 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1986/208
K: 1986/422
T: 06.10.1986
DAVA : Bina dahilinden hırsızlık yapmaktan sanık Ali'nin hükümlülüğüne dair Ödemiş Asliye Ceza Mahkemesi'nden verilen 1.3.1984 gün ve 42-59 sayılı hüküm, sanığın temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nce bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 12.7.1985 gün ve 420-424 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, sanık tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş olduğundan, dosya C. Başsavcılığı'nın hükmün bozulması istemini bildiren 1.4.1986 gün ve 6-7970 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurul'unca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Hırsızlıktan sanık Ali'nin üzerine atılan suçtan TCK.nun 492/1, 522, 525. maddeleri uyarınca 1 sene hapsine ve bu süre kadar emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulmasına ve Sarayköy Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen 14.10.1982 tarih 1982/109 sayılı meşruten tahliye kararının TCK.nun 17. maddesi uyarınca geri alınmasına dair Ödemiş Asliye Ceza Mahkemesi'nden verilen hükmü inceleyen Özel Daire;
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, gerekçe ve takdire göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak:
1 - Hırsızlıktan TCK.nun 502. maddesinde yazılı gece sayılan bir zamanda işlendiğini gösteren deliller açıklanmadan yazılı biçimde hüküm kurulması,
2 - 825 sayılı Mer'iyet Kanunu'nun 5. maddesindeki şartla tahliye kararının bunu veren mahkemece geri alınacağına dair hükmünün gözetilmemesi isabetsizliğiyle bozmuş,
Dosyanın gönderildiği mahalli mahkeme; dosya kapsamı ve müştekinin beyanlarına nazaran suçun gece sayılan bir zamanda işlendiğini, ayrıca Mer'iyet Kanunu'nun 5. maddesi karşısında meşruten tahliye kararının, ilk mahkumiyet hükmünü veren Ödemiş Asliye Ceza Mahkemesi'nce geri alınacağını ve bu durumda meşruten tahliye kararını geri almakta kendilerinin görevli ve yetkili olduklarını ifade ile direnmiştir.
İncelenen dosyaya, delillere ve oluşa göre:
Müşteki Necmettin'in olaydan bir gün önce satın aldığı 25 adet un çuvalını fırınına boşaltıp istif ettiği ve köyde hırsızlık olmaz diyerek kapısını çekip gece evine gittiği, ertesi gün sabah gelip kontrol yaptığında bir çuval ununun çalınmış olduğunu görüp, yoldan geçenleri çağırıp kimin yapabileceğini sorarak edindiği bilgiler üzerine sanık Ali'nin yapabileceği kanaatıyla tanıklar huzurunda evinde arama yaptıkları ve çalınan un çuvalını sanığın hayvan barınağında saklamış bir durumda buldukları,
Sanığın; üzerine atılan hırsızlık suçunu reddedip, müştekinin borcuna karşılık olmak üzere bunu kendisine verdiğini savunduğu,
Müştekinin ise; sabah işyerinde çalışırken çuvalları sayıp bir çuval unun yerinde olmadığını görerek suça muttali olduğu görülmüştür.
Ceza Kanunu'nun 502. maddesine göre; Ceza Kanunu tatbikatında gece vakti; güneşin batmasından bir saat sonra başlar, doğmasından bir saat önce biter.
İncelenen olayda; sanığın suçunu inkar ettiği ve olayın görgü tanığı bulunmadığı gibi müştekinin beyanı da kesin ve yeterli bir açıklık göstermediğinden şüphenin sanık lehine kabulü ile suçun gece sayılan bir zamanda işlenmediğinin kabulü gerekir.
Bu itibarla mahalli mahkemenin, bozma kararının 1 nolu sebebine karşı direnmesi usul ve kanuna aykırıdır.
2. direnme sebebine gelince;
Meşruten tahliye kararının geri alınma şartları Ceza Kanunu'nun 17. maddesinde açıklanmıştır. Buna göre; mahkumun meşruten tahliye müddeti içerisinde kasdi bir cürümden dolayı şahsi hürriyeti bağlayıcı bir cezaya mahkum olması veya zorunlu olduğu şartları yerine getirmemesi gerekir.
8.6.1986 gün 9/4 sayılı İçtihadı Birleştirme kararına göre; Ceza Kanunu'nun 17. maddesi 1. fıkrasında geçen mahkum olur sözü deneme müddeti içinde işlenen cürmün hukuki tevsik ve tescili manasında olup cürüm işler şeklinde anlaşılması gerekir.
Bu itibarla meşruten tahliye kararının geri alınması için mahkumun meşruten tahliye tarihi ile bihakkın tahliye edilmesi gereken tarih arasında şahsi hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektirir kasdi bir cürüm işlemesi yeterli olup ayrıca ikinci cürümden dolayı bu müddet içinde mahkumiyet hükmü verilmesi veya kesinleşmesi gerekmez.
Ancak meşruten tahliye kararının geri alınabilmesi için, geri almayı gerektirir mahkumiyet kararının kesinleşmiş olması da zorunludur. Bu itibarla geri alma kararı, ile ikinci cürümden dolayı verilen mahkumiyet kararlarının aynı ilamda birleşmelerine hukuken imkan yoktur. Ceza Kanunu'nun yürürlüğe konulmasına dair 825 sayılı Kanun'un 5. maddesi uyarınca meşruten tahliye kararını geri alacak merci, ilk hükmü veren mahkeme başkanıdır. Bu durumda; meşruten tahliye kararının geri alınması; geri alınmayı icap ettiren ikinci hükmün kesinleşmesini müteakip ilk hükmü veren mahkeme başkanından istenecektir.
Hal böyle olunca; meşruten tahliye kararının geri alınmasına icap ettirir ikinci cürüme ilişkin mahkumiyet kararının verilip kesinleşmesi beklenmeden, meşruten tahliye kararının geri alınmasına karar verilmesu usul ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla sanığın temyiz itirazlarının kabulü ile mahalli mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan her iki sebepten dolayı sanığın temyiz itirazlarının kabulü ile mahalli mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA 6.10.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.