturan polis ve jandarma kuvveti gelir.
Yerleşmiş uygulamalara göre:
Memur, cebir kuvvetinin kullanılmasını gerektirmeyen haldede maddede yazılı suçu işleyebilir. Cürmün oluşması için fiilin, cebir kuvvetini kullanmayı gerektirir bir durumda işlenmesi ve mağdura karşı bir görevin ifası gerekmez. Yasanın aradığı fiilin cebir kuvvetinin kullanılmasını gerektiren bir halde işlenmesi değil, cebir kuvvetini kullanmaya yetkili olan tarafından icra edilmesidir.
İncelenen olayda:
İlçe jandarma bölük komutanı olan sanık Turgut'un mağdurlara karşı ika eylediği fiil, bu açıklama karşısında anılan yasa hükmüne temas eder niteliktedir. Bu itabarla bu konudaki itiraz yersizdir.
2. itiraz nedenine gelince:
Sanığın suçu işlemesinden önceki ve sonraki ahlaki eğilimi gözönünde bulundurulup cezasının ertelenmesi halinde bir daha suç işlemeyeceği kanaatiyle cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilmiş olmakla bu konuda gösterilen gerekçe de dosya kapsamına ve hadisenin seyrine göre yeterli ve yasal bulunmuştur.
Bu itibarla C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle C. Başsavcılığı itirazının REDDİNE, 1.12.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.,N/